Ortadoğu'da artan jeopolitik riskler, Çin ve Fed endişeleriyle gelişmekte olan ülkelere yönelik azalan risk iştahının yanı sıra TL'deki değer kaybı ve asgari ücret ile vergilerdeki artışların etkisiyle enflasyonun bu yıl ve gelecek yıl Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin üzerinde, büyümenin ise hedeflerin altında kalması bekleniyor.
Reuters'ın 35 katılımcı ile gerçekleştirdiği ankette yer alan tahminlerin medyanına göre gayrı safi yurtiçi hasılanın (GSYH) 2015'te OVP'de yer alan yüzde 4 hedefinin altında yüzde 3.2, 2016'da yüzde 4.5 olan hedefin altında yüzde 3, 2017'de de yüzde 5 olan hedefin altında yüzde 3.6 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Öte yandan beklentiler üç ay önce yapılan ankete göre yukarı revizyonlara işaret ediyor. Buna göre 2015 yılı tahmini bir önceki ankete göre 0.4 puan, 2017 tahmini ise 0.1 puan daha yüksek büyüme öngörüsüne işaret ediyor. İş Yatırım tarafından hazırlanan makro strateji notunda, ekonomi yönetiminin Türkiye'yi iç talep kaynaklı büyümeden ihracat odaklı bir patikaya sokma çabalarının Avrupa ekonomisindeki yavaşlama, enerji ithalatçısı komşulardaki gelir kaybı, Suriye ve Irak'taki iç savaş nedeniyle gerçekleştirilemediği belirtildi. Suriye'de yaşanan iç savaşın ardından Suudi Arabistan ve İran arasında giderek artan gerginlik de bölgede siyasi istikrarı olumsuz etkileyerek jeopolitik risklerin artmasına neden olurken, Çin ekonomisine yönelik endişeler özellikle gelişmekte olan ülkeler üzerinde baskı yaratıyor. Bu gelişmeler ise büyüme üzerinde aşağı yönlü risk unsurları olarak öne çıkıyor. İş Yatırım notunda 2016 yılında da büyümeye en büyük katkının iç tüketimden gelmesinin beklendiği belirtilerek, "Kasım seçimi sonrasında tüketici güveninde görülen toparlanma, asgari ücrette artış ve emeklilere destek gibi seçim vaatlerinin gerçekleşmesi ve enerji faturasındaki gerilemenin yarattığı kaynağın kısmen harcanması tüketimi destekleyen döngüsel faktörler arasında yer alıyor" denildi. Türkiye ekonomisi AKP'nin tek parti hükümeti olarak göreve geldiği 2002 yılından beri küresel olarak bol olan likiditenin desteğiyle 2012 yılına kadar küresel kriz yılları haricinde genellikle yüzde 5'in üzerinde, bazen de yüzde 10'a yaklaşan büyüme gösterdi. Ancak Türkiye ekonomisi 2009 yılında global krizin etkileriyle yüzde 4.8 daraldıktan sonra 2010 ve 2011 yıllarında sırasıyla yüzde 9.2 ve yüzde 8.8 olan yüksek büyüme oranlarını son yıllarda tekrar yakalayamadı. Gerek küresel talepteki düşük seyir gerekse iç siyasi ve ekonomik nedenlerle büyüme yavaşlamaya başladı.
Enflasyon hedeflerin belirgin üzerinde bekleniyor
Reuters anketine göre cari açığın 2015'te 32.5 milyar dolar olması, 2016'da 32.7 milyar dolar, 2017'de ise 39.6 milyar dolar olarak gerçekleşeceği öngörülüyor. Ankete göre enflasyonun ise 2016 ve 2017'de OVP'deki hedeflerin belirgin üzerinde kalması bekleniyor. Buna göre 2016'da enflasyonun yüzde 7.5 olan OVP hedefinin üzerinde yüzde 8.3, 2017'de ise yüzde 6 olan hedefin üzerinde yüzde 7 seviyesinde gerçekleşeceği öngörülüyor. TL'nin dolar karşısında geçen yıl yaklaşık yüzde 20 değer kaybetmesi ve gıda fiyatlarındaki sert yükseliş geçen yıl enflasyonu etkileyen en önemli iki unsur olarak öne çıkarken bu yıl da kur geçişkenliğinin yanı sıra asgari ücret ve bazı kalemlerde yapılan son vergi artışlarının enflasyonda yukarı yönlü baskı yaratacağına dikkat çekiliyor.
Analistler asgari ücret artışı ve vergi zamlarının 2016 yılında enflasyona toplamda 1.5-2 puan civarında etki yapacağını hesaplıyor. Finansbank Ekonomisti Gökçe Çelik, geçmiş kur artışlarının gecikmeli etkileri yavaşlıyor olsa da TL'deki değer kaybı baskılarının henüz kaybolmadığını söyleyerek, "Bunun haricinde, asgari ücret zamlarının fiyatlara yansıması ve yılın ilk günlerinde gelen tüketim vergisi ve elektrik zamları enflasyonu yükseltecek. Ayrıca Rusya'nın Türkiye'den ithalata getirdiği kısıtlamalar, kötü hava şartlarının da etkisiyle, gıda fiyatlarında henüz beklenen olumlu etkiyi yapmamış görünüyor. Sonuç olarak, 2016 sonu enflasyon tahminimizi yüzde 7.4'ten yüzde 8'e yükselttik ancak özellikle kur artışlarının şiddetlenmesi durumunda enflasyonun bunun da üzerinde gerçekleşmesi riski bulunduğunu düşünüyoruz" dedi. TCMB'nin son enflasyon raporunda 2016 sonuna ilişkin enflasyon tahmini yüzde 6.5 seviyesinde bulunurken, enflasyonun 2017 yılında yüzde 5'e yaklaşıp, orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörüldü.
Enflasyon, TL'nin değer kaybı ve gıda fiyatlarındaki yüksek seyir nedeniyle 2015 yılını piyasanın yüzde 8.52, TCMB'nin ise yüzde 7.9'luk beklentilerinin üzerinde yüzde 8.81 seviyesinde tamamladı. TCMB ard arda beş yıldır enflasyon hedefini tutturamazken, analistler, enflasyondaki gidişatın TCMB'nin kredibilitesini olumsuz etkilediğine, daha sıkı para politikası izlemesi konusunda da TCMB üzerindeki baskıyı artırdığına dikkat çekiyorlar. TCMB Aralık ayında politika faizinde bir artışı beraberinde getirecek bir sadeleşme adımı beklentilerine karşın kısa vadeli faizleri sabit tutmuş, analistler bankanın kredibilitesinin zarar gördüğüne ve bağımsızlığına dair soru işaretlerinin tekrar gündeme geldiğine dikkat çekmişti. Reuters anketi ise TCMB'nin önümüzdeki dönemde politika faizinde artışa gideceği beklentilerini ortaya koyuyor. TCMB'nin bu yılın ilk çeyreğinden itibaren hali hazırda yüzde 7.50 seviyesinde olan politika faizini önce yüzde 8.5'e, ikinci çeyrekte yüzde 8.75'e, üçüncü çeyrekte ise yüzde 9'a çıkararak yılı bu seviyede tamamlaması bekleniyor. Koridorun üst bandı olan borç verme faizinin ise yüzde 10.75 seviyesinde kalması bekleniyor.