Dünyanın doğal zenginlik müzeleri olarak kabul edilen sulak alanların doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle ülkemizin de en önemli ekosistemlerinden biri olması gerçeğinden yola çıkan Hitit Üniversitesi'nce kentin sahip olduğu doğal zenginliklerin tespit edilerek tanıtılması için çalışma başlatıldı. İHA'nın haberine göre; bu kapsamda Hitit Üniversitesi Rektörlüğü bünyesinde kurulan Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından Türkiye'nin en büyük barajları arasında yer alan Obruk'ta Çorum'un biyolojik çeşitliği ve doğal zenginliklerini ortaya çıkarmak adına geçtiğimiz yıl hayata geçirilen proje kapsamında barajda yapılan saha ve gözlem çalışmalarında ötücü, yırtıcı, su kuşları gibi yaklaşık 20 familyadan 110'a yakın kuş türü tespit edildi.
30 bine yakın kuşun kışladığı baraj gölünde aynı zamanda bahar mevsiminde üreyen kuş türlerine de ev sahipliği yaptığı görülürken, üreyen kuş türleri arasında akkuyruklu kartal, kara ve küçük akbaba ile şah kartalı gibi popülasyonları tehlikede altında olduğu için koruma altına alınan endemik kuş türlerine de rastlandı. Türkiye’nin en çok kış kuş popülasyonuna sahip 17. sulak alan olan Obruk, yurt içi ve yurt dışından hem kuş gözlemcilerinin hem de doğa fotoğrafçılarının ilgisini çekecek potansiyeli bünyesinde barındırıyor. Doğal güzelliğiyle de fotoğraf tutkunlarının gözde mekanları arasında yer alacak olan Obruk, üniversiteye ait olan Oğuz Adası bünyesinde kurulması planlanan doğa parkurlarıyla birlikte turizme de katma değer sunacak.
300 milyon dolara mal olan, 36 kilometre uzunluğunda, 661 milyon metreküp su rezervi bulunan ve 2008 yılında hizmete girmesiyle yıllık 473 milyon kwatt-saat enerji üretim kapasitesine sahip olan Obruk, artık Türkiye'nin gizli bir biyolojik zenginlik alanı olarak adlandırılıyor. Hitit Üniversitesi Biyolojik Çeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Öğretim Üyesi Dr. Şafak Bulut, Çorum'un biyolojik çeşitliği ve doğal zenginliklerini ortaya çıkarmak adına bir yıldır Obruk Barajı'nı izlediklerini ve bu kapsamda Obruk baraj gölü ve çevresinin biyolojik çeşitliliğinin ortaya konulmasının planlandığını belirtti.
Obruk Barajı'nın rezervuar tipi oluşumundan itibaren büyük bir kışlama alanı doğurduğunu anlatan Dr. Bulut, "2010 yılında yapılan sayımlarda 10 bin birey sayılmıştı. Geçen yıl yaptığımız çalışmada 30 bin bireye yakın kış kuşları sayıldı. Bu alanda Türkiye'de en çok kış kuşu popülâsyonuna sahip 17. alan olarak değerlendirildi. Obrukta ötücü, yırtıcı, su kuşları gibi 110'a yakın kuş türü var. Obruk barajında aynı zamanda nesli tehlike altında olan su samuru gibi memeli türleri de var. Balıklarla kültür balıkçılığı var. Ekonomik balık türleri atılmış buraya üremiş. 30 bine yakın kuş kışlıyor dedik burada. Kışlayan kuş türleri nedeniyle burası aynı zamanda bir kuş cenneti. Burası ramsar koruma alanı olabilir. Bundan sonraki dönemde su kuşlarının avlanması merkezimizin girişimleri ve Çorum Valiliği'nin de desteği ile yasaklanacak. Su kuşlarının daha sağlıklı kışlaması için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu. Dr. Bulut, “Adamızda biyoçeşitlilik ve ekoturizmin yanısıra su sporları da gerçekleştirilecek. Önümüzdeki günlerde inşaat çalışmalarına başlanacak olan adada merkezimizinde bir yeri olacak ve burası tanıtıcı müze olarak karşımıza çıkacak. Doğa ve turizm meraklılarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Başkanı Doç. Dr. Emre Avcı da Obruk Barajı'nda hat boyunca izlenen 14 farklı lokasyon belirlediklerini açıkladı. Bunların belirlenmesinde ekolojik koşullar, çevresel etmenler ve yerleşim yerlerinin bulunduğu alanlar gibi özelliklerin dikkate alındığını dile getiren Doç. Dr. Avcı, bu bölgelerin GPS'le belirlendiğini ve bir yıl boyunca gerçekleşen bu çalışmalarda aynı koordinatların kullanıldığını ifade etti. Obruk barajında yüzey ve yaklaşık 5 metre derinlikten özel cihazlar yardımıyla su örnekleri aldıklarını anlatan Doç. Dr. Avcı, bu örneklerden suyun fiziko-kimyasal özellikleri ve mikrobiyolojik özellikleri gibi önemli bazı parametrelerin ortaya konularak suyun kalitesi hakkında veri toplandığını ve alınan su numunelerinin ölçüm ve değerlendirmelerinin üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Ekoloji ve Mikrobiyoloji Araştırma Laboratuvarları'nda yapıldığını bildirdi. Çalışmaların bundan sonraki bölümlerinde Tarım ve Orman Müdürlüğü'nden destek alınacağını da vurguladı.
Avcı; "Sulak alanlarda yaşayan canlıların ekosistemdeki besin zinciri ve su kalitesi açısından büyük öneme sahiptir. Ayrıca suda yaşayan bazı canlıların suyun kullanılabilirliği açısından da açısından oldukça önemlidir. Aldığımız bu su örneklerinin biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengenin kısmende olsa değerlendirilmesi açısından kıymetlidir. Alanında uzman öğretim elemanlarından ve lisansüstü öğrencilerinden oluşan bir kadro ile yürüttüğümüz çalışmalar ile buradaki sulak alanın su kalitesini ortaya koymak ve biyolojik çeşitliliğin rolünün açığa çıkarılması açısından önemlidir. Çalışma ekibi suyun her türlü analizini ayrı ayrı değerlendirerek merkez müdürüne raporlayıp genel değerlendirilmesini yapılması planlamaktadır. Aynı zamanda elde edilen tüm veriler resmi paydaşlarımızla da paylaşılacaktır. Ayrıca suda bulunan çeşitli canlıların artış veya azalış göstermesi ve bu değişime neden olan faktörlerin ortaya konulması, çevrenin ekolojik olarak denge prosedürüne ne zaman eriştiğini, bu denge kurulamadığında canlılarda ne gibi değişikliklerin ortaya çıktığı veya ölüm oranlarının açığa çıkarılması sağlamak için çalışmalarımızı yürütmekteyiz” ifadelerini kullandı.