Enerji Güvenliği ve Verimliliğine Yeni Finansman Modeli



Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç, enerji güvenliği ve verimliliği yatırımlarını hızlandırmak amacıyla yeni finansman modelleri üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Kılıç, 2019-2024 dönemini kapsayan Türkiye stratejisi kapsamında EBRD'nin enerji sektörüne yapacağı yatırımları değerlendirdi.

EBRD'nin, önceden olduğu gibi, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarını desteklemeye devam edeceğini anlatan Kılıç, Türkiye'nin bu alanlardaki eylem planlarının oluşturulması ve uygulanmasına destek verdiklerini söyledi.

Kılıç, EBRD'nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına 2020 sonrasında yenilenebilir enerji destek mekanizmasının nasıl olması gerektiği konusunda teknik destek sağladığını dile getirerek, "Biz ihale bazlı bir model ile devam edilmesini önermiştik fakat şu an bildiğimiz kadarıyla Bakanlık bu öneriyi de kullanarak tüm paydaşlarla, yatırımcı ve bankalarla ayrı ayrı görüşmeler yapıyor. Buradaki strateji çok doğru bir şekilde kurgulanmak istendiği için bütün bu görüşmeler ve çalışmalar zaman alıyor. Burada hem tüketici üzerinde bir ek maliyet baskısı oluşturmayacak hem de yatırımların fizibıl ve finanse edilebilir olmasını sağlayacak bir yapı olması konusunda hassasiyet gösteriliyor. Karar verilen alım garantisi fiyatlarının yenilenebilir enerji projelerinin fizibilitelerini ve finanse edilebilirliğini bozmayacak şekilde kurgulanması çok önemli." değerlendirmesinde bulundu.

Reklam Goruntulenme Bolumu

Türkiye'nin artık daha çok enerji ekipmanı ve teknolojisi tedariki tarafına yönelerek ayrı bir tedarikçi geliştirme stratejisi olması gerektiğine işaret eden Kılıç, şöyle devam etti: "Yerli katkı payı, ekipmanın Türkiye'de yerel bir üreticiden alınması durumunda veriliyor. Oysa bunun yerine, küresel ekipman üreticilerini Türkiye'ye yatırıma davet ederek, Volkswagen yatırımında olduğu gibi bazı yatırım teşvikleri sağlansa çok daha faydalı olur. Küresel ekipman ve teknoloji üreticilerinin burada yatırım yapmasını sağlayarak hem Türkiye bölgesel anlamda enerji ekipman ve teknoloji tedariğinde bir üs haline gelebilir hem de daha sağlıklı bir rekabet ortamı doğar. Bu yatırımcılara da hedeflenen yenilenebilir enerji kapasitesine ilişkin bir öngörülebilirlik sağlanması gerekiyor ki buradaki potansiyeli görsün ve yatırımını ülkemize yapsın. Bakanlığın yerli katkıya ilişkin bir çalışma yaptığını biliyoruz ama Türkiye olarak artık bu konuda daha büyük düşünmeli ve daha kapsamlı stratejiler geliştirmeliyiz."

Verimlilik, finansmanda en önemli alanlardan birisi
Kılıç, bir yandan enerji yatırımları ve üretimin artması diğer yandan da verimlilik projelerine yönelik çalışmaların devam etmesi gerektiğini belirtti.

Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Planı kapsamında yaklaşık 30,2 milyar dolarlık bir tasarruf hedeflendiğini anımsatan Kılıç, enerji verimliliğinde hayata geçirmeyi planladıkları yeni finansman modelini şu şekilde anlattı: "Gelecek 5 yıla yönelik, enerji verimliliği yatırımları için yeni bir finansman mekanizması üzerinde çalışıyoruz. Burada asıl amaç kamunun enerji verimliliği yatırımlarını kolaylaştırmak ve hızlandırmak. Bunun için Türkiye'de henüz uygulanmamış ancak Avrupa ve diğer dünya ülkelerinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemin uygulanabileceğini düşünüyoruz. Kamu binalarında enerji verimliliği yatırımlarında bu model oldukça uygulanabilir. Bu modelde, bir enerji performans şirketi (EPC) bankadan finansman alarak kamu binasında gerekli yatırımı yapmakla sorumlu olacak ve bu yatırım karşılığında kamu binasında ne kadarlık bir tasarruf sağlanacağını taahhüt edecek. Bu taahhüt kapsamında da EPC ve kamu arasında bir sözleşme imzalanacak. Kamu, yapılan enerji verimliliği yatırımından elde ettiği tasarrufa karşılık gelen miktarı, sözleşme kapsamında belirlenen süre boyunca EPC şirketine ödeyecek ve şirket de bununla bankadan aldığı finansmanını düzenli olarak ödeyebilecek. Bu yüzden, bankanın EPC şirketine finansman sağlaması için kamu ile yapılacak sözleşme önem arz ediyor."

Kılıç, böylece hem kamunun sözleşme süresi boyunca ödemelerini kolaylıkla yapabileceğini hem de sözleşme süresi bittikten sonra yaptığı tasarrufun bütçeye kalacağını aktardı.

Ayrıca, kamunun kaynaklarının da kullanılmamış olacağını kaydeden Kılıç, "Bunu, enerji verimliliğinde kamu-özel iş birliği modeli olarak tanımlayabiliriz." dedi.

Kılıç, söz konusu modelin uygulanabilmesi için bazı mevzuat değişikliklerine ihtiyaç olduğunu fakat uygulanmaya başlandığında EPC tarafında da yeni bir pazar oluşacağını vurguladı.

FSRU ve gaz depolama finansmanı artabilir
Kılıç, Türkiye için verimlilik kadar enerji güvenliği yatırımlarının da kritik olduğunu ve bu kapsamda yüzer sıvılaştırılmış gaz depolama ve gazlaştırma ünitesi (FSRU) projelerini önemsediklerini söyledi.

Reklam Goruntulenme Bolumu

FSRU projelerinin doğal gazda kaynak çeşitliliğini sağlayarak boru gazı ithalatına bağımlılığı azalttığına işaret eden, Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı: "FSRU inşa etme, kiralama veya satın alma ve doğal gaz depolama tesisi yatırımı planlayan özel sektör oyuncuları yeni finansman yöntemlerine başvurabilir. Özel sektörün üzerinde çalıştığı birtakım gaz depolama projeleri var. Bu projelerin finansmanı için BOTAŞ ve yatırımcı arasında doğru bir anlaşma modeli kurgulanması gerekiyor. BOTAŞ'ın bu depoları ya da FSRU projelerini ne oranda kullanacağının taahhüt edilmesiyle özel sektör bu yatırımları rahat bir şekilde yapabilir. Burada doğru yapıların kurulması, hem gaz depolama hem de FSRU projelerinin artırılmasını sağlayarak enerji güvenliğine katkı sunacaktır. Türkiye'nin uzun vadeli kontratlara bağlı kalmaması ve daha rekabetçi fiyatlarda gaz kullanabilmesi için FSRU yatırımları çok iyi alternatif olabilir."

EBRD, Türkiye'de bugüne kadar 3 gigavatlık yenilenebilir enerji yatırımını destekledi. Söz konusu kapasite, Türkiye'nin toplam yenilenebilir enerji kapasitesinin yüzde 7'sini oluşturuyor.