2007 senesinde Newsweek Dergisi tarafından
‘’Avrupa’nın en güzel camisi’’ seçilen, Eminönü Hasırcılar
Çarşısı'nda ki Rüstempaşa Camisi ziyaretçilerini ağırlıyor.
Günde 200 turist ağırlayan caminin içindeki çiniler bir takım nedenlerle
kaybolmuş olsa da gelenleri büyülüyor. Çiniciliğin dününü ve bugününü
konuştuğumuz İznik Çini Vakfı Kurucusu ve Başkanı Prof. Dr. Işıl
Akbaygil ‘’Rüstempaşa, en güzel seçilmeyi hak eden bir cami’’diyor.
İslam mimarisine MS 9.yüzyılda giren
çini nedir ve ne gibi değişikliklere uğramıştır?
Çini yarı değerli bir taştır ve dünyanın her yerinde kullanılmıştır.
Avrupa’dan bize geçen bu kültür bir bakıma ustaların gerçektende kendilerini
ifade ediş tarzları olmuştur diyebilirim. Çünkü Osmanlı Devleti’nde resim yapmak
bir dönem yasaktı. Çini ve çinicilik değerini kaybetmemiş ama dönem dönem arka
plana atılmıştır. Yine de günden güne modernleşen bir yapıya sahiptir. Örneğin,
16.yy.da daha çiçekli böcekli motifler uygulanmıştır. Desenler çok çeşitli
yapılmış mesela 740 çeşit lale deseni var.
İznik Çinisi’nin özelliği nedir?
İznik Çinisi’nin yaklaşık yüzde 85’ini kuarz dediğimiz bir taş
oluşturmaktadır. Bu taş kaç yıl geçerse geçsin hep aynı frekansı yayıyor ve çoğu
sağlık aletinde de kullanılmakta. Çini de bu taş sayesinde uzun ömürlü.
Günümüzde de taşa verilen değer arttıkça çininin değeri de artıyor.
İznik Çiniciliği bir dönem durmuş, bu duruşun sebebi nedir ve ne
zaman canlandı?
İznik Çinisi 16.yy.da yapılmış ve bu dönem en güzel dönem.17.yy başında da
örnekler var sonra yapılmamış bir daha örnek yok. O zamana kadar çini özellikle
saray ve cami kaplamasında kullanıldığı için gerileyen ekonomi içerisinde çinide
geride kalmış. Çünkü bu yarı değerli taş, maliyeti fazla, yapımı zor, büyük bir
emek. Sadece taşın maliyeti değil yapılma aşamasında çalışanlarında maliyeti
fazla geliyor saraya. 40 kişilik bir ekip çalışıyor başlarında çerçici başı
bulunuyor. O yüzden de o dönemde ilk bundan vazgeçiliyor. Daha sonra 1989
yılında biz İstanbul Üniversitesi olarak yaptığımız kazılardan çıkan küçük çini
parçalarıyla bir sergi açtık fakat sergi beklediğimizden daha büyük bir coşkuyla
karşılandı ve dünyanın dört bir tarafından çiniler geldi. Küçük sergimiz büyük
bir ses getirdi ve yüzlerce çiniyi 400 yıl sonra bir araya getirdik. O sene
İznik Yılı ilan edildi ve çini canlandı.
İznik Çini Vakfı’nın kuruluşu da bu vesileyle mi oldu? Çalışmalarınız
nasıl gidiyor?
Sergi büyük ses getirince ve gerçekten istediğimizden çok daha büyük işler
başarınca ‘’Acaba çiniciliği eski ihtişamına kavuşturabilir miyiz?’’düşüncesiyle
vakfı kurdum. Bu işi bilen kişiler ve kuruluşlarla çalıştık ve çalışmaya devam
ediyoruz. Çiniye ilgi gerçekten büyük pek çok firmayla çalışıyoruz. Yapı Kredi
Bankası Genel Müdürlük binası, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası binası, İGDAŞ
merkez ofisi, Halk Bank Genel Müdürlük binası, dekorasyonunda çini kullanılan
yerler. Dekorasyon dışında süs eşyaları, evani dediğimiz ürünler ve yemek
takımları da yapılıyor. Ümidimiz yüzde 70’lik gelişimin daha da üste
çekilmesi.
Çini sanatının mimariye nasıl bir etkisi var?
Dedik ya dönemin en başından beri saraylarda camilerde kullanılıyor bu sanat,
bir estetiklik katıyor yapılan inşaya. Hele ki günümüzde ucuz, tehlikeli ve
sağlıksız malzemelerden yapılan binaların sayısı çok fazla. Bu açıdan
baktığınızda çini sağlıklıdır, huzur verir insana. Renkli, çeşit çeşit desenli,
insanın içini açan bir sanat. Mimariye hem göz zevki hem sağlamlık katıyor.
Yemek takımı yapılan çinilerle süs eşyası yapılan çiniler arasındaki
fark nedir? Bu farkı ürünü alırken fark edebilir miyiz?
Yemek takımı yapılan çinilerde kurşun yerine kalay kullanılıyor.
Olabildiğince azaltılıyor kurşun miktarı. Diğer türlü kullanılmaz su alır içine
ve bir süre sonra bozulur. Bu farklılığı nasıl bir kıyafetin orijinal olup
olmadığını anlayabiliyorsanız, çinide de anlayabilirsiniz. Gözle görülür
farklılık olacaktır. Ancak bunu yapmanın kolay olmadığını o yüzden her yerden
alınmaması gerektiğini söylemek isterim. Biz TÜBİTAK ile 2 yıl üzerinde
çalıştıktan sonra kurşun kalay dengesini ayarlayabildik. O yüzden her ‘’Bunda
yemek yenilir’’denilen yerden çini almamak lazım.
Bakıldığında aynı gözüken İznik çinisi ile Kütahya çinisi arasında
nasıl bir fark var?
Kütahya çinisi olsun diğer çiniler olsun hepsi ayrı bir dal. Kütahya çinisi
gerçekten çok güzel ve hiç durmadan devam etmiş, çizimleri renkleri çok güzel.
Seramik kültürü olduğu için daha ucuza mal edebiliyorlar. Yapılan en büyük hata
satış amacıyla kendilerine özgü çizimlerin üzerine İznik çini çizimlerinden
eklemeleri. Kendi özlerini öldürüyorlar, bu çok üzücü. Örneğin Nevşehir’e
gittiğimde o kadar güzel çiniler gördüm, o kadar güzel bir konsept vardı ki bunu
dile getirdiğimde satıcı şöyle cevap verdi’’Ama Işıl Hanım müşteri bunları
beğenmiyor, İznik çinisi istiyor.’’ Kendi çizimlerini geliştirip, üstüne
düşmeleri lazım.
Çininin yapım aşamalarını anlatır mısınız?
En önemli maddesi dediğim gibi kuarz. Kuarz un haline getiriliyor kalıplara
basılıyor. Günlerce kurutuluyor daha sonra bisküviler çıkıyor, çok yavaş bir
şekilde çıkartılıyor tabi. Önce astar koyuyorsunuz daha sonra sır atılıyor ve
çok ama çok yavaş bir şekilde pişiriliyor. 940 dereceye kadar çıkılıyor ve 1
haftaya kadar sürüyor. Bir çininin yapılması toplam 60 günü buluyor. Çizimlerde
de ustalar kafasına göre çizim yapmıyor bir plan var, geometri var. Desenleri
ona göre yerleştiriyorlar. Öyle olmasa normal bir resimden ne farkı kalır.
Renkler çok önemli metal oksitten yapılan boyalar kullanılıyor, demir oksit
belli oranlarda katılıyor. Her şey bittikten sonra da özel yapıştırıcılarıyla
yapıştırılıyor.
Kataloglarda da gördüğüm çinilerde de çoğunlukla mavi ve tonları var
bunun sebebi nedir sizce?
Mavi sudan geliyor ve rahatlatıcı bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Feng shui
gibi birçok akımda mavi önemli bir renktir. Kaldı ki başka ülkede yok adı
‘’Turkuaz’’ olan.
Bir çini ustasında olması gereken özellikler nelerdir?
Çini tam bir sabır işi ve gönülden yapılması gerekiyor yoksa günlerce
haftalarca uğraşmak çok zor gelebilir o kişiye. Düşünebiliyor musunuz kocaman
bir caminin ya da sarayın içi tamamen çini ne büyük bir sanat. Ruhlarını vererek
yapıyor ustalar çinileri.
Rüstempaşa camisi İznik çinileriyle ünlü bir cami, içerisindeki
çinileri biraz anlatır mısınız?
Rüstempaşa camisi bir zenginlik göstergesi çünkü içerisinde çok değerli
çiniler bulunuyor. En önemlilerinden bir tanesi kırmızı mercan çinisi. Yapılması
çok zor çünkü kırmızı demir oksitten yapılıyor. Demir oksitin de genleşme oranı
çok yüksek olduğu için diğer boyalarla karıştığı zaman çatlama, patlama yapıyor.
Ama işin sırrı şu Rüstempaşa camisinde de bakarsanız iki rengin arasında ince
beyaz bir boşluk var, işte o boşluk çatlamayı engelliyor. Rüstempaşa camisi
dışarıdan özel gözükmese de Avrupa’nın en güzel camisi olarak seçilmeyi hak
ediyor.