Birincil mevzuatta benimsenen kişilere özel, günü birlik düzenlemeler; yargı kararlarını uygulamamak için çıkarılan hileli, hülleli maddeler; 'ben yaptım oldu' anlayışının birincil mevzuatın uygulamasını sağlamak ve kolaylaştırmak üzere çıkarılması gereken ikincil mevzuata da taşındığını savunan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), EPDK'yı da bu konuda uyardı. EMO`nun EPDK'ya 3 Temmuz 2013 tarihinde gönderdiği yazıda, "Genel olarak EPDK ikincil mevzuatına EPDK internet sayfası üzerinde yer verilmesinde yaşanan düzensizlik yanında, bazı düzenlemelerde içerik, biçim ve yayımlanması aşamalarındaki düzensizlikler, bu düzenlemelere ulaşım, anlama ve hangi konuda hangi kuralın uygulandığının bilinmesi bakımından da ilgililerin zorlanmasına neden olunmaktadır" denildi. EMO'dan yapılan açıklamada, "Kamunun haklarının ön planda tutulması gerekliliğini hatırlatıyor; tüm kurumları görevlerini demokratik hukuk devleti çerçevesinde, şeffaf ve kamu yararını gözeterek yürütmeye davet ediyoruz" denildi.
EPDK'ya gönderilen yazıda örnek olarak sunulan mevzuat düzenlemeleri:
- EPDK`nın İnternet sitesinde yayımlanan 20 Eylül 2012 tarihinde 4033 sayılı Kurul Kararı ile 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere serbest tüketicilerin elektrik tedarikçisini bırakarak dağıtım şirketlerinden elektrik satın almaları durumunda satış fiyatının nasıl hesaplanacağına ilişkin düzenleme yapılmıştır. Bu karar yürürlüğe girmeden 18 Aralık 2012 tarihinde alınan 4190 sayılı Kurul Kararı ile yürürlükten kaldırılmış; sıfır bakiye düzeltme kalemi, yenilenebilir enerji fiyatları, gün öncesi fiyatı ve brüt kar marjı tavanı gibi tarife tespitinde esas alınan parametrelerden tamamen vazgeçilip, perakende satış için öngörülmüş tarifenin yüzde 15 cezalı uygulanmasını isteyen düzenlemeye geçilmiştir.
Yine yürürlük tarihi 1 Ocak 2013 olarak belirlenen bu karar ise 25 Aralık 2012 tarihli 28508 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır. Ceza öngören karar, yürürlüğe girdikten 5 ay sonra sessiz sedasız bir şekilde 23 Mayıs 2013 tarihli 4419 sayılı Kurul Kararı ile yine yürürlükten kaldırılmış, yerine de bir düzenleme yapılmamıştır. Bu son karar internet sitesinden bulunup açıldığında üst bilgi olarak 28 Mayıs 2013 tarihli 28660 sayılı Resmi Gazete`de yayımlandığı belirtilmesine karşın, Resmi Gazete`de yayımlanmamıştır. Böylece Resmi Gazete`de yayımlanmayan bir kurul kararı, Resmi Gazete`de yayımlanan bir kurul kararı ile kaldırılıp yeniden düzenlenmiş, ancak bu da Resmi Gazete`de yayımlandığı iddia edilmesine karşın yayımlanmayan bir kurul kararı ile kaldırılmıştır.
- 'Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul Ve Esaslar' başlıklı 622 sayılı Kurul Kararı 29 Aralık 2005 tarihinde alınmış ve 31 Aralık 2005 tarihli 26040 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanmıştır. Bu Kararla yürürlüğe konulan usul ve esasların son haline ulaşmak olanağı bulunmadığı gibi, yapılan değişiklikler de ancak Kurul kararlarının taranmasıyla bulunabilmektedir. Resmi Gazete`de ilk yayımlanmış olduğu şeklinin 3. ve 4. maddelerinde 'Karar' olarak geçen düzenleme, 25 Aralık 2012 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanan değişiklik düzenlemesinin 2. Maddesi`nde 'Yönetmelik' olmakta, 3. Maddesi`nde ise 'usul ve esas' olarak yer almaktadır. Elektrik enerjisi kullanan herkesi ve bu alanda bilirkişilik yapan kişileri doğrudan ilgilendiren bu ikincil düzenlemenin hangi düzenleme sınıfında yer aldığı anlaşılamadığı gibi, kurum internet sayfasında bulunulamamasından şikayet edilmektedir.
EPDK`nın da kafası karışıyor
Yaşanan mevzuat kargaşasının, artık, ikincil mevzuat yapıcı konumundaki EPDK`nın kendisini de hangi karara dayanarak hangi düzenlemeyi yaptığını karıştırması noktasına getirdiğinin kaydedildiği EMO açıklamasında, buna örnek olarak Brüt Kar Marjı Tavanı ile ilgili davaya EPDK`nın savunması gösterildi. Dava açılan kararın yayımlandığı tarihte yürürlükte olmayan bir formülasyonun dayanak olarak sunulduğunun anımsatıldığı açıklamada, EPDK`nın 30 Aralık 2012 tarihinde yayımlanan tebliğdeki formülasyonu dayanak olarak sunarken açılan davanın 19 Ekim 2012 tarihli kararla ilgili olduğuna dikkat çeken EMO; mahkemeye sunduğu yanıtında oluşan kargaşayı şöyle açıkladı:
"Böylece herhangi bir yasal dayanağı bulunmayan dava konusu işlemin tek hukuksal dayanağı olan Tebliğ`in de dava konusu işleme dayanak teşkil etmediği görülmektedir. Davalı EPDK`nın keyfi bir işlemle dava konusu işlemi tesis ettiği, müvekkil Oda tarafından yapılan basın açıklaması ve açılan dava sonrasında yeni bir formül üretilerek Tebliğ haline getirildiği ve dayanak olarak da bu Tebliğ`de yer alan formülasyonu gösterdiği anlaşılmaktadır".
Tüketici hakları ve brüt kar marjı
EPDK'nın mahkemeye bildirdiği, EMO`nun dilekçesindeki tüketicilerin korunmasına yönelik Anayasal ve yasal hükümlere atıfta bulunan bölümle brüt kar marjı arasında bir ilişki kuramadığı ve hangi amaçlarla bu hususlara değinildiğinin anlaşılamadığı savunmasına EMO'nun yanıtı ise şöyle:
"EPDK`nın tarife oluştururken göz önünde bulundurması gereken Anayasal ve yasal düzenlemelere dava dilekçemizde neden yer verildiğinin anlaşılmamış olması, kararların oluşturulması sürecinde bu kurallara uyulmadığını göstermektedir. Tarife oluşturmak için ayrıntılı yasal hükümlerin bulunmadığı, EPDK`nın ikincil mevzuatının da yetersiz ve sürekli olarak değişikliğe uğratıldığı bir uygulama sürecinde, alınan kararların herhangi bir hukuksal ilke, kamu yararı ve ölçüte uymaksızın oluşturulması; şirketlerin temsilcileri dışındaki kesimler dışlanarak, tüketici örgütlerinin görüş ve önerilerini dikkate almadan faaliyet gösteren Kurum`un, Anayasal ilkeler ile hukuk düzenini oluşturan, toplumsal adaleti sağlayan kurallardan bahsedilince anlamaması da şaşırtıcı bulunmamaktadır".