Artan döviz kurları, kira bedelleri, doğal afetler sonucu ortaya çıkan yıkımlar milyonlarca kişinin barınma hakkını tehdit ediyor. Eylül 2022’de “cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi” olarak tanıtılan projenin açıklanmasının ardından Eski Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, emekçilere yönelik “Biraz eşinden, dostundan borç alarak, biraz ek mesai yaparak bu bedeli karşılayabilir” şeklinde açıklama yapmıştı. Kurum’un “Biraz ek mesai yapın” dediği Türkiye’de 50 saatten fazla çalışanların oranı yüzde 25 iken Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne (OECD) dahil olan ülkelerde ise bu rakam yüzde 10 olarak açıklandı.
Evrensel’den Ramis Sağlam’ın haberine göre; kent hakkı, konut ve barınma krizi ile ilgili konuşan Şehir Plancısı Yusuf Ekici, “Konutu bir yatırım aracı haline getiren uygulamalar barınmayı lükse dönüştürdü” dedi.
"İşçilerin yüzde 53,3’ü kiracı"
İnşaat maliyet endeksinin 2023 yılı eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 2.46 arttığını, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67.93 arttığını belirten Şehir Plancısı Yusuf Ekici, Bir önceki aya göre malzeme endeksinin yüzde 3.39, işçilik endeksinin ise yüzde 0.30 arttığını söyledi.
OECD’nin artan güncel kira verilerini değerlendiren Ekici, “OECD verilerine göre dünya ülkeleri arasında artan kira fiyatları sıralamasında Türkiye zirveye oturmuş durumda. Türkiye’ye en yakın ülke konumunda olan Macaristan ile arasında yaklaşık 5 kat fark bulunuyor. İşçiler arasında konut sahibi olanların oranı çok düşük olduğu için işçiler açısından bu durum önemli sorun yaratıyor. DİSK-AR verilerine göre işçilerin yüzde 53.3’ü kiracı, yüzde 42’si ev sahibi yüzde 4.8’i ise ev sahibi değil ancak kira da ödemiyor” dedi.
Alt gelirde konut sahipliği geriliyor
2006-2021 yılına kadar başta TOKİ olmak üzere kamu ve özel sektör tarafından sürekli konut üretildiğine dikkat çeken Ekici, “Bir biçimde konut üretilmesine rağmen alt gelir grupların 2006 yılındaki konut sahipliği oranı yüzde 59,3 iken bu oran 2021 yılında yüzde 49,4’e düşmüştü. 2020 yılından bu yana yapılan inşaat ve artan nüfusun da ev sahibi olmayanların oranını ortadan kaldırmadığı görülüyor. Durdurulamayan enflasyon ortamında sağlıklı ve güvenli konutlarda yaşamak mümkün görünmüyor.” diye konuştu.
Konut sayısını artırmak sorunu çözmez
Konut sayısını artırmanın konuta erişim sorununu çözmeyeceğine dikkat çeken Ekici, “Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki matematiksel artış, barınma sorununun çözümünde etkili rol oynamıyor. Ne yazık ki, güncel durumda idareler tarafından uygulamaya konulan araçlar sorunu daha da büyütüyor.” dedi.
‘Sağlıklı barınma hakkı için barınma fonu kurulmalı’
Sağlıklı, güvenli ve erişilebilir konut hakkı için bir model olarak “barınma fonu” kurulmasını öneren Ekici, gelir getiren kalemlerden ilçe belediyelerinin de fonun oluşturulmasına katkı sağlaması ve bu sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Kamu kaynaklarına ek olarak, uluslararası fon ve bağışlarla fonun güçlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Ekici, “Fonun harcamaları, gelirleri ve projelerle ilgili bilgilerin düzenli olarak toplumla paylaşılması gerekir. Fonun öncelikli olarak sosyal konut ve öğrenci yurtları inşası gibi barınma ihtiyaçlarını karşılayacak projelerde kullanılması ve depreme dayanıksız yapıların dönüşüm projelerine yönlendirilmesi sorunun aşılmasında önemli bir araç olacaktır” ifadelerini kullandı.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.