EPDK'nın internet sitesinden yayımladığı raporda, 1984-2002 yıllarında hidrolik, linyit ve doğalgaz, 2002-2012 yıllarında doğalgaz, ithal kömür ve hidrolik kaynaklara bağlı kapasitenin hızla arttığı belirtildi. Özellikle doğalgazın daha fazla kullanıldığı, rüzgar enerjisine dayalı üretim tesisi kapasitesinin 2007'den itibaren artmaya başladığına işaret edilen raporda, "EPDK tarafından 2012-2017 yıllarında yapılan inşa halindeki kapasite artış beklentileriyle Türkiye'nin toplam kurulu gücünde çalışma dönemi sonuna kadar linyit, hidrolik, doğalgaz ve ithal kömür kaynaklı kapasite hızla artarken, rüzgar kaynaklı kapasitede de artış olacağı görülmektedir" ifadesine yer verildi.
Kaynakların miktar olarak artmasına rağmen her yıl toplam kurulu güç içindeki payının değişiklik göstereceği vurgulanan raporda, şunlar kaydedildi:
"Linyit payı 1984'te yüzde 27,9 iken, 2012'de yüzde 14,5'e düşmüş, çalışma sonuçlarına göre 2017'de yüzde 12,6'ya düşmesi beklenmektedir. Hidrolik payı 1984'te yüzde 45,8 iken, 2012'de yüzde 34,4'e düşmüş, 2017'de yüzde 37,1'e yükselmesi beklenmektedir. Doğalgaz payı 1984'te sıfırken, 2012'de yüzde 35'e yükselmiş, 2017'de yüzde 33,1 seviyesine düşmesi beklenmektedir.
İthal kömür payı 1984'te sıfırken, 2012'de yüzde 6,9'a yükselmiş, 2017'de yüzde 8,0'e yükselmesi beklenmektedir. Rüzgar enerjisine dayalı üretim tesislerinin toplam kurulu güçteki payı ise 2008'de yüzde 0,8 iken, 2012'de yüzde 4’e yükselmiş, 2017'de yüzde 5 seviyesine çıkması beklenmektedir".
Raporda, elektrik sektörünün serbest piyasa şartlarında faaliyet göstermeye başlamasının ardından özel sektörün önünü görmesi, yatırımcılara ışık tutması ve arz güvenliği açısından planlama çalışmalarının büyük önem arz ettiğine dikkat çekildi.