Birleşmiş Milletler'e bağlı çalışan Uluslararası Hidrojen Enerji
Teknolojileri Merkezi (ICHET), eko-karavan projesiyle hidrojenin avantajlarını
anlatmayı hedefliyor. Proje kapsamında merkezi ekipten bir mühendis, hidrojen
enerjisiyle çalışan bir karavanla Türkiye'de 10 ili
gezecek.
Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı’nın bir
projesi olan Uluslararası Hidrojen Enerji Teknolojileri Merkezi
(ICHET), uygulanabilir hidrojen teknolojilerini desteklemeyi ve teşvik
etmeyi amaçlayan bir kuruluş. ICHET, eko-karavan projesiyle, hidrojen
kullanımını hem halka hem de yönetim kadrolarına tanıtmayı, anlatmayı ve
alıştırmayı hedefliyor. Bunun için Türkiye'de 10 ili gezecek bir
eko-karavan yaratıldı. Ekipten mühendis Gönenç
Usta, bir buçuk ay boyunca tüm enerji ihtiyaçları hidrojenle sağlanan
bir karavanda yaşayacak. Biz de Usta, proje baş mühendisi Mehmed
Eroğlu ve proje mühendisi Barış Açıkgöz’le hidrojen
enerjisi üretim ve kullanımı üzerine konuştuk.
Soldan sağa: Barış Açıkgöz, Mehmed Eroğlu ve Gönenç Usta.
30
Eylül’de başlayacak Eko Karavan projesiyle Gönenç Usta, bir buçuk ay boyunca
İstanbul, Bursa, İzmir, Muğla, Antalya, Adana, Kayseri, Konya, Ankara ve
Eskişehir'i gezecek. Karavanda yaşayacak olan Usta'nın yemek yaparken
kullanacağı ocak da, klima da, buzdolabı da hidrojenle çalışacak. Hidrojen ise
rüzgâr ve güneşten elde edilecek. Hedef basit: “Geleceğin enerjisi olarak
bilinen hidrojeni halka ve yerel yönetimlere tanıtmak ve anlatmak. Hiçbir
şebekeye gerek duymaksızın, Türkiye'de bolca bulunan güneş ve rüzgarla elektrik
üretilebileceğini, üstelik bu elektriğin çevreye zarar vermeden elde edileceğini
anlatabilmek”. Usta anlatıyor: “Elektrik ve doğalgazdan bağımsızlığın iyi bir
şey olduğunu anlatacağız. Karavanla da bu kanıtlanacak. Güneşin olmadığı yerde
rüzgâr çok. İkisi yoksa bile, dört gün boyunca yetebilecek elektrik depoluyor
karavandaki sistem. Topluma enerjinin çeşitliliğini anlatmak, doğal
kaynaklarımızın kullanma oranını arttırmak, toplumu hidrojen enerjisine
alıştırmak biraz da hedefimiz.”
Hidrojen enerjisi üretmenin çeşitli
yolları var. Bu yöntemlerin başında suyun direkt elektrolizi geliyor. Elektroliz
için elektrik gereksinimi de fosil yakıtlardan, hidroelektrik kaynaktan, nükleer
güçten, jeotermal enerjiden, güneş, rüzgar ve deniz dalga enerjilerinden elde
edilebiliyor. Proje baş mühendisi Mehmed Eroğlu, kendilerinin de önerdiği ve
kullandığı yöntemin elektroliz olduğunu söylüyor. Elektroliz, ilkokulda
hepimizin gördüğü suyun hidrojen ve oksijenine ayrılması yöntemi. Hidrojen
gazını ve oksijen gazını alıp elektrokimysal yöntemlerle elektriğe çeviriyor,
bunun atığı ise sadece su buharı. Bu yüzden de hidrojen temiz enerji statüsünde.
Üstelik atığı buhar olduğu çin tekrar suya da dönüşebiliyor.
Eko-karavanda amaç rüzgâr ve güneşi kullanarak temiz hidrojen üretmek ve
kullanmak. Araçta bulunan hidrojen tüpü sayesinde de elde edilen enerjiyi
depolamak mümkün. Bu sistem uzun vadede başka planların da habercisi. Eroğlu,
“İleride bu aracın varyasyonlarını da yapacağız. Örneğin bir afet koordinasyon
merkezi, ambulans, eğitim evi, kırsal bölgelerde halk sağlığı için mobil klinik
gibi alanlarda kullanılmasını sağlayacağız” diyor. Afet gibi durumlarda elektrik
kesildiğinde şebekeden bağımsız bir sistem hayat kurtarıcı olabilir. Karavanda
da bir evin 4-5 günlük ihtiyacı kadar elektrik depolanabiliyor. Bu da yaklaşık
25 kw/s demek.
MALİYET DÜŞECEK
İlk aşamada
pahalı ancak uzun vadede çevre için faydalı bir enerji hidrojen. İlk başta güneş
panelleri de çok pahalı olmasına karşın artık fiyatları giderek makulleşiyor.
Eroğlu da, Açıkgöz de hidrojende bunu beklediklerini dile getiriyorlar. Proje
mühendisi Barış Açıkgöz, “Hidrojenin üretim maliyeti düşünce her yerde hidrojen
üretilebilir. Şu an elektrolizle üretiliyor. Kullandığınız elektrik pahalı
olduğundan maliyeti de pahalı. Karavanda enerji bedavaya geliyor. Hidrojeni de
bedavaya üretiyoruz” diyor. “Hidrojen, her alanda kullanılabilir, elektrik bu
sonuçta. Uzay araçlarının elektrik üretimi hidrojenle sağlanıyor. Sadece yaygın
değil” diyor Usta. Neden mi? Yanıt Usta’dan: “Hem politik hem ekonomik.
Sistemler butik, elle yapılıyor. Talep çok olmadığı için fiyat da yükseliyor.
Yaygınlaştığında maliyeti de azalacak.”