Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) bilim danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü’nde yaptığı incelemelerde, kuruyan alanlardaki yapılaşma ve göl çevresindeki sazlık alanların kesildiğini belirledi. Göl kurudukça kıyılarının sürekli tahrip ve işgal edildiğine dikkat çeken Kesici, sel, yangın, kuraklık gibi felaketlerden ders almak gerektiğini belirterek, “Nelerin yok edildiğinin farkında mısınız? Doğayla savaşa son verilmeli.” dedi.
DHA’da yer alan habere göre; Dr. Kesici, Eğirdir Gölü’nün son yıllarda aşırı kuruma sürecine girmesinden sonra gölün ve yaşamın en önemli ortamları olan sazlık alanların, gölle bağlantısının azalması ve kesilmesinin söz konusu olduğunu söyledi. Kesici, gölün kurumakta olan habitatlarının suyla buluşturulması için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ve yasak olmasına rağmen sazlık alanların kesilmesine, köklenmesine, yakılmasına izin verilmemesi gerektiğini kaydetti.
Bu tür tahribatların göl kıyılarında giderek yoğunlaştığını, üzücü ve bilim dışı davranışlar olduğunu vurgulayan Dr. Kesici, “Eğirdir Gölü’nde 3 yıldır belgeleme ve araştırma yapıyoruz. Göl çevresinde yaklaşık 150 kilometrelik kıyı kesimlerinde ve daha çok gölün kuzey, kuzeydoğu, batı ve güney kesimlerindeki kuruyan doğal su aynası içerisinde, öncelikle tarım alanı, yol, barınak, villa, spor sahaları, park ve benzeri yapılaşmaların geçtiğimiz yıllara göre çok daha fazla yer aldığını görüyoruz.” dedi.
‘Sazlıklar doğal filtre’
Bu tip sulak alanlarda sazlıkların korunması gerektiğini belirten Kesici, “Tahribatların sonuçları, biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve suyun-ürünün kirlenmesine, iklimin değişmesine, tarımda ürün kaybına neden olmaktadır. Saz ve kamış olarak adlandırılan su bitkilerinin, göller ve nehirler için önemi çok fazladır. Kuşların, balıkların, börtü böceğin, bitkinin, bakterinin, kabuklu su canlılarının, memeli ve benzeri tüm canlıların beslenme, barınma, çoğalma alanlarıdır. Göl suyu için doğal filtredir.” şeklinde konuştu.
Bütünleşik politika
Yaptığı incelemelerde, göl çevresinde kuruyan alanlara inşa edilen çok sayıda villa benzeri yapıları da fotoğraflayan Dr. Kesici, öncelikle suyun korunmasının ilke edinilmesi, havza bazında konunun ele alınarak bütünleşik politika uygulanması gerektiğini söyledi. Kesici, su ve arazi planlarında sazlık alanların göz ardı edilmemesi gerektiğine de dikkat çekti.
Bu alanların koruma ve kullanımıyla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında etkin iletişim ve iş birliği sağlanamadığını belirten Dr. Kesici, “Yerinden yönetimi sağlayacak, aynı zamanda alanın ekolojik, yaşamsal yapısındaki farklılaşmaları sürekli ve düzenli izleyecek ve gereken önlemleri zamanında alabilecek idari mekanizmaların oluşturulması zorunludur." dedi.