Ege'nin Can Suyu, Lağım Çukuruna Döndü!



Denizli’den başlayarak Ege Denizi’ne uzanan ve çok geniş ovaları sulayan, Türkiye’nin tarımsal potansiyel bakımından önde gelen alanlarından biri olan Büyük Menderes Havzası’nı besleyen Menderes Nehri, yerleşim yerlerinden dökülen evsel ve sanayi kuruluşlarından çıkan endüstriyel atık sular, yanlış gübre ve pestisit kullanımı gibi sebeplerle ekosistemi kirletiyor. Birgün Gazetesi'nden Mehmet Emin Kurnaz'ın haberine göre, Büyük Menderes Nehri’ne 20 endüstri kuruluşu atık boşaltırken, atıklarını nehre boşaltan 165 belediyenin yalnızca 6’sında kanalizasyon şebekesi bulunuyor.

Projeler denetlenmedi

Menderes Nehri havzasında bulunan, Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Aşağıseğit köyü sakinleri de nehirde son yıllarda meydana gelen kirlenmenin şahitlerinden. Kanalizasyon ve sanayi üretim atıklarının nehre bırakıldığını, bu durumun da tarımsal üretime, hayvancılığa, doğal varlıklara ve tüm ekosisteme zarar verdiğini belirtiyorlar. Son yıllarda kanser vakalarının da arttığını iddia eden köylüler, Menderes’in yeniden temiz ve kullanılabilir hale getirilmesi için yetkililere çağrı yapıyorlar. Muhtarlık görevinde de bulunmuş Hasan Akşık, havzada meydana gelen kirliliği şöyle anlatıyor: “Menderes havzası boyunca kanalizasyon sistemi olmadığı için bütün yerleşim yerlerinin kirli atığı nehre karışıyor. Köylerde arıtma sistemi yok; bunun sorumluluğu yerel yönetimlerin ve hükümetindir. Nehre karışan kanalizasyonlar yapılırken, projeleri Köy Hizmetleri onayladı. Bu projeler onaylanırken bir şart kondu mu? Projeler denetlendi mi? Hayır! 5 yıllık muhtarlığım süresince önüme gelen benzer projeleri 2 sene beklettim ve kanalizasyon sisteminin nehre dökülmemesi için uğraştım. Sonuçta köyümüzde ve çevre köylerde bu projelerin hayata geçmesine engel olamadık.

Kanser vakaları artıyor

Türkiye’deki iç pazarda tüketilen ve tüm ülkedeki tüketicileri etkileyen kirlilik, nehirden su içen hayvanların ve nehir suyunu yaşamsal ihtiyaçlarını gidermede kullanan köylülerin de sağlık sorunları yaşamasına yol açıyor. Akşık, Aşağıseğit köyünde son yıllarda sağlık sorunlarının arttığını, en büyük artışın da kanser vakalarının sayısında olduğunu belirtiyor: “Kanser vakalarında artış oldu. Benim eşimde kanser hastası. Şu an tedavi görüyor. Temiz akması gereken Menderes nehrinde lağım fareleri görüyoruz. Bu bile Nehrin kirliliğinin ispatıdır. Yine havza boyunca yer alan fabrikaların kimyasal atıkları da nehri kirletiyor. Zaman zaman yaşanan balık ölümlerinin de bu sebeple olduğunu düşünüyoruz.” Aşağıseğit Köyünün bir başka sakini Abdurrahman Oğuz da, yıllar içinde yaşanan kirliliğin Menderes Nehri’ne büyük etki yaptığı görüşünde. Oğuz yıllar içinde yaşanan değişimi şöyle özetliyor: “Biz küçükken suyu oradan içerdik, giysilerimizi o nehirde yıkar, yazın suya girerdik. Ben yüzmeyi o nehrin temiz sularında öğrenmiştim. Fakat şimdi değil Menderes’in suyunu içmek, o suyla tarım yapmak bile imkânsız.”

Resmi makamlar birşey yapmıyor

Akşık, Büyük Menderes Havzası’nın korunması hususunda resmi makamların hiçbir şey yapmadığını söylüyor.

Yakın zamanda daha büyük zararların ortaya çıkacağını ifade eden Akşık, “Kirlenmeye dair bir şey yapılmıyor. Çünkü kirleten onlar zaten! Bu projeleri kim yazıp çiziyor, kim onaylıyor? Menderes Havzası Denizli, Aydın ve Uşak Valiliklerine emanet edildi” diyor. Menderes’teki kirlilik Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkililerinin de dikkatini çekmiş, önceki hafta bir açıklamada bulunan Müsteşar Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, “Kirleten cezasını çeker, gerekeni yapacağız. Nehirlerin kirletilmesine müsaade etmeyeceğiz. Hem sanayi olacak hem nehirlerimiz temiz akacak” ifadelerini kullanmıştı.