Efes Evi'ni 'Ezmeden' Gezebilirsiniz

Kültür ile turizm bakanlıkları birleştirildiğinde, ilk Bakan Erkan Mumcu demişti ki: ''Kültürü sahiplenen turizm başlıyor.'' Ancak bunun pek gözlenemediğini, kültür sayesinde para kazanan turizmin, tarihe hâlâ kaynak ayırmadığını; geçen yıl Muğla'daki Tarihi Kentler Birliği Buluşması'nda söylediğimizde, Bakan Atilla Koç da şu sözü vermişti: ''Her ikisinin de bakanı olarak, kültürün turizmden alacağını tahsil edeceğim...'' (Cumhuriyet-12 Mayıs 2005)

Antik Roma ev kültürünün en görkemli örneklerini barındıran 'Yamaç Ev 2'yi doğanın tahribatına karşı korumak için 'çatı örtüsü' içindeki 'gezi yolu'nun açılış töreninde (21 Haziran 2006) bu sözü bir kez daha anımsadık.

Avusturyalıların 2000 yılında tamamladıkları 4000 m2'lik özgün çelik çatı 8 milyon Euro'ya mal olurken bakanlığımızın 2005'te tüm kazı ve onarımlara harcadığı para ise bunun 'yarısı' kadarmış! (Özgen Acar - Cumhuriyet DERGİ/ 18 Haziran 2006)

Müzeci dostlardan öğrendiğimize göre de Efes'te 2005'teki gişe geliri '8 trilyon lira'yken, bu rakam Bergama'da 6, Ayasofya'da 18, Topkapı Sarayı'nda ise 24 trilyona ulaşmış. Yine Efes'in 2005 ziyaretçileri 2004'e göre 300 bin artarak 1 milyon 550 bini geçerken, 2006'nın 'sezon dışı' sayılan ilk 4 ayında bile 400 bini bulmuş.

Demek ki son zamanlarda doruğa çıkan 'turizmde bunalım' feryatları, sadece 'kıyıları betonlaştıran yağmacı turizm' için geçerli; 'tarih ve kültür turizmi'nde ise adeta 'patlama' yaşanıyor...

Böylesi 'bereketli' bir tablonun hemen akla getirdiği ise aynı ören yerlerimize ait son 'özelleştirilme' planlarının ne denli 'kaygı verici' olduğu... Anadolu uygarlıklarının armağanı olan bu 'kamusal gelir' kaynaklarımız acaba neden özel sektöre 'sunulmak' isteniyor?..

Nitekim 25 yıl İtalya'da kazı yaptıktan sonra 8 yıldır Efes'teki arkeolojik araştırmaları yöneten Ord. Prof. Dr. Fritz Krinzinger de ''Turizm acelecidir; arkeoloji ise dikkatli ve özenli olduğundan yavaş davranır...'' diyerek şu çağrıda bulundu: ''Tarihi miras ekonomik ve kültürel gelişmenin hammaddeleridir. Gelin bunu hızlı para kazanmak adına tüketmeden ve bozmadan değerlendirelim.''

Avusturya Bilimler Akademisi Başkanvekili Ord. Prof. Dr. Herbert Matis de şunları vurguladı: ''Turizm ile kültürün en yoğun buluşma alanı arkeolojidir. Ancak kitle turizmiyle birlikte çoğalan risklere karşı da Efes'teki bu projeler dünyaya örnek olacak çözümler.''

Türk mimarının tasarımı
Prof. Matis'in bu değerlendirmesi, dev örtü altındaki Yamaç Ev 2'nin 'ezilmeden' gezilebilmesi için gerçekleştirilmiş 'camdan yol'u da kapsıyor.

Avusturyalılar 100 yıldır araştırma yaptıkları Efes'teki, 3800 m2 fresk ve 1800 m2 mozaikle bezenen, 1600 m2 mermer kaplamanın kullanıldığı antik villaları 'çağdaş teknolojinin himayesi'ne aldıkları için gurur duyarlarken; buna Türkiye'nin katkısı da mimar Abdurrahman Çabuk'un tasarlayıp uyguladığı 'paslanmaz çelik' taşıyıcılı 'cam taban'lı yürüme ve inceleme yolu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 410 bin YTL'ye ihale ettiği sistemi tasarlarken dünyadan 'örnek' bulamadıklarını belirten mimarımız, sonunda, bu 'çözüm'ü kendisinin ürettiğini söylüyor.

Şimdi artık yolunuzu Efes'e mutlaka düşürmelisiniz. Hele Selçuk'taki kazı evine de uğrayarak, kendilerini tüm bu çalışmaların tanıtılmasına adamış Dr. Şule Pfeiffer Taş ve arkadaşlarına da bir 'merhaba' derseniz, yamaç evini sadece görmüş değil, adeta 'yaşamış' çasına da tanımış olursunuz.