Duravit, zenginlik kavramının
gösterişlilik ve aşırılık şeklindeki alışılmış yorumunu benimsemek yerine,
dayanıklı banyolara duyulan ihtiyaçla da uyum sağlayan daha modern bir
yaklaşım aradı ve Alman-Rus mimar Sergei Tchoban ile
işbirliği içinde Esplanade serisini hazırladı. Seri;
seramik, mobilya ve komple küvet ürünlerinden
oluşuyor. Bu seride cömert boyutlar ve yumuşak biçimler göze çarpıyor. Koyu renk
“Meşe” ve vitrifiyelerle mükemmel bir uyum sergileyen çok
kaliteli beyaz vernikten oluşan “İpek” renk alternatifleri
koleksiyona çarpıcı bir boyut katıyor.
Tasarımda, banyo takımlarının ve hatta klozetlerin mobilya kabul edildiği 18.
ve 19. yüzyılın etkileri görünüyor. Seride zenginlik kavramı, saflık ve serbest
formlar arasındaki altın oran olarak ve her iki modern mimari eğilimin
benimsenmesi şeklinde yeniden yorumlanıyor. Zenginliğin bu modern biçimi artık
“savurgan” ya da “aşırı” değil, “cömert” ve “zevkli”.
Karakteristik kaide, Esplanade banyo serisinin diğer unsurlarında da yer
alıyor; antika sandalyeyi hatırlatan yerden klozette özellikle belirginleşiyor.
Tarihle bağlantı, tamamı bu doğrultudaki panellerle desteklenen klozet ve bide
gövdesinde ve mobilyada aynı malzemenin kullanılmasıyla da tasdikleniyor.
Şezlonga benzer biçimde tasarlanan küvet, serinin son rötuşunu meydana
getiriyor.
Koyu renk deri halkalar ve kaliteli beyazın uyumu
Banyo mobilyasının çarpıcı tutamakları var; elde dikilmiş gerçek derinin
kullanıldığı, kaliteli kromla çevrelenmiş koyu kahverengi halkalar. Ürünün
kalitesi daha ilk bakışta anlaşılıyor. Mobilya parçaları, enfes süsler gibi
görünüyor. Bu şıklık özellikle boy dolaplarında göze çarpıyor.
Bu seri, Tchoban’ın, banyonun bir dinlenme odası ve bir bütün olarak evin
genel planında kendine boş alan isteyen önemli bir unsur olduğu yolundaki
fikrini ifade ediyor.