Dünyanın En Eski İkinci Metrosu 135 Yaşında



İETT bünyesinde hizmet veren ve Karaköy ile Beyoğlu arasında çalışan tarihi Tünel, 136 yaşına bastı. Tünel’in yeni yaşı için Karaköy istasyonunda bir kutlama töreni yapıldı. Törende konuşan Genel Müdür Baraçlı; ‘Dünyanın en eski ikinci metrosu olan ve dolu dolu 135 yılı geride bırakan Tünelimizi çok seviyoruz, çünkü o bir tarih anısı. Bu anıyı daha nice yıllar yaşatıp gelecek nesillere bırakmayı diliyoruz’ dedi.

Hizmete girdiği yıllarda Galata ile Pera’yı; günümüzde Karaköy ile Beyoğlu’nu en kısa yoldan birbirine bağlayan ve dünyanın en eski ikinci metrosu olan Tünel, 136 yaşına bastı. Tünel’in 135. yaş günü anısına Karaköy İstasyonunda, sabah saatlerinde bir kutlama yapıldı. Kutlamaya İETT Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı, Genel Müdür Yardımcıları Ali Rıza Kiremitci ve Mümin Kahveci ile birlikte Daire Başkanları, İETT çalışanları, Tünel’in ustaları  ve o saatte Tünel’in yolcusu olan vatandaşlarla basın mensupları katıldı. Törenin konukları arasında bulunan ‘Tünel’ kitabının yazarı ve tarihçi Prof. Dr. Vahdettin Engin, gazetecilere Tünel’in oluşum hikayesini anlattı. Vagonların Türk bayrakları ve kırmızı beyaz çiçeklerle süslendiği kutlama töreninde üzerinde Tünel’in resmi bulunan pasta kesilerek yolculara ikram edildi. Oldukça samimi bir havada geçen törende ayrıca yolculara Tünel’in tarihçesini anlatan broşürler dağıtıldı.

Genel Müdür Baraçlı: ‘Tünelimiz, bir tarih anısıdır’

Tünel’in 135. yaş gününde bir konuşma yapan Genel Müdür Dr. Hayri Baraçlı, dünyanın en eski ikinci metrosu olan ve Karaköy ile Beyoğlu arasında sürekli mekik dokuyan ve bir tarih anısı olan Tünel’in İETT için çok önemli olduğunu söyledi. Genel Müdür Baraçlı, sözlerinin devamında şunları söyledi; ‘Tünelimiz bugün 135. yaşını doldurdu, ama İETT’miz ondan da köklü, çünkü tam 139 yaşında. Bizler İETT olarak tarihimize sahip çıkıyoruz. Çünkü biliyoruz ki tarihine sahip çıkan toplumlar, geleceğin planlamasında önemli yol alırlar. Bu bakımdan Tünel’imizi seviyoruz. Bunun da en önemli sebebi onun bir tarih anısı olmasıdır. Bu anıyı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hep birlikte yaşatmaya gayret gösterip gelecek nesillere aktaracağız. ’

Dün, Bugün, Yarın… İETT’

İETT’nin esasında Avrupa’da hatta dünyada tanınmış bir kurum olduğunu belirten ve bundan sonraki hedeflerini hizmet kalitesini artırmak şeklinde özetleyen Genel Müdür Baraçlı; ‘İETT, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Tüneli, Tramvayı ve Otobüsleriyle İstanbul halkının hizmetinde olacak ve onları en mutlu şekilde bir noktadan bir noktaya ulaştırmanın yollarını arayacak. Bunu da çalışanlarıyla birlikte başaracak. İETT’de kalite hiçbir zaman durmadı, durmayacak. İETT bir marka. Tünel bir marka.  Tünel, İstanbul’a mal olmuş bir mekan. Bizler İETT olarak bu değeri yaşatmanın gururunu yaşıyoruz. Marka olma yolunda sloganımızı ‘Dün, Bugün, Yarın İETT’ olarak belirledik ve bu yolda ilerliyoruz.’ şeklinde konuştu. Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Genel Müdür Baraçlı, İETT’nin yatırımlarını anlattı. İETT’nin halen devam eden raylı sistem yatırımlarının yanında her yıl otobüslerle ilgili yenileme faaliyetlerinin ve etkin müşteri memnuniyetini sağlamaya yönelik çalışmaların aralıksız sürdüğünü belirtti.

Prof. Engin: `Tünel çok enteresan bir ulaşım aracı, dünyada örnekleri görülmez`

Tünel’in yaş günü kutlaması için özel olarak davet edilen ‘Tünel’ kitabının yazarı ve Yakınçağ Osmanlı Tarihi uzmanı, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi  Prof. Dr. Vahdettin Engin de gazetecilere Tünel’in tarihçesiyle ilgili bilgiler verdi. `Tünel çok enteresan bir ulaşım aracı. Dünyada örnekleri pek görülmez` diyen ve Tünel`in fikir olarak ortaya çıkışının aslında 1867’lere kadar gittiğini, ancak inşaata geçiş sürecinin 1869’da başladığını ifade eden Prof. Engin, Tünel’in Henri Gavand isminde Fransız bir mühendisin projesi olduğunu söyledi. Türkiye’ye turist olarak gelen Gavand, İstanbul’daki gezintileri sırasında Yüksekkaldırım yokuşunun yolcu yoğunluğunu görüyor ve bu yolda inşa edilecek asansör tipi bir tünelle yolcuların taşınabileceğini tasarlıyor. Hatta bir gün oturup inen çıkanları sayıyor. Günde 40 bin kişinin inip çıktığını tespit ediyor. Dolayısıyla bunun hem güzel bir hizmet hem de karlı bir iş olacağı sonucuna varıyor. Sonra da projeyi Osmanlı hükümetine sunuyor. Üstelik öyle bir proje ki bu; devletin kasasından tek kuruş para çıkmıyor. Böylece ülkemizin ilk yap-işlet-devret modeli Tünel’le hayata geçiyor. 17 Ocak 1875’de görkemli bir törenle hizmete açılan Tünel’de bir gün sonra yolcu taşınmaya başlıyor. İlk hizmete açıldığında vagonları ahşap olan ve buhar gücüyle çalışan Tünel, 1971’de elektrifikasyona geçerek bugüne geliyor.



Sistem nasıl işliyor?

Tünel’in Beyoğlu tarafında bir buharlı makine var. O makine, ilk hareketi sağlıyor. Sonra vagonlar birbirini bir kablo aracılığıyla çekiyor. İlk yapıldığı zaman ikili olan raylar daha sonra teke düşürüldü ve ortada makas bölgesi oluşturuldu. Vagonların biri aşağı inerken diğeri yukarı çıkıyor. İki istasyon arasındaki yolculuk 90 saniyede tamamlanıyor.

Tünel broşüründen bir hikaye / Bir Sülün Osman klasiği...

Galata ile Pera’yı en kısa yoldan birbirine bağlayan Tünel, yalnızca İstanbullular için değil taşradan gelenler için de ilgi odağıdır. Geçmişte İstanbul’a gelen taşralıları Galata Köprüsünü satarak dolandıran Sülün Osman, yirmi hacı adayını ‘Sizi trenle hacca gönderiyorum’ diyerek kandırır, Karaköy’den Tünel’e bindirdikten sonra kayıplara karışır. Hacı adayları, Beyoğlu İstasyonunda kendilerini inmeleri konusunda uyaran görevlilere direnir, ancak istasyonlar arasında beş kez gidip geldikten sonra kandırıldıklarını anlayarak ikna olurlar.