'Dünya Mirası Valisi' Pamukkale'de




"Pamukkale için yapılması gereken ne varsa yapılacak; eksikler tamamlanacak; yanlışlar varsa giderilecek; bütün bunlar başta Mimarlar Odası olmak üzere tüm ilgili kuruluşlarla birlikte gerçekleştirilecek."

Sıvas'taki ilk valiliğinin ardından Denizli'ye atanan Dr. Hasan Canbolat bunları söyledikten sonra ekledi: "Bir vali yardımcımızı da sadece Pamukkale çalışmaları için görevlendirdik..."

Mimarlar Odası'nın (MO) 25-26 Kasım 2006'da Denizli'de toplanan "Danışma Kurulu"ndayız.. Pamukkale'nin komşusu Karahayıt'taki Colessae Otel'de, mimarlık ülkesi Türkiye'de hâlâ olmayan "mimarlık yasası" tasarısı tartışılıyor. Vali Hasan Canbolat'ın "ev sahibi" olarak söylediklerini dinleyince, Sıvas'taki 4 yılını anımsadım. "Kültür Kenti Sıvas" başlığıyla sürdürülen çalışmalarda Buruciye Medresesi, Pulur Camisi, Meydan Hamamı, Osman Ağa Konağı, Hükümet Konağı, Jandarma Binası, Atatürk Kongre Müzesi, Çifte Minareli Medrese, Birinci İzzettin Keykavus Şifahanesi ve Medresesi, Kale Camii, Kale Hamamı gibi anıtsal yapılar, "ilgisizlik"ten kurtarılmıştı; Sarissa nihayet çevre düzenleme projesine kavuşmuştu...

"Dünya Kenti Divriği" başlığıyla da başta UNESCO listesindeki Ulu Cami ve Şifahane olmak üzere, ilçenin tarihsel güzelleri Sancaktar, Ayanağa, Demiralay, Şeyhoğlu ve Mühürzade konakları "kurtarma" projelerine kavuşmuşlardı... Aynı duyarlılık içinde şimdi Denizli için kolları sıvayan Vali Canpolat'ın, burada da yine UNESCO'nun dünya mirası listesindeki antik Hierapolis'le, yani Pamukkale'yle buluşması ne kadar anlamlı... Dünyadan 800'e yakın "insanlık mirası"nın yer aldığı listede ülkemiz sadece "9" varlıkla temsil edilirken ilk iki valiliğinde bunlardan ikisini kucaklayan 43 yaşındaki Canpolat, "dünya mirası valimiz" olmaya aday görünüyor...

Nitekim yıllardır Pamukkale'nin adeta "koruma timi" gibi çalışan MO Denizli Şubesi Başkanı Süleyman Boz da "umut"larının tazelendiğini belirterek şunları anımsattı: "Pamukkale ihmallerin, yanlış projelerin, katılımcı olmayan yönetimlerin, uzmanlık dışı müdahalelerin ve turizm rantçılarının elinde tahrip oldu; zor günler yaşadı... Şimdi, tüm bunlardan kurtulması için valimiz şans olarak görünüyor."

Oteller yıkıldı, ama!..
MO'nun, ülkeyi "mimarlıkla yeniden buluşturma"ya yönelik danışma kurulu gündemini Pamukkale'de görüşmesi de anlamlı oldu. Çünkü öteden beri en temel sorun; "tarihsel ve doğal dokuyu yıpratan turizm amaçlı kullanımlar" ... Oysa antik Hierapolis'in çağlar öncesine ait mekânsal kurgusu ile eşsiz beyaz travertenler arasındaki "uyumlu birlikteliği" bile ne kadar da ders vericiydi!

İşte bu "ders"i alamayan otel yapıları 1970'lerden itibaren travertenleri "ezercesine" kurulup beyazlaşmanın kaynağı termal sularının doğal akışını da önleyerek ve hatta kirleterek; çağlar boyu süregelen "Pamukkale oluşumu"nu bile engellediler. Bu olumsuz gidiş üzerine harekete geçen MO'nun yoğun etkinlikleriyle, "dünya mirası"mız ölümden kurtarıldı...

Bütün bu çabalarda "Pamukkale militanı" olarak yer alan Denizlili mimarlardan Ahmet Yoldaş diyor ki: "Tam 25 yılımızı adadık beyaz cennet kararmasın diye... Sayısız toplantılar düzenledik; yayınlarla gündemde tuttuk; hataların üzerine gittik... Neyse ki artık o acımasız oteller artık yok; Pamukkale'nin geleceği sanki daha da beyaz görünüyor..."

Süleyman Boz ise eski Kültür Müsteşarı Prof. Dr. Emre Kongar'ın da katıldığı 1996'daki "ilk yıkım eylemi"mize ait resimleri gösterirken şunu ekliyor: "Tarihin üzerindeki özel tesisler yıkıldı, ama 'bir tek özel idare' ye ait otel kaldı; umarız onu da yeni valimiz halleder..."

Mimarların dilekleri...
MO, işte bu duygularla gerçekleşen Danışma Kurulu'nun sonunda, Pamukkale için bir de bildiri yayımladı. "Bundan sonraki tüm planlama ve projelendirme hizmetleri Pamukkale/Hierapolis'in aynı zamanda dünya mirası olmasından gelen 'özel önem' i göz önüne alınarak hazırlanmalıdır" denilen bildiride özetle şunlar yer alıyor:

- Koruma amaçlı imar planına göre yapılacak uygulamalar, bir "eylem planı" na ve "takvim" e bağlanarak sürdürülmelidir;

- Arkeolojik SİT'in antik yapıları daha fazla yıpranmadan, "bakım ve onarımlar" ı ivedi olarak gerçekleştirilmelidir;

- SİT'in korunmasının yanı sıra "toplumla kültür öncelikli buluşma" sını da sağlayacak bir yönetim yapısı ve planı hazırlanmalıdır;

- Söz konusu yönetim ve "yaşatarak koruma" ya dönük çalışmalar, ilgili tüm kuruluşlarla "katılımcı bir işbirliği" içinde gerçekleştirilmelidir;

- SİT'te "tek" kalan özel idare tesislerinin "yıkım" ı artık ertelenmemelidir;

- Yerel halk ile turizm arasındaki "kopukluk" giderilmeli, yöre insanının kültür turizminde "ev sahibi" olması sağlanmalıdır...