Dünya Bankası Türkiye için Büyüme Beklentisini Revize Etti



Dünya Bankası, 'Türkiye Düzenli Ekonomik Notu'nu (ekim) yayımladı. Buna göre, Banka, ikinci çeyrekte beklenenden daha hızlı gerçekleşen büyüme sebebiyle Türkiye için bu yılki büyüme tahminini yüzde 3’ten yüzde 3,2'ye yükseltti. Dünya Bankası, 2016 ve 2017 için büyüme tahminini yüzde 3,5'te sabit tuttu.

Dünya Bankası'nın notunda, “Yılın ikinci yarısında beklenen yavaşlamaya rağmen, 2015 yılı için büyüme tahminimizi yukarı yönlü revize ederek yüzde 3,2’ye çıkarıyoruz. İkinci çeyrekte beklenenden daha hızlı gerçekleşen büyüme sebebiyle Temmuz ayında yayınlanan son Türkiye Düzenli Ekonomik Notundaki yüzde 3,0’lık 2015 büyüme tahminimizi yukarı yönlü revize ediyoruz. Bu kararımızda yılın ikinci yarısında büyümenin önemli ölçüde yavaşlaması beklentisi de dikkate alınıyor. Altın ve enerji etkisinden arındırılmış cari dengedeki kötüleşme göz önüne alındığında, düşen petrol fiyatlarının olumlu etkisi çok sınırlı kalacaktır. Öte yandan, zayıflayan lira sebebiyle nominal GSYH daralmakta ve oranın paydasını düşürmektedir. Bu gelişmeler ışığında, 2015 yılı için daha önce GSYH’nin yüzde 4,6’sı olarak açıkladığımız cari açık tahminimizi yüzde 5,5 olarak düzeltiyoruz" ifadeleri yer aldı.

Bankanın notunda, cari açıktaki kötüleşmenin temel sebebi olarak, Türkiye'nin ticaret ortaklarındaki zayıflıklar ile 2015 yazında turizm gelirlerinde yaşanan düşüş gösterildi.

Haziran ayındaki genel seçimler öncesindeki belirsizliklere rağmen yılın ikinci çeyreğinde mevsim etkisinden arındırılmış büyümenin çeyrek bazda yüzde 1,3 olarak gerçekleştiği belirtilerek, özel yatırımların beklenmeyen bir şekilde yükseldiği ve ikinci çeyrekteki büyümenin ana sürükleyicisi olduğu kaydedildi. Notta, “Bu durum, özel sektörün haziran seçimleri sonrasında belirsizliklerin ortadan kalkacağı öngörüsü ile daha önce ertelenen yatırımları gerçekleştirdiğini göstermektedir” değerlendirmesi yapıldı.

Bu yıl için enflasyon tahmini revize edildi  

“2015 yılında enflasyonun hedefin üzerinde kalması beklendiğine” yer verilen notta, şöyle denildi:

“Mayıs ayında zirve yapan 12 aylık enflasyon, özellikle mayıs ve haziran gıda fiyatlarındaki düşüş sayesinde temmuz ayında 1,3 puan düşüşle yüzde 6,8’e geriledi. Liranın değer kaybetmesi ve küresel petrol fiyatlarındaki artış sebebiyle mayıs ayına kadar yükselen enerji enflasyonu, küresel petrol fiyatlarının varil başına 45 dolar seviyelerine inmesi ile eylül sonuna doğru gevşedi.

Öte yandan, gıda fiyatları tekrar hızlı bir şekilde yükselmeye başladı ve eylül ayında gıda enflasyonu momentumunu yüzde 14,7’ye kadar yükseltti. Kurda değer kaybının tekrar başlaması, çekirdek enflasyonu yüzde 8’in üzerine ve momentumunu yüzde 10,5’in üzerine yükseltti. Özellikle, kurun değer kaybetmesi sebebiyle otomobil fiyatlarında yaşanan keskin artış, eylül ayında enflasyon artışına yüksek katkıda bulundu. Bu gelişmeler ile birlikte eylül itibarıyla 12 aylık enflasyon yüzde 7,9’a tırmandı. Ayrıca, kurdaki değer kaybının yerel enerji fiyatlarına yansıması ile birlikte enerji enflasyonu da artış eğilimi göstermesi muhtemeldir. Dolayısıyla, 2015 yılını enflasyon tahminimizi yukarı yönlü revize ederek yüzde 7,5’e yükseltiyoruz."

"Yapısal reformlar yapılmadığı sürece cari açık yüzde 5,5’in altına inmeyecek"

Türkiye’nin cari açığı halen yüksek seviyelerde olduğu ve mevcut dış ortam göz önüne alındığında önemli yapısal reformlar yapılmadığı sürece yüzde 5,5’in altına inmesi olası görünmediği belirtilen ekonomik notta şu ifadeler de yer aldı:

"Orta vadede daha hızlı ve sürdürülebilir büyüme performansı için siyasi istikrar ve yapısal reformlarda ilerleme kaydedilmeye devam edilmesi kilit öneme sahip olacaktır. Zayıf düzeyde gerçekleşen yatırımlar ile küresel büyümedeki zayıflıklar ve komşu ülkelerdeki jeopolitik gerginlikler 2012 yılından bu yana büyüme hızını önemli ölçüde düşürmüştür, ancak dış kırılganlıklarda sadece sınırlı düzeyde iyileşme kaydedilmiştir. Türkiye’nin cari açığı halen yüksek seviyelerdedir ve mevcut dış ortam göz önüne alındığında önemli yapısal reformlar yapılmadığı sürece yüzde 5,5’in altına inmesi olası görünmemektedir. Bu arada, Mayıs 2013’ten bu yana Türkiye’ye net finansal girişler azalmıştır. Küresel para politikalarındaki normalleşme maliyetleri arttırırken, gelişmekte olan ülkeler arasında dış kaynaklar için olan rekabeti daha da sertleştirecektir. Yatırımcı güveninin yeniden tesis edilmesi, kırılganlıkların giderilmesi ve büyümeye hız kazandırılması için, siyasi istikrara ve yapısal reformların uygulanmasına tekrar dönülmesine acil bir şekilde ihtiyaç duyulmaktadır.

Hızlı büyüme sayesinde beklenenden iyi gerçekleşen gelir performansının bütçe fazlasına yol açtığına vurgulanan notta, “Ekonomi istihdam yaratma hızını arttırdı, ancak işgücündeki hızlı artış, işsizlik oranının yükselmesine sebep oldu” denildi.

Yurtiçindeki siyasi endişelerin ve küresel finans piyasalarındaki dalgalanmaların kısa vadeli sermaye girişlerini kuruttuğu belirtilen notta, "Temmuz sonu itibarıyla son üç aylık dönemde portföy çıkışları hızlanırken, bankacılık sektörünün yurtdışından borçlanmaları ve temmuz ayındaki büyük miktarlı doğrudan yabancı yatırım girişi sebebiyle uzun vadeli girişler arttı. Uzayan vade finansman kalitesini iyileştirmesine rağmen yılın ilk yedi aylık döneminde net girişler cari açığı karşılamakta yetersiz kaldı. Söz konusu dönemde döviz rezervlerinden çekilen 2,5 milyar dolarlık tutar ile cari açığın bir kısmı finanse edilirken, net hata noksan kalemi 9,1 milyar dolar fazla verdi. Merkez Bankası, ABD Merkez Bankası’nın olası faiz oranı yükseltme kararı karşısında izleyeceği yol haritasını açıklarken, politika kararları konusunda beklemede kaldı" ifadeleri kullanıldı.