Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin Kültür bakanlarından oluşan Bakanlar Konseyi, bugün Brüksel'de yapacağı toplantının ardından İstanbul'un 2010'da "Avrupa Kültür Başkenti" olarak seçildiğini dünyaya ilan edecek. Yaklaşık 6 yıldır İstanbul'a başkent unvanını kazandırmak için çalışan "2010 Girişim Grubu"nun çalışmalarına ivme kazandıran Danışma Kurulu Başkanı ve AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, bu yorucu yarışı Milliyet'e anlattı...
Görüşmelerin perde arkasında neler yaşandı?
İstanbul Valisi, Belediye Başkanı, bir İstanbul milletvekili, sivil toplum kuruluşları aynı amaçla ilk defa Brüksel'e giderek İstanbul'un adaylık başvurusunu yaptı. Orada jüri karşısında bir sunum yapılması gerekiyordu ve AB üyesi olmayan ülkelerin sunumları kategorisinde bizim dışımızda Kiev vardı. Gitmeden önce bu jüride iki defa başkanlık yapmış bir İngilizi ücret karşılığı getirttik ve önünde prova yaptık. İlk provamızda şansımızın zayıf olduğunu söyledi ve düzeltmemiz gereken yerleri belirtti. 30 dakikalık sunuş ile 30 dakikalık soru-cevapta herkes muazzamdı. "Bize soracak bir şey bırakmadınız" dediler. Bizden sonra Kiev girdi. Bürokrat 15 dakika konuşmuş, tercüman Rusçadan tercüme etmiş.
Unutamadığınız bir özveri hikâyesi var mı?
Kadir Topbaş'tan rica ettim, bir gece sabah 04.00'e kadar yüzün üzerinde İstanbul kitabı tedarik etti. Bu kitapları, kendi el yazısıyla, yılbaşı hediyesi olarak tek tek imzaladı.
Kültür Başkenti ilan edilmesi İstanbul'a neler getirecek?
İstanbul şehircilik, çevresel ve sosyal anlamda kalıcı kazanımlara kavuşacak. Adını tüm dünyada sanat ve kültürle duyuracak. Bu, AB adaylık süreci açısından da önem taşıyor. Pek çok kişi için istihdam yaratılacak. İstanbul kültürel anlamda çok eğlenceli bir şehir olacak. III. Ahmet'in oğlu için düzenlediği sünnet töreninin yeniden canlandırılması, kutsal emanetler müzesi kurulması gibi geniş bir yelpaze var.
Projenin ana teması nedir?
Proje bağlamında İstanbul, Aristoteles'ten alınan ilhamla "dört elementin kenti" olarak temsil edildi. Toprak, İstanbul'un kültürel zenginliğini yansıtan tarihi eserleri; su, İstanbul Boğazı ve Haliç'i; hava, minare, çan kuleleri, dini zenginlik ve hoşgörüyü; ateş, gençlik, teknoloji ve modern sanatı sembolize ediyor.
Buraya nasıl gelindi?
2000'de sivil girişimle başlayan proje bugün Başbakanlık öncülüğünde Dışişleri, Kültür ve Turizm bakanlıkları, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteği, merkezi-yerel yönetimlerle sivil toplum kuruluşlarının aktif katılımıyla sürdürülüyor. Bu katılım dahilinde bir Danışma Kurulu oluşturuldu. Bu kurulun başkanlığını Egemen Bağış yapıyor. Danışma Kurulu'nun seçtiği Yürütme Kurulu'nun başkanlığını da Nuri Çolakoğlu yürütüyor.