Eski Karayolları Genel Müdürlerinden Atalay
Coşkunoğlu’nun verdiği bilgiye göre Karayolları 17. Şube Müdürlüğü,
‘Nakkaştepe-Ortaköy’, ‘Vaniköy-Arnavutköy’, ‘Çubuklu-Yeniköy’
‘Anadolukavağı-Sarıyer’ ve ‘Poyraz-Garipçe’ arasından geçecek köprü
güzergâhlarını değerlendirdi. Karayolları’na göre en uygunu
Vaniköy-Arnavutköy’dü. En kuzeydeki
Poyraz-Garipçe hattı ise her bakımdan sakıncalı ve etkisiz
bulundu.
Karayolları 17. Şube Müdürlüğü 12 yıl önce İstanbul'a yeni köprü
için altı koridoru değerlendirdi. Yıllar sonra bunların en 'olumsuz'u
benimsendi. Karayolculara göre bu köprü bir 'çözüm'
değil...
İstanbul’a yapılacak ‘6 milyar
dolarlık’ üçüncü köprü, kentin trafik sorununu halledecek etkili bir
yatırım mı? Tartışılıyor.
Karayolculara göre, yol yapılırken uyulması
gereken kriterler şunlar:
Proje, ormanları ve su havzalarını tehdit
etmeyecek. Çünkü yıkılan binaları yeniden başka bir yere yapabilirsiniz ama yok
olan bir ormanı, su kaynağını ‘yeniden yapamazsınız’. Kent içinde büyük
kalabalıkların her gün kullandığı ana trafik güzergâhları ‘arzu hatları’ diye
tabir ediliyor. Yapılacak yol, bu arzu hatlarına yakın olacak ki, trafiği
hafifletsin. Yapılacak yol, kentte zaten var olan ulaşım ağıyla entegre
olacak. Bağlantı yolları kısa olacak. Yol yapımı için gereken
kamulaştırma maliyetleri düşük olacak.
Eski Karayolları Genel Müdürü
Atalay Coşkunoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Sarıyer Garipçe ile Beykoz Poyrazköy
arasında yapılacağı açıklanan üçüncü köprü ve güzergâhı, bu kriterlere
uymuyor. Çünkü önerilen koridor orman ve su havzalarının ortasından
geçiyor. Kentte yoğun trafiğin yaşandığı bölgeden kilometrelerce uzakta.
Üzerinde bir metro hattı olmayacak. İstanbul’da yapılmış ve yapılmakta olan
metro hatttından, raylı-raysız yollardan uzak olacak.
Altı
koridor tek tek değerlendirildi
İstanbul, 13 milyona yaklaşan
nüfusuyla bir dev. Halen Türkiye’de yaşayan her beş kişiden biri İstanbul’da
yaşıyor. Ama İstanbul üzerinde yaşadığı kentin ana planında yapılacak
değişiklikleri adım adım takip etmiyor, edemiyor. Örnek: Üçüncü köprü.
Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinin yapımı sırasında
Karayolları Genel Müdürü olan Atalay Coşkunoğlu’nun verdiği bilgiye göre:
Karayolları Boğaz’a yeni bir köprü için yıllar önce çalışmaya başladı.
Var olan iki köprüye ilave olarak altı olası koridor daha değerlendirildi.
Karayolları, yazının girişindeki kriterlere göre ‘en uygun olasılığın’
Arnavutköy-Vaniköy arasındaki hat olduğunu rapor etti. Bir de eklemede bulundu.
Bu köprünün üzerinde mutlaka bir raylı sistem bulunmalıydı. Zaten bu projenin
adına da yansıdı: ‘İstanbul Boğazı Raylı Sistem 3. Karayolu Geçişi’.
Artık çalışmalarını eski ve yeni karayolcuların bir araya geldiği Vecdi
Diker Çalışma Grubu’nda sürdüren Coşkunoğlu’nun verdiği bilgiye göre proje 1998
yılında imar planlarına işlenmek üzere Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na da
gönderildi. Ama işlenmedi.
Ve 12 yıl sonra, Karayolları’nın yıllar önce
yaptığı değerlendirmeden geçemeyen en kuzeydeki koridor benimsendi. Karayolları
1998 yılında yaptığı değerlendirmede bu koridor için şöyle demişti:
“Bu
koridor kentin en kuzeyinden geçtiği ve şehir yerleşimi içinde olmadığı için
trafiğe kayda değer bir katkı sağlamayacaktır. Bu koridor ve bağlantı yolları
kentin ormanları ve su kaynaklarının büyük bölümünde olumsuz etki yaratacaktır.
Ormanlarda yeni yerleşimlerin olaşmasına neden olacaktır. Koridor boyu ve
bağlantı yolları çok uzun olacağı için yapım maliyetleri çok yüksek olacaktır.
Birinci ve ikinci köprü trafiğinde olumlu bir etkisi olmayacaktır...”
Birinci (açılışı 1973) ve ikinci (açılışı 1988) köprü trafiklerini
çözmeyen bir üçüncü Boğaz köprüsünün ne anlama geldiği ise açık: İstanbul’a
dördüncü köprü.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün kurucusu Vecdi Diker
tarafından kurulan çalışma grubu, 1998’de Karayolları’nca önerilen 3. köprü
güzergâhını savunuyor. Gruba göre var olan ve inşa halindeki tüm yollarla daha
kolay entegre olacak güzergâh sayesinde İstanbul’un en kalabalık ilçeleri,
merkeze karayolu, raylı sistem ve metroyla bağlanabilir.
Paris’te İstanbul’un 5.5 katı otomobil
var
Paris’te İstanbul’un beşbuçuk katı otomobil var, kentte
hayat ve ekonomi hep canlı, buna rağmen İstanbul’unki kadar büyük bir trafik
çilesi yaşanmıyor. Neden?
* 1000 kişi başına otomobil sayısı:
Avrupa’da 300/650 arası Türkiye’de 80/90 arası İstanbul’da 150/170
arası.
* Nüfusları birbirine yakın iki kenti karşılaştırırsak:
Paris’te otomobil sayısı 5.5 milyon İstanbul’da otomobil sayısı: 1
milyon
* Otomobil sayısının fazla olması, mutlaka trafik sorunu anlamına
gelmiyor. Otomobillerin büyük otoparklar ve toplu taşımayla bağlantılı olduğu
kentlerde trafik sorunu hafifliyor. Metrobüs: Saatte 15 bin kişiyi
taşıyor. Hafif raylı sistem: Satte 30 bin kişi taşıyabiliyor. Metro:
Saatte 60 bin kişiyi taşıyabiliyor.
* Trafiği değerlendirirken hesaba
katılması gereken şeylerden biri de ‘hareketlilik katsayısı’ yani kişi başına
düşen şehiriçi yolculuk sayısı. (Örneğin işten eve gidiş bir yolculuk, evden
sinemaya gidiş bir yolculuk gibi..) Gelişmiş ülkelerde hareketlilik katsayısı
kişi başına 2.5 İstanbul’da 1 ile 1.1 arasında.
Özetle İstanbul’da
kişi başına düşen otomobil sayısı düşük. Kentte nüfus sürekli artsa da
milyonlarca İstanbullu aslında tıkıldığı apartmandan dışarı adım atmıyor. Buna
rağmen trafik sorunu yaşanıyor.
İstanbul zenginleştikçe; otomobil ve
dışarı çıkan insan sayısı artacak; trafik cinnet boyutuna ulaşacak, bu
kesin. Kesin olmayan şey, bu soruna ne zaman kesin bir çözüm
getirileceği.
‘Boğaz’ın etrafına bir ring hattı
gerekli’
Coşkunoğlu, ‘Vecdi Diker Çalışma Grubu’ olarak
önerdikleri projeyi anlattı:
“Biz yaptığımız çalışmalarda,
İstanbul ulaşımının toplu ulaşıma yönelmesi gerektiği ve bu ulaşımın omurgasının
da raylı sistemler olması kanaaatine varmıştık. Üçüncü köprü üzerinden metro
hattı geçirmek suretiyle söz konusu ağın oluşturulmasına önemli bir katkıda
bulunabilir. Şöyle ki: Bu metro hattı Levent’te Levent-Yenikapı hattına, Göztepe
civarında Kadıköy-Kartal metro hattına bağlandığı takdirde, güneyde Marmaray
sistemi kuzeyde üçüncü köprü ile Boğaz’ın iki yakası arasında bir ring
oluşturacaktır. Bu ringe Sirkeci-Eminönü, Karaköy-Galata ve Kadıköy-Üsküdar’dan
başlayarak varoşlara uzanan hatlar ve aktarma istasyonlarıyla İstanbul’un ‘her
noktasına’ metroyla ulaşmak mümkün olacaktır. Ayrıca metro istasyonlarında
oluşturulacak otoparklar, metroyla yolculuk talebini
artıracaktır.”