Hiçbir açılım bu kadar neşeli olamazdı. Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan dün ‘Roman açılımı’nı İstanbul’da ‘İlle de Roman
olsun’ sözleriyle resmileştirirken, Türkiye’nin dört bir yanından
otobüslerle gelen Romanlar, 12 bin kişilik Abdi İpekçi Spor
Salonu’nu tıka basa doldurdu. Abdi İpekçi’nin önünde göbek atan
Romanların neşesi, Erdoğan’ın ‘ev vaadiyle’ zirveye
ulaştı.
Aydın, Çankırı, Ankara, Çanakkale, Adana, Sakarya,
Kırklareli, Edirne, İzmir gibi birçok ilden otobüslerle önceki gece yollara
düştü Roman vatandaşlar. Çünkü Başbakan Erdoğan, Romanları, açılım için
İstanbul’a davet etmişti. 10 binden fazla Roman, dün sabahın ilk ışıklarıyla
birlikte Abdi İpekçi Spor Salonu’nun önünde toplandı. Her zamanki gibi
yanlarında davulları zurnaları da vardı. Çalan hava malum Roman marşıydı:
‘Dokuz / sekiz göbeklik Roman havası’.
Açılımın
anlamı ev ve iş
Gelenlerin çoğu eğlenmesine eğleniyordu ancak
akıllarında tek bir soru kurcalıyordu; ‘Açılım işe yarayacak mı? Ev ve iş sahibi
olabilecekler miydi’ Romanların çoğu için açılımın anlamı ‘ev ve iş’ti.
İstanbul’a gelen grupların içinde Seledi’den sürülerek Salihli’ye
yerleşen Romanlar da vardı. Selendi’den üç otobüs Roman ‘Irkçı
Selendi’ pankartıyla geldi. Seyfettin Sepetçi, açılımdan
beklentisini şu sözlerle anlattı: “Tek düşüncemiz bizlere ev yapılması. Kalıcı
bir vatanımız olsun istiyoruz. Selendi’deki zararımız karşılanmadı.”
Aydın Ilıcabaşı Mahallesi’nden beş otobüs gelen Romanlardan
Ali Yanar’ın da somut istekleri vardı:
“Yöneticileri
seçimden seçime görüyoruz. Toplu konut istiyoruz. Açılımdan tek umudumuz ev ve
iş.”
Hakkı Güymen de ev ve işin dışında ayrımcılığa da
son verilmesini istiyordu. Vesile Yanar ise biraz sitemliydi:
“Eşim müzisyen. Kiradayız. Zor geçiniyoruz. Erdoğan, bizim oylarımızla başbakan
oldu. Bizleri unuttu. Şimdi yeniden hatırladı. Çünkü seçim yaklaştı.”
‘Potansiyel suçluyuz’
İzmir’den 100 otobüs
geldiklerini belirten İzmir Romanları Fayton Kültürü Derneği Başkanı
Gökmen Dunar’ın da söyleyecekleri vardı: “Sosyal hayata
katılmak ve eşitlik istiyoruz. İkinci bile değil, üçüncü sınıfız. Emniyet
bizi hâlâ potansiyel suçlu görüyor.”
Abdi İpekçi’nin kapıları saat 10.00
civarında açıldı. Geniş güvenlik önlemlerinin alındığı açılım organizasyonunda
Romanlar tek tek arandı. Birkaç saatin içinde 12 bin kişilik Abdi İpekçi tıka
basa doldu. Her sıranın başında ve sonunda bir sivil polis oturtuldu.
Ahır Kapı Roman Orkestrası, Sulukule Orkestrası ve
Balık Ayhan Başbakan Erdoğan salona girmeden önce mini
konserler verdi.
Erdoğan
salona saat 13.00’te geldi. Kürsüde ilk konuşmaları Roman örgütleri yaptı.
Konuşmalarda Romanların her şeyden önce ‘insan oldukları’ mesajı vurgulanırken,
ayrımcılığa son verilmesi çağrıları yapıldı. Sıfır Ayrımcılık Derneği’nden
Elmas Arus, “İnsan olduğumuzu kabul ettirmek için
Romanlığımızdan vazgeçmişiz, ellerimiz pis olsa da yüreğimiz temiz. Okumayı da
yazmayı da severiz yeter ki okullarda aşağılanmayalım” diye konuştu.
Erdoğan ise kürsüye saat 14.00’da çıktı ve yaklaşık yarım saat konuştu.
Erdoğan’ın konuşması sık sık ‘Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla
kesildi. Erdoğan’ın Romanlar açısından en can alıcı konuşması Romanlar için
yapılacak toplu konutlarla ilgili kısmıydı. Romanlara bir yılla 16 ay içinde
yapılacak toplu konutlardan ev verileceğini ve taksitlerinin 20 yılda vadeyle
100- 120 TL taksitlerle olacağını duyan Romanlar salonda adeta sevinçten çılgına
döndü.
Erdoğan’ın konuşması sırasından basın bölümünün arkasında
iki kişi Gençlik Federasyonu imzalı ‘Parasız eğitim istiyoruz, alacağız’
yazılı pankart açtı. İki genç, yaka paça gözaltına alındı.
Kibariye: 10
numarasın!
Erdoğan’ın konuşmasının ardından Kibariye konseri
başladı. Erdoğan da bir süre salonda konseri izledi. Kibariye, Erdoğan’a
sarılarak “Başbakanım 10 numara adamsın” dedi. Roman Çalıştayı’na göbekler
atarak gelen Romanlar, Kibariye konserinin ardından yine göbek atarak salonu
terk etti.
Çalıştay’ın bitiminde Romanların bir kısmı umutluydu. Kimi
de Erdoğan’ın konuşmalarının seçim vaatleri olduğunu
düşünüyordu.
Selendi’den Salihli’ye sürülen Romanların dönüşte yüzleri
gülmüyordu. Sebebi ise, onlara göre Erdoğan konuşmasında birçok ili söylemiş
ancak Manisa Salihli’den hiç bahsetmemişti. Bir yandan da ‘yapılan evlerden bize
de verirler mi?’ diye soruyorlardı.
‘İzmir’in adını
okumadı’
Manisa Turgutlu’dan Romanlar Derneği yöneticisi
Vahdettin Cambaz temkinliydi: “Vaatlerin gerçekleşip
gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecek. Bakalım yapabilecek mi?” İzmir Urla’dan
Recep Özuzdun, “Beklentimiz çoktu. Biraz kafam karıştı. Erdoğan ev sahibi
olacaksınız dedi ama İzmir’in adını okumadı” dedi.
Erdoğan hiç
bu kadar neşeli konuşmamıştı
Başbakan Erdoğan, ‘Roman
Buluşması’ndaki konuşmasına, “Sevgili Roman kardeşlerim, değerli vatandaşlarım,
can yoldaşlarım, hepinizi gönülden muhabbetle selamlıyorum. Türkiye’nin dört bir
yanından hoş geldiniz, sefalar getirdiniz” diyerek başladı. Sonra da
salondakilere, ‘coşkularının, neşelerinin, heyecanlarının, en çok da
özgürlüklerinin, müziklerinin, eğlencelerinin daim, yollarının ve bahtlarının
her daim açık olması’ dileğinde bulundu:
İNSANSINIZ,
CANSINIZ: Ben, Kasımpaşa Kulaksız’da, siz değerli kardeşlerimin içinde
doğdum. Orada biz beraber büyüdük. O günden bilirim, kimileri sizlere ‘popar’
der, kimileri, ‘elekçi’ der, kimileri ‘abdal’ der, kimileri ’Martip’, ‘bala’,
‘paşa’, ‘gurbet der. ‘Aşık’ derler, ‘cano’ derler, ‘zanaatkar’ derler, sizlere
‘çigan’ da derler, ’cipsi’ de derler, kimileri ‘cingan’ der, kimileri ‘çingene’
der. Her ne derlerse desinler sizler Rom’sunuz, yani insansınız, yani cansınız.
Sizler benim Roman kardeşlerimsiniz.
İLLE DE ROMAN
OLSUN: Yunus’un söylediği gibi; yaratılanı yaratandan ötürü seviyoruz.
Bu ülkenin Romanlar’ı, Mevlana’nın da buyurduğu gibi bin yıllardır bulanmadan,
donmadan akıyorlar. İşte onun için ben de sizin gibi söylüyorum, bütün kalbimle,
gönül diliyle söylüyorum; ‘kırmızıyı severler’, biliyorum, ‘pembeyi severler,
birbirini överler, Romanlar böyledirler, çalgısız yaşayamaz ölürler. İlle de
Roman olsun, ister taştan, çamurdan olsun, o da Allah kuludur, her kim olursa
olsun’.
BU BAHAR BAŞKA BAHAR: Şair İlhami Atmaca, ne
güzel söylemiş; ‘Kimse bilmez niçin buruktur dudağında/ Çingenenin ufka karşı
gülümsemesi’. Yıllarca Sezen Aksu’nun şu güzel şarkısındaki gibi, acılara
büründüğünüzü de biliyorum; ‘Kokuyor buram buram/ Fulyalar vakit tamam/ Bir bana
uğramadı bu bahar bayram/ Ağlama Hıdrellez/ Ağlama be bana/Acı ektim yerine/Aşk
yeşerecek/Başka bahara’.
Bu bahar başka bahar. Bu bahar, Allah’ın
izniyle acıların bal eyleneceği, kırgınlıkların tamir edileceği, küskünlüklerin
giderileceği, baharın bahar gibi yaşanacağı bir bahar. Biz, dudağınızdaki,
yüreğinizdeki, gönlünüzdeki o buruk gülümsemenin farkındayız. Dertlerinizin,
sorunlarınızın farkındayız.
FİLME ATIF: (‘Çingeneler
Zamanı’ filminde geçen, ‘Kendime yalan söylemeye başladığım andan itibaren,
artık kimseye inanmaz oldum’ cümlesine atıfta bulunarak): Fakat biz, birbirimize
inanıyoruz. Biz, birbirimize güveniyoruz. Biz birbirimize gönül kapılarımızı
açtık ve samimiyet diliyle, gönül diliyle konuşuyoruz. Bizim ülkemiz, bizim
topraklarımız, bizim medeniyetimiz, kaynağını ve ilhamını sevgiden alır.
Hoşgörüden alır, bu topraklarda hoş görülmeyen yegâne şey,
hoşgörüsüzlüktür.
ÇADIRLARDA GÖRMEK İSTEMİYORUM:
(TOKİ’nin toplu konut projelerini görüntülü olarak gösterdi): Ben artık Roman
kardeşimi çadırlarda, derme çatma binalarda görmek istemiyorum. İnşallah
değişik yerlerinde Roman kardeşlerimiz için bu konutlardan yapacağız. Ve bunları
peşinatsız ayda 100 lira, 120 lira taksitle 20 yıl gibi bir vadeyle vereceğiz.
Devletin kadrolarında Roman vatandaşlarıma yer yok diyen ilkel zihniyeti,
ayaklar altına aldık.