Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Döküm Sanayi
Meclisi ilk toplantısını Odalar Birliği'nin ev sahipliğinde
gerçekleştirdi. Toplantıda sektörün 2010 yılı değerlendirmesini yapan Meclis
Başkanı Niyazi Akdaş kriz döneminin yarattığı sıkıntılara
değinerek, 2008-2010 yılları arasında sektörde istihdam edilen kişi sayısında da
büyük farklılıklar olduğuna söyledi. Akdaş, ''2008 yılında 35 bin olan istihdam
edilen kişi sayısı, 2009'da 25 bin, 2010'da da 30 bin 500 kişiye geriledi''
dedi.
Aynı yıllar arasında sektördeki işletme
sayısı ve cirosunda yaşanan azalmalara dikkat çeken Akdaş, 2008 yılında 1189'a
ulaşan işletme sayısının 2010 yılında 1071'e düştüğünü söyledi. Sektör cirosunun
ise 5 milyon liradan 4 milyon 250 bin liraya düştüğünü bildiren Akdaş, döküm
sanayi büyüme oranlarında 2009 yılında yüzde 25?30 civarında bir daralma
yaşandığını ancak 2010 yılında bu kaybın telafi edildiğini bildirdi.
''Kriz döneminde döküm sanayi
geriledi''
Kapasite kullanım oranları
ve ihracat verilerinde de aynı düşüşün görüldüğünü dile getiren Akdaş, sektörde
500 bin dolarlık 2010 yılı ithalatının, 2 milyon 150 bin dolar seviyesindeki
ihracata göre az olmasının, Türk döküm sanayinin katma değeri yüksek bir sektör
olduğunu gösterdiğini kaydetti. Türk döküm sanayinin, bölgesel pazar bakımından
değerlendirildiğinde, 2010 yılında yüzde 1,3'lük bir paya sahip olduğuna işaret
eden Akdaş, İSO Birinci 500 ve İkinci 500 büyük firma sıralamasına göre döküm
tesislerinin çoğunun kriz döneminde gerilediğinin görüldüğünü ifade etti.
''Türkiye Avrupa'nın ikinci çelik döküm
üreticisi''
2010 yılı toplam demir
döküm üretimini 1 milyon 18 bin 700 ton olarak açıklayan Akdaş, pik dökümün
pazar payının sürekli azaldığını ve yerini sfero döküme bıraktığını söyledi.
Çelik döküm üretiminde ise Türkiye'nin 2008, 2009 ve 2010 yıllarında (124 bin
ton) bu üretim rakamları ile Almanya'dan sonra Avrupa'nın en büyük ikinci çelik
döküm üreticisi olduğuna dikkat çekti. Amerikan Dökümcüler Derneği (AFS) 2009
Dünya Döküm Üretim Raporuna göre, 2009 yılı döküm üretimi ile Almanya, Fransa ve
İtalya'nın arkasından Türkiye'nin Avrupa'da 4. sırada olduğunu bildiren Akdaş,
Avrupa da dökümhane sayılarının azaldığını ancak üretim tonajının yükseldiğini,
bu durumun Avrupa'nın daha verimli çalıştığının ve daha katma değeri yüksek
ürünlere yöneldiğinin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
''Katma değeri yüksek ürünlere
yönelinilmeli''
Türk Döküm Sanayi 2010
yılı toplam ihracatının yüzde 75'inin Avrupa ülkelerine yapıldığını ifade eden
Akdaş, Avrupa'daki istikrarsız ortamın sektörü yakından etkilediğine değindi.
Akdaş, ''Endüstri bazında döküm ürünlerinin Türkiye pazarındaki dağılımına
bakıldığında, yüzde 49 otomotiv sanayiye ayrıldığı görülüyor ve Türk döküm
sanayi için en büyük sıkıntı sektörün otomotiv ağırlıklı pazar yapısıdır.
Dolayısıyla hedef, üretim gamının genişletilmesi ve yaygınlaştırılması ile katma
değeri yüksek ürünlere yönelmek olmalıdır'' dedi.
''İkincil işlem görmüş ürün ve fire tanımlamalarında terminolojik
sıkıntı yaşanıyor''
Toplantıda ayrıca
''Dahilde İşleme Rejimi'' kapsamında 31 Mayıs 2010 tarih 12000-3174 Sayılı Karar
ile üretim esnasında ortaya çıkabilecek ekonomik değere haiz olan çıktıların,
fire olarak değerlendirilmemesi gerektiği hususunun karara bağlanması ile
ikincil işlem görmüş, ürün ve fire tanımlamalarında yaşanan terminolojik
sıkıntılar da dile getirildi. Meclis üyeleri, Dahilde İşleme Rejimi Kararı'nda
üretim esnasında ortaya çıkan en küçük bir ekonomik değeri olan çıktıların,
ikincil işlem görmüş ürün olarak değerlendirileceğini ve Dahilde İşleme Rejimi
Kararı'nın öngördüğü hukuki sorumlulukların zamanında yerine getirilmesi
gerektiğine vurgu yaptılar. Sektör temsilcileri, sektörün fire oranları ve
ikincil ürün konusunda resmi kurumlar nezdinde yaşadığı uyumsuzlukları
tartışırken, atık oranlarının ne kadarının fire tanımına ne kadarının da ikincil
işlem görmüş ürün tanımına girdiğinin firmalar tarafından beyan edilmesi
gerektiğine değindiler.