Zeytinlikleri madenciliğe açan yönetmelik değişikliğinin iptali için açılan davada Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (DİDDK), çevre hakkını ilgilendiren davalarda birden fazla davacının birlikte dava açamayacaklarına yönelik Danıştay 8. Dairesi’nin kararını kesin olarak bozdu.
Evrensel’den Özer Akdemir’in haberine göre; aralarında Doğa Derneği, Doğa Araştırmaları Derneği, Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Kirazlı Köyü Ekolojik Yasam Derneği, Orhanlı Doğa Kültürü Derneği, Sualtı Araştırmaları Derneği gibi çevre/ekoloji örgütlerinin anı sıra yurttaşlar tarafından Danıştay 8. Dairenin kararına karşı DİDDK’ya yapılan temyiz başvurusu sonuçlandı. Danıştay 8. ve 10. Dairesinin çevre hakkını ilgilendiren davalarda birden fazla davacının birlikte dava açamayacakları yönündeki kararını 9 dernek, 7 kooperatif ve 11 gerçek kişi temyiz etti.
DİDDK: Daire kararı aşırı katı ve şekilci
Temyiz incelemesini görüşen DİDDK kararında; zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlarda madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine imkan tanındığı, bu durumun zeytinlik alanların tahrip edilmesine/yok olmasına neden olacağı belirtilerek çevre hakkının ihlal edildiği iddiasıyla dava açıldığı belirtilerek, “mahkemeye erişim hakkına ilişkin yargısal içtihatlar göz önünde bulundurulduğunda, Müşterek Kurulun davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak bulunmadığı yönündeki gerekçesinin aşırı katı ve şekilci olduğu sonucuna varılmıştır” ifadelerine yer verildi.
DİDDK, usul hükümlerinin aşırı katı ve şekilci yorumlanması suretiyle verilen müşterek kurul kararının Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı yönünden hukuki isabet bulunmadığına hükmetti. Kararın 7 kabul oyuna karşı 6 red oyu ile alınması dikkat çekti.
Çevre ve insan hakları davaları açılamaz hale gelecekti
Davacıların vekili Av. Cem Altıparmak, DİDDK’nın kararı ile ilgili yaptığı değerlendirmede, “Danıştay 8. Dairesi’nin ret gerekçesine uyarak, her bir davacı için ayrı ayrı dava açmayı kabul etmemiz durumunda hukuk devletinin temelini oluşturan hak arama hürriyetinin, mahkemeye erişim hakkının, adil yargılanma hakkının, yurttaşların ülkedeki bir hukuksuzluğa karşı toplumsal dayanışma içinde ve bir arada haklarını savunma özgürlüklerinin nasıl ciddi bir risk altına gireceğini tespit ettik. Bu gerekçeyi kabul edip her bir davacı için ayrı ayrı davalar açmamız halinde, bundan sonra Türkiye’nin herhangi bir yerinde iki kişinin bir araya gelip de çevre, doğa ve insan hakları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda, birlikte dava açamaz hale geleceğini gördük.” dedi.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.
(Fotoğraf:AA)