İşte Doğan Tekeli'nin Cumhuriyet'teki yazısı:
Rumelihisarı Açıkhava Tiyatrosu platformu üzerine “yeni bir tiyatro dekoru” gibi oturtulması tartışma yaratan Ebu'l-Feth Camisi hakkındaki gerçekleri birinci ağızdan dinleyin.
Rumelihisarı ile birlikte inşa edildiği tahmin edilen Kaleiçi Camisi'nin, 1884 yılında; “Büyük felaket” diye adlandırılan depremde yıkıldığı biliniyor. Zaten Albert Gabriel'in, 1890-1900 yılları arasında hazırladığı Rumelihisarı restitüsyonu çizimlerinde de caminin, sadece temelleri görülüyordu.
1957'de Rumelihisarı'nın, bir askerî açık hava müzesi ve park olarak düzenlenmesi kararlaştırılmış ve bir proje yarışması açılmıştı. Yarışma jürisinde; başta Sedad Hakkı Eldem olmak üzere 7 uzman yer alıyordu. Yarışma programında; yeni yaya yolları, mehter gösterileri için bir gösteri alanı ve manzara terasları tasarlanması isteniyordu. Programda camiden söz edilmiyordu. Biz de yarışmaya hazırlanırken gezdiğimiz Hisar'da, caminin yıkık minaresinden başka bir izine rastlamamıştık.
Temelini sağlamlaştırdık
Yarışma jürisi, projemizi, 6/1 oy çokluğuyla birincilik ödülüne layık gördü. Hisar'ın bağlı bulunduğu Topkapı Sarayı Müzesi Müdürlüğü, uygulama projelerinin yapımı ve inşaatın kontrolü işini de büromuza verdi. Biz de Topkapı Sarayı uzmanları ve tarihçilerle işbirliği içinde görevimizi tamamladık. 1958 yılında Hisar, bu yeni işleviyle hizmete açıldı.
İnşaat sırasında, alan temizlenirken ortalarda, eski bir sarnıcın duvarları ile en altta, cami temelleri ortaya çıktı. Temelleri, dar ve gevşek yapılı göründüğü için caminin, bazı boğaz camileri gibi ahşap yapılı olabileceğini düşündük. Temelleri olduğu haliyle sağlamlaştırarak bıraktık.
İddialar kasıtlı
Projemizin ana fikri, yeni düzenlemenin tarihsel yapıya zarar vermeden hatta temas etmeden gerçekleştirilmesi şeklindeydi. Bu düşünceyle gösteri alanı, cami temellerine değmeyen ve tek bir kolon tarafından taşınan betonarme bir plak olarak tasarlandı, gerçekleştirildi. Bu açıklamayla medyada cami temellerinin örtüldüğü, toprak doldurularak gösteri alanı yapıldığı iddialarının, bilgisizce ya da kasıtlı yapılmış iddialar olduğu görülecektir.
Gerçekte, yıkıldığı 1884'ten 2005'e kadar bu caminin yeniden yapılması olmamıştır. Rumelihisarı İskele Camisi inşa edildikten sonra belki de Hisar Camii'ne ihtiyaç kalmamıştı.
Son yıllarda yıktıranın kim olduğu belirtilmeden ya da Rahmetli Celal Bayar suçlanarak caminin yıktırıldığı, yerine gösteri alanı yapıldığı iddiasıyla hayali din düşmanları yaratılıyor. Bugün gösteri alanının korunmasını isteyenlere cami düşmanı elitler denerek hücum ediliyor.
Popüler sanat yanlışı
Biz uygulamamızla Demokrat Parti iktidarının başarıyla gerçekleştirdiği restorasyondan sonra bu tarihi mekân için amaçladığı kullanış biçimini, mimarlık ve yeniden kullanım kuralları içinde gerçekleştirmeye çalışmıştık. Açıldığı yıllarda bu çalışmamızın kamuoyunda büyük beğeni kazandığı, o zamanın gazete koleksiyonlarında görülebilir.
Hisar'ın, bu yeni yaşamındaki gösteri alanı, ilk yıllarda amacı doğrultusunda sadece mehter gösterileri ve halk oyunları için hizmet veriyordu. Birkaç yıl sonra, büyük tiyatrocu Muhsin Ertuğrul, Hisar'ın bu yeni atmosferini beğenerek burada klasik tiyatro eserlerinin sahnelenebileceğini düşünmüş; “Hamlet” ve “Kral Lear” gibi eserleri başarıyla sergilemişti. Ancak; bizim on, on beş dakikalık ve ayakta izlenecek gösteriler için tasarladığımız ve Rumelihisarı iç mekânına daha uygun olduğunu düşündüğümüz serbest düzenli kademeler, Muhsin Ertuğrul'un talebiyle ve bize danışılmaksızın, rahat oturulur amfi basamaklarına dönüştürülmüştü.
Sonraki yıllarda tiyatroya ilgi azalır gibi olunca gösteri alanı, yapılış amacının dışında, aşırı yüksek sesle icra edilen popüler sanatın emrine verildi. Bence asıl yanlış olan buydu. Ve üç yıl önce isabetli bir kararla, bu gösteriler durduruldu.
Oturma alanı yıkılmalı
Yeni Ebu'l-Feth Camisi, bence ideolojik yönü ağır basan bir kararla, ihtiyaç olup olmadığına bakılmadan inşa edilmiştir. Caminin aslını gösteren bir belge bulunamadığı için 1850'lerde karakalemle yapıldığı tahmin edilen, net olmayan bir resme dayanılarak; “olsa olsa böyle olurdu” mantığıyla uygulanmıştır. Bugünkü iktidarımız da tıpkı Demokrat Parti gibi tarihsel-kültürel mirasımız olan yapıları, kendine göre kullanmayı istiyor. Acaba bunlar, siyasi iktidarların ideolojilerine göre düzenlemelerini bozup, yeni düzenlemeler yapabilecekleri yerler midir?
Bugünkü hali ile cami mevcut sahne platformu üstünde yeni bir tiyatro dekoru gibi duruyor. Caminin yıkımı artık söz konusu olmadığına göre; en azından yeni bir çevre düzenlemesi ile zemine bağlanması, çevredeki oturma alanının ve üstüne oturduğu platformun yıkılması gerçekleştirilmelidir.