Prof. Dr. Doğan Kuban, geçen gün Hürriyet’e geldi ve üzüntüsünü açıkladı.
"Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi, eriyip un ufak olacak."
Peki, bu caminin ve şifahanenin önemi nedir?
Kuban’ın Selçuklu Çağında Anadolu Sanatı kitabında bu sorunun yanıtını bulabilirsiniz:
‘Selçuklu çağı mimarisinin belki de en önemli yapıtı olarak bugüne kalmış olan Divriği Ulucamisi ve ona bitişik olarak yapılmış olan Şifahane özellikle taçkapıları ve mihrap duvarı bezemesiyle Anadolu-Türk sanat tarihinde olduğu kadar İslam sanat tarihinde de eşi olmayan bir yaratmadır.
Mengücek Beyliği’nin Divriği kolunun hükümdarı Ahmet Şah ve karısı Turan Melek tarafından kuzey taçkapısındaki kitabeye göre 626/1228-29 tarihinde tamamlanmış olan bu yapı bir cami, ona bitişik bir şifahane ve şifahanenin bir odasında bulunan ve Ahmet Şah’la karısının türbesinden oluşan, başka bir deyişle, farklılaşan işlevlerine karşılık, üç ayrı yapıyı tek bir yapı içinde bütünleştirmiş bir erken dönem külliyesidir.’
* * *
Bu eşsiz yapıyı kurtarmak için Doğan Kuban ne öneriyor?
Restorasyon adı verilen bütün ortaçağ yapılarını harap eden bir girişimden kaçınılmasını.
Yapılacak tek şey, diyor,Kuban, ‘özel bir yasa çıkarılması’.
Taşoyma bezemeleri, dokunulmaması gereken bir dokuya sahiptir. Bu yüzden de, bunlara fiziksel ve kimyasal bir müdahale yapılamaz.
Hava kirliliğine, yağmura, dona, rüzgára dayanamıyorlar. Korunmazsa taşlar erir.
Kuban, bu eseri müzeye kaldırmak mümkün olmadığından, ‘yapının kendisinin bir müzeye dönüştürülmesi gerekir’ sonucuna varıyor.
O zaman yapılacak tek şey, bu yapıyı koruma altına almaktır. Onu bir başka strüktür içinde koruyabiliriz.
Bergama Altarı, Partenon Frizi’ni bu tür koruma çabasına örnek vermekte.
Somut öneri, bu yapının nasıl korunacağı konusunda yetkilileri yeterince aydınlatacaktır.
Doğan Kuban, koruma tekniğini şöyle anlatıyor:
‘Yapıyı, çağdaş, çelik ve cam, şeffaf bir müze yapısının içine bir mukaddes emanet gibi yerleştirebiliriz. En yeni müze teknolojisini kullanarak koruma için en uygun klima koşulları yaratılabilir.’
* * *
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yerel yönetimler, uzmanlar sanırım bu çağrıya duyarsız kalmayacaklardır.