Doğan Kuban: Divriği Ulucamisi Eriyor



Foto: Ayaktakiler: YEM Yayın Bölümü Yöneticisi Gülçin İpek, YEM Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol. Oturanlar: Soldan sağa Basri Hamulu, Doğan Kuban ve Cemal Emden

Cennetin Kapıları - Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nde Hürremşah’ın Yontu Sanatı fotoğraf sergisi baz alınarak hazırlanan 'Cennetin Kapıları' kitabı, dün (20 Eylül Pazartesi) İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nda (İKSV) gerçekleştirilen basın toplantısıyla tanıtıldı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ve İKSV işbirliğiyle YEM Yayın tarafından çıkarılan kitap, daha önce sergilenmeyen fotoğrafları ve Doğan Kuban’ın bu kitap için kaleme aldığı özgün metinleri içeriyor. YEM Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol ile İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in de katıldığı toplantıda, kitabın yazarı Prof. Doğan Kuban, fotoğrafçısı Cemal Emden ile serginin tasarım ve sponsorluğunu üstlenen Basri Hamulu gazetecilerle buluştu.

Doğan Hızlan, Doğan Hasol ve Doğan KubanDoğan Kuban, hazırlanmasına önayak olduğu sergi ve kitapla, bir yandan her gün biraz daha yok olmaya yüz tutan yapının bir an önce korunması için kamuoyu oluşturmak, yapıyı görsel olarak belgelemek, diğer yandan da yapının mimarı ve heykeltıraşı İran kökenli Hürremşah’ı dünyaya tanıtmak amacını taşıdığını söyledi. Kuban, özellikle Cami Kuzey (Kıble) Taçkapısı ve Şifahane Taçkapısı’ndaki yontu sanatının eşsizliğini vurguladığı bu kitabında Hürremşah’ı ve yapıyı anlatırken şu ifadeleri kullandı:

“İran kökenli Hürremşah 11-12. yüzyıl Selçuklu döneminin yeni oluşumlar ortamında yetişmiş deneyimli, dâhi bir sanatçıdır. İslam tarihinde başka eşi olmayan bu taçkapıların mimarı ve heykeltıraşı, eski motif sözlüğüne getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası ve özellikle caminin kıble kapısındaki cennet kapısı tasavvuruyla 12-13. yüzyıl İslam Sufizmi’nin sanat alanındaki bir temsilcisi olarak da kabul edilebilir. Anadolu-Türk İslam Ortaçağı’nın Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mevlânâ gibi büyük adlarıyla birlikte anılması gereken en büyük Müslüman sanatçılardan biridir Hürremşah.  Divriği ustası Hürremşah için belgelere dayalı bir yaşam öyküsü yazılamaz, ancak sanatı değerlendirilebilir ve yaşadığı ortam içinde tarihi bir romana konu olabilir.”

“Bu ortamda Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’nin taşoyma bezemesi, dönemin ölçütleri dışına çıkan ve bezeme niteliğinden çok bağımsız yontu karakterine yaklaşan özellikleri, zengin sözlüğü, cennet kapısı tasviri üzerine kurgulanmış programı ve tasarımıyla şaşırtıcı bir yenilik ve yaratıcılık sergilemektedir. Bu yapının yontuları Anadolu Selçuklu mimari bezemesinin gelişme çizgisinin olduğu kadar, İslami bezemesel yontu sınıflamasının da dışında bir yaratmadır. Mimari ve bezeme arasındaki hiyerarşik ilişkileri ortadan kaldıran eşsiz bir deneme olarak, İslam mimarlık tarihi bağlamında olduğu kadar dünya sanat tarihinde de karşılaştırılabileceği başka bir örnek olmadığı için, mucizevi bir yapıt olarak ortaya çıkar.”

“20. yüzyılda Antonio Gaudí’nin mimari ve bezemeye yaklaşımı Hürremşah’ın yapıtını aydınlatıcı bir duyarlık sergiler. Antonio Gaudí’nin ortaya çıkışı ve mimarisinin baş döndürücü ve hiçbir sınıflandırmaya girmeyen karakteri sanat tarihinde nasıl eşi olmayan bir fenomen ise, Hürremşah’ın sanatı da kendi çağı için aynı nitelikleri taşır. Her ikisi de çağlarının biçimsel klişelerinden bağımsız yaratıcılardır. Gaudí’nin tasarım yöntemi doğadan esinlenir. Fakat yarattığı biçimler bir doğa taklidi değildir. Bu doğadan farklı, fakat onun sunduğu biçimsel tavırları izleyen bir sanatsal yaratıdır. Hürremşah’ın yaklaşımında da buna yakın bir tutum saptanır. O da doğadan ilham alan, fakat ondan farklı olması gereken bir tasvir peşindedir. İkisinin tasarım mekanizmaları aynıdır. Gaudí’nin kendi tasarımına organik bir karakter verme çabası, başka eşi olmayan bir vizyon sonucudur. Özgünlük, yenilik ve yaratıcılık açısından iki sanatçı benzer yaratılışlara sahiptir. Üsluplarına kimlik kazandıran temel özellikler ve biçimlerin yaratıcıları kendileridir. Gaudí ile Hürremşah, kanımca, benzer artistik çabaların ülkeler ve çağlar aşırı benzer eğilimlerinin temsilcileridir.”

“Bugün figüratif heykele bağlı kavramların çağdaş yontu için bağlayıcı önemlerini yitirmiş olmaları sanatçıya sınırsız bir seçim hakkı verdiğine göre, Avrupa kültürünün, şimdiye kadar kendi gelişmesi dışında kabul ettiği yontu geleneklerini daha evrensel bir değerlendirme düzeyinde, belki de şimdiye kadar egemen olan kuramsal yaklaşımları da gözden geçirerek yeniden tanımlaması gerekir. 20. yüzyılın başında Rodin heykeltıraşsa Hürremşah değildi. Fakat Moore ve Calder heykeltıraş ise Hürremşah da heykeltıraştır.”

Yapı eriyor

"Böylesine değerli olan bu yapı ve taçkapıları hava koşullarının doğrudan etkisine açık olduğu için son 10 yılda dekorasyonunun yüzde 10’unu yitirdi. O nedenle yapının bir an once koruma altına alınması gerekiyor. Biz Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi ile taçkapılarının önemini vurgulamak için kitaplar yazdık, sergiler yaptık. Bu konuyla ilgilenen hiç kimsenin iyi niyetinden süphem yok ancak bundan sonrası konu hakkında bilinçlenen topluma ve yönetimlere kalmıştır. Yapıya öncelikle kamuoyu, ardından da devlet sahip çıkacaktır".

Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi, mimari konsepti, anıtsal heykel nitelikli bezemesi ve benzeri olmayan yontularıyla Türkiye Ortaçağ sanatının mucizevi yapıtı olarak kabul ediliyor. Yapının detaylarındaki ihtişamı gözler önüne sermek amacıyla dev boyutlardaki fotoğraflarla önce İstanbul’da, ardından T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İKSV işbirliğiyle Paris, Metz, Famek, Strazburg ve Brezilya’da sergilenen “Cennetin Kapıları - Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi” sergisi 2010 yılı sonuna kadar UNESCO Paris Merkezi’nde sanatseverlerle buluşacak.

Mimar-Fotoğrafçı Cemal Emden’in fotoğraflarından oluşan sergi de 1965 yılından bu yana Divriği Külliyesi hakkında kitaplar ve yazılar yayımlayan Prof. Doğan Kuban’ın metinleri ve Y. Mimar Basri Hamulu’nun tasarım ve sponsorluğuyla gerçekleştirilmişti.

Bilindiği gibi Prof. Doğan Kuban, 30 Ekim - 7 Kasım 2010 tarihleri arasında düzenlenecek 29. İstanbul Kitap Fuarı’nın “Onur Yazarı” olarak belirlendi. Fuar süresince Doğan Kuban’ın çalışmaları, projeleri ve eserleri üzerine söyleşi, panel gibi çeşitli etkinlikler düzenlenecek; çalışmalarından ve yaşamından kesitlerden oluşan özel bir sergi kitapseverlerle buluşacak.