Yapı-Endüstri Merkezi (YEM), önceki yayınlarında da Köykent Projesi'ni gündeme getirmişti. İşte YEM Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol'un Yapı Dergisi'nin 2004 Mart ayında yayımlanan 268. sayısındaki makalesi...
Köykent Projesi
Bülent Ecevit’in 1970’li yıllarda, kalkınmayı köyden başlatmak savıyla ortaya attığı bir köykent projesi vardı. Ekim 2001’de yani Ecevit’in son başbakanlığı döneminde, Ordu’nun Mesudiye ilçesinde bir köykent denemesi başlatıldı. Ecevit 9 köyün birleştirilmesiyle sağlanan bu başlangıç için "Kırk yıllık rüyam gerçekleşti" diyecekti.
O zaman kimilerinin Ecevit romantizmine bağlayıp dudak büktükleri projeyi Ecevit, Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları ile 13 aday ülkenin liderlerinin katıldığı Barselona zirvesine de taşıdı. Zirve Avrupa ekonomisini ayakları üzerine kaldırma çabasına odaklanmıştı. Ecevit yaptığı konuşmada,Avrupalı meslektaşlarına köykent projesinin sağlayacağı yararları anlattı.
Türkiye’nin en önemli sorunlarından birini "sınai ve tarımsal kalkınmaya etkin biçimde katkıda bulunamamış büyük bir kırsal nüfusa sahip olmak" şeklinde tanımlayan Ecevit, konuşmasında şunları söyledi: "Ancak kısa bir süre önce başlatılan projelerden biri, köy gruplarının sahip oldukları potansiyeli kalkınma için birleştirmesine olanak sağlanmasını öngörmektedir. Bu proje aynı zamanda devlet hizmetlerinin kırsal bölgelere yayılmasını da kolaylaştıracaktır. Bu özgün Türk projesi, benzer sorunları olan diğer ülkelere de sunulmuştur" (1). Proje AB platformuna sunulmadan önce tanıtıldığı Dünya Bankası’nca da olumlu karşılanmıştı. Dünya Bankası temsilcisi Ajay Chibber, 10 Ocak 2002 günü Köykentlerin kırsal kesim kalkınma modeli olarak benimsendiğini ve yaygınlaştırılması için ilk aşamada 300 milyon dolar katkıda bulunulacağını söylemişti. Haberi yazısına aktaran Güneri Cıvaoğlu bu konuda çok umutluydu: "Eğer fon, Mesudiye örneğindeki gibi başka köykentler için de ciddiyet, inanç ve bilinçle uygulanırsa, bir kırsal kalkınma mucizesi oluşabilir.
Yüzbinlerce çocuk Türkiye’ye üçüncü milenyumun gerektirdiği eğitim, sağlık, kültür ve güvence ortamında kazanılabilir. Dünya Bankası kırsal kesime dönük yeni modelleri uygulayarak iyi sonuçlar almıştır. Örneğin Hindistan’da mikro kredilerle milyonlarca köylü ailesi üretici haline getirilmiştir... ...Köykent modeli de çıtanın çok daha yükseklere konulacağı çağ atlama işi olabilir" (2). Daha sonra kurulan AKP Hükümeti köykent projesini "tarım-kent"e dönüştürmeyi tasarladı. Tasarıya göre "9-10 köyün altyapı gereksinmelerinin birleştirilerek karşılandığı modern tarım-kentler" kurulacaktı (3). AKP Hükümetinin bu projesinin nasıl geliştiği konusunda pek bilgimiz yok, ama Ecevit’in Mesudiye deneyine göz atabiliriz.
Mesudiye Köykent Projesini yerinde inceleyen Güngör Uras gördüklerini bir yazısında anlatmıştı (4). Özetleyerek aktaralım: "Köykent projesi kapsamındaki 9 köy, Çavdar (merkez), Esatlı, Türkköyü, Ilışar, Yuvalı, Dayılı, Göçbeyi, Çardaklı, Kışlacık köyleri "abad" olmuş. Yollar, içmesuyu, kanalizasyon, sulama tesisleri, elektrik, 5000 kitaplı kültürsanat evi, gezici kütüphane, sağlık ocağı, spor alanları... Kooperatif kurulmuş, krediler sağlanmış, örnek meyve bahçeleri ve örnek seralar kurulmuş.
Ne var ki amaca ulaşılamamış. Köykent, yurtdışında ya da başka kentlerde yaşayan zenginlerin yazlığı haline gelmiş. Buna karşılık, yıl boyu yaşayanlar yalnızca yaşlılar. Onlar da tarım ve hayvancılıkla uğraşmıyorlar. Tarlalar boş, hayvanlar satılmış.
Arsa fiyatları artmış, köy evleri çirkin apartmanlara dönüşmüş... Sağlık ocağı, sosyal ve kültürel tesisler kapanmış, spor sahalarını ot bağlamış."
Güngör Uras varılan sonucu şöyle değerlendiriyor: "Suç Köykent projesinde değil. Yer seçimi yanlış. Uygulayanlar projeye inanmamış, projeye kimse sahip çıkmamış. Projenin uygulandığı bölgede insanlar bilinçlendirilmemiş. Ben Ecevit’in Köykent projesinin önemine inanıyorum. Bu proje Doğubeyazıt’ta, Kars’ta, Van’da uygulansa, doğru dürüst uygulansa, o yörelere ‘hayat getirir’...
Ama Mesudiye’de ‘fırsatçılara’ rant getirmiş."
Eskilerin deyişiyle, her işte zaman ve zemin çok önemli. Görüldüğü gibi, girişimlerin doğru zamanda, doğru yerde yapılması gerekiyor. Aksi halde sonuç, bekleneni vermiyor.
Ecevit’in köykent projesinin bir benzeri aslında, Cumhuriyet’in
ilk yıllarında düşünülmüş. Adı, "İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi". Köyün yerleşme
planı Prof. Dr. Afet İnan’ın, Türk Tarih Kurumu’nca yayımlanmış olan,
"Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi Planı 1933" adlı
kitabında yer alıyor. Afet İnan kitabın önsözünde bu projeden şöyle söz etmiş:
"İdeal Cumhuriyet Köyü planını, doğrudan doğruya bu kitabın konusu ile ilgili
olmamakla beraber buraya ekledim. 1937 yılında Trakya Umumi Müfettişi General
Kâzım Diriktarafından bana verilmiş olan bu planı yapan mimarın adı konmamıştır.
Ancak üzerinde ‘her hakkı mahfuzdur’ diye kayıt vardır. Planda yandaki listede
okunacağı gibi 43 kamu kuruluşu yer alıyor. Bir köye gerekli olan her şey
düşünülmüştür. O zaman bu planın herhangi bir yerde uygulanmaması büyük bir
kayıptır. İdeal Cumhuriyet Köyü
planının bugün yeni kurulmakta olan
köylerimize uygulanmasını candan dilerim." Önsözün yazıldığı tarih 31 Ağustos
1971.
Mustafa Kemal’in ileri görüşlülüğü ve bilime saygısıyla daha Cumhuriyet’in ilanından önce 17 Şubat 1923’te toplanan ve 16 gün süren İzmir İktisat Kongresinde Tarım ve Eğitime ilişkin olarak alınan bir karara göre, "Her bölgede birbirine yakın köyler için, yeteri kadar toprağı olan yatılı birer ilkokul açılması ve ilkokul dersleri yanında, uygulamalı ve teorik, basit tarım derslerinin gösterilmesi" öngörülmüştü. Yine aynı kararlar arasında, "Köylerdeki ilkokulların, kesinlikle 5 dönümlük bir bahçesi, tekniğe uygun iki inekli ahır ve kümesi, yeni tarzda bir arılığı ve öğretmenler için iki odalı bir evi olması; toprağın bir kısmı sebze, bir kısmı çiçek ve bir kısmının da fidancılığa ayrılarak, öğretmenlerin kontrolu altında, toprağın öğrenciler tarafından işlenmesi; harcama ve gelirinin köy öğretmenlerine ait olması ve bu yolla çocuklara uygulamalı olarak, çiftçiliğin öğretilmesi ve aydın kişilerin köylere yerleşmelerinin teşviki" yer alıyor (5).
İleriki yıllarda açılacak olan Köy Enstitülerinin bu kararların uzantısı olabileceği ya da en azından bu kararların Köy Enstitülerinin tohumları niteliğinde olabileceği düşünülebilir. İdeal Cumhuriyet Köyü Projesi ise bu kararların çok ötesinde bir örgütlenme modeli.
Plan şeması bakımından Sir Ebenezer Howard’ın (1850-1928) bahçekent önerisinden esinlenmiş gibi görünüyor. Dairesel bir yerleşme. Dairenin merkezine yönelen ışınsal yollarla, bunları kesen dairesel yollardan ve daire parçası sektörlerden oluşan bir yerleşme düzeni...
Merkezde bir alan, ortasında bir anıt... Bu alanın çevresinde okul ve uygulama bahçesi, alışveriş alanları, konaklama birimleri, köy konağı ve köy parkı ile çocuk bahçesi bulunuyor. "Radyolu" olacağı vurgulanmış bir köy gazinosu bile var. Ayrıca, konferans salonu, okuma odaları, cami, hamam-etüv, ziraat ve elişleri müzesi ile gençler kulübü ve sağlık birimi bulunuyor. İkinci ve üçüncü kuşakta, yeşillikler içinde evler yer alıyor. Yine üçüncü kuşağın bir bölümünde kolektif fidanlık, pazaryeri ve köy zahire (tahıl) loncası ile geniş bir koruluk içinde spor alanları bulunuyor. Kuzeyde ise fabrikalar var. Panayır yeri, mandra, kanara, asri mezarlık gibi alanlar ise köyün dışında yer alıyor. Hayvan mezarlığı da öyle... Değirmenler ise köyün dışından geçen çayın kıyısına yerleştirilmiş.
Görüldüğü gibi, daha 1930’lu yıllarda hazırlanmış olan planda, donanımlı, çağdaş bir köy için her şey düşünülmüş. Bu projenin, plan fikrine inancı bilinen Atatürk’ten sonra rafa kaldırıldığı anlaşılıyor. Yıllar sonra bu alanda ele alınan girişimler, denemeler ortada. Bugün yine, sürekli göç veren, ekonomik katkısı giderek azalan, hizmet götürülemeyen yaklaşık 37.000 köyümüzle çözümsüzlük içinde başbaşayız.
Ebenezer Howard, Merkezî bir kent çevresinde bahçekentler
Şeması, 1898.
1. Milliyet gazetesi, 16 Mart 2002.
2.
Güneri Cıvaoğlu, Milliyet, 11 Ocak 2002.
3. Milliyet, 3 Temmuz 2003.
4.
Güngör Uras; "Köykent’te 4 bin Seçmenden Ecevit’e 3 Oy Çıkmş", Milliyet, 19
Eylül 2003.
5. Prof.
Dr. Afet İnan; Devletçilik İlkesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Birinci Sanayi
Planı 1933, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1972, s.59-60.
Mart 2004 - Yapı Dergisi
268