Doğal Olmayan Afet



1999 depreminin üzerinden çok zaman geçmemişken, yaralar henüz sarılmamışken, daha 10. yılını doldurmamışken acı ve hâlâ hafızalarda tekrarlanırken o an, ikinci bir depremle sarsılıyor İzmit, Arızlı şimdi... 1999 depremi Türkiye’yi, özellikle İzmit ve çevre illerini yerle bir etmiş doğal bir afetti. Peki, 2009 afeti de o kadar doğal mı?

Depremzedeler dışarı

99 depreminden sonra Türkiye’ye birçok yardım eli uzanmıştı. Bu ellerden birisi de Irak hükümeti yani Saddam Hüseyin’in Irak Kızılay’ıydı. 10 milyon dolarlık bağış ve petrol yardımı hibe edilmişti. Bu hibeyle İzmit’in Arızlı ilçesine, 230 haneli Irak konutları yapılacak ve içerisine 1. dereceden ailesini kaybeden depremzedeler yerleştirilecekti. 2002 yılında yerleştirilmişti de. Yaklaşık 9 milyon dolar harcanarak İzmit’in yüksek bir tepesi olan Arızlı’ya konutlar inşa edilmiş, yaklaşık 1 milyon dolarlık beyaz eşya alınıp evlere yerleştirilmiş ve o beyaz eşyaların garantileri kırmızı kurdelelerle sarılıp insanlara tapu olarak verilmişti.

Devletine güvenen, belki de denize düştüğü için onlara sarılan insanlar, tapu konusunda hiçbir tereddüt hissetmemişti. Çünkü aklının ucundan bile geçmezdi. Bir gün gelip de depremzedeleri eve koyan devletin, evlerini tekrar yıkacağı. Ama bu yerleşkenin bir özelliği vardı. O da rant çetelerinin yedi yıl sabrından sonra, geç de olsa su yüzüne çıktı. Irak konutları, İzmit körfezini boydan boya gören bir yerdeydi. Dolayısıyla rant çetelerinin “boşaltın burayı, bürokratlara vereceğiz” demesine yetti. Gözlerini para bürümüş olan AKP hükümeti ve onun rant çeteleri saldırıya geçti.

Valilik, depremzedelere önce kiracı muamelesi yaptı, sonra fahiş bedeller talep edip ödeyemeyenleri polis zoruyla çıkarmaya başladı. Ailesinin tamamını kaybetmiş bir kadını çıkardı ilk ve yerine İzmit vali yardımcısını yerleştirdi. Yavaş yavaş siteyi boşaltmaya başlamıştı ki, kalan 150 haneden bir sesle karşılaştı: “Bürokrata değil depremzedeye hibe, barınma haktır satılamaz.” Arızlı halkı seslerini birleştirmeye başladı. Onurlu bir mücadelenin kapılarını araladı ve bu aralayış, Dikmen Vadisi halkının dayanışmasıyla filizlendi. Karşılıklı ziyaretler yapıldı. Deneyimler paylaşıldı, mücadele anlatıldı. Arızlı’da bir hak mücadelesi başladı...

17 Ağustos depreminden sonra şimdi de AKP’nin depremiyle sarsılıyor Arızlı halkı. Gözünü rant bürümüş insanlar umarsızca saldırıyor depremzedelere. İkinci bir depremin eşiğinde bırakılıyor insanlar. Barınmanın hak olması gerektiğini söylüyoruz ama rant çeteleri burada bunun ötesinde vicdani boyutu da görmezden gelip amansızca saldırıyor ve annesini, babasını, kardeşini, çocuğunu kaybetmiş insanların evini yıkmak istiyorlar. Hem de Irak hükümeti tarafından yaptırılmış evlerini. Bu hükümet artık gözünü iyice karartmış durumda. Bırakın depremzedeye el uzatmayı, yoksula ev vermeyi şimdi de başka bir ülke tarafından hibe edilmiş evlerin üzerine konmaya, 17 Ağustos mağdurlarını sokağa atmaya çalışıyor. Türkiye doğal olmayan bir afetle karşı karşıya, bu afetin adı rant. Bu insanlık suçu işlenirken Türkiye gözlerini kapatmış, dinliyor...

Tufan Taştan / Ankara Üni., D.T.C.F.