Doğa En İyi Önlemlere Meydan Okuyor



Japonya'nın Honşu Adası açıklarındaki 9,0 büyüklüğünde deprem ve onu izleyen tsunaminin gerçekten korkutucu yanı ne, biliyor musunuz? Japonya'nın tüm hazırlıkları doğru yapan bir ülke olarak bilinmesi. Japonya yalnızca yüksek teknolojiye sahip zengin bir ülke değil. Aynı zamanda sert yer sarsıntılarına da alışık bir ülke. Ve bu avantajlardan yararlanarak bir plan, üstelik iyi bir plan yaptı. Deprem ve tsunamilerin zararını azaltmak için türlü teknolojiler geliştirmek için yıllar boyu milyarlarca dolar harcadı. Bu önlemler sayesinde ölü sayısı elbette sınırlı kaldı, özellikle de son zamanlardaki Çin ve Haiti depremlerinde hayatını yitiren onca insanla karşılaştırıldığında. Fakat 11 Mart, en iyi hazırlıkların bile yetersiz kalabileceğini gösterdi.

California merkezli inşaat ve tasarım firması URS Corporation'ın baş deprembilimcisi Ivan G. Wong, deprem zararlarını önlemek için Japonya'nın çabalarını ve buna karşılık Amerika'daki inşaat standartlarını düşününce, "Hâlâ dehşet içindeyim" diyor. "ABD için bundan iyi bir örnek olamaz. Japonya'daki zarar karşısında nutkum tutuldu" diye ekliyor. Wong, Pasifik açıklarındaki Cascade fayı dolayısıyla ABD'nin kuzeybatısının güçlü bir deprem tehdidi altında bulunduğuna dikkat çekiyor. Gerçi Kuzeybatıda, Japonya'daki tsunaminin yerle bir ettiği kıyılar kadar yerleşim ve sanayi yok. Fakat iç kesimleri de tehdit eden bir deprem, Wong'un belirttiğine göre yine de ağır hasarlara yol açabilir. "Bazı adımlar atılsa da çok fazla baraj, elden geçirilmesi gereken çok fazla şey var. Bütün barajları güçlendirmek bile onlarca yılımızı alır" diyor Wong.

Üzücü gerçek şu ki, Japonya'daki depreme benzer olağanüstü afetler, onlara karşı korunmak için harcanan çabaları boşa çıkarabilmekte. Setler ne kadar yüksek, temeller ne kadar esnek olsa da, uzmanlara göre son sözü yine doğa söylüyor. New York'taki Columbia Üniversitesi, Afet Hazırlığı Ulusal Merkezi'nin Müdürü Doktor Irwin Redlener, ABD'deki New Madrid fay hattında yaşanacak bir depremin Minnesota, Minneapolis ve Missouri, St. Louis gibi yoğun nüfuslu kentlerde on, hatta yüz binlerce insanın canına mal olabileceği konusunda uyarıyor. Teknolojinin ancak zararı minimize edebileceğini belirten Redlener, "Ne teknoloji, ne de zarar önleme konusunda hiçbir zaman mükemmele yaklaşamayacağız" diyor.

Çelik ve beton ancak bir yere kadar işe yarayabilir, dolayısıyla asıl mesele hazırlıklı olmak. Fakat bu zihinsel altyapının durumu ABD'deki yol ve köprülerin durumundan bile daha vahim. Redlener'in belirttiğine göre, temel ihtiyaç maddeleri, ilaç, önemli kişisel belgeler ve bir afet durumunda ayrı düşen aile üyelerini birleştirme planını kapsayan basit planlar bile ülkenin çoğunda endişe verecek kadar az. "Amerikalılar Risk Altında" kitabının yazarı Redlener, yurttaşları doğal afetlerden korumakta Japonlardan çok daha geride olduğumuzu ve en büyük sorunun da bu olduğunu belirtiyor. "Eyaletlerin 175 milyar dolarlık bir borçla karşı karşıya olduğu, federal hükümetin de son derece güç bir konu olan uzun vadeli borç ve açıklarla baş etmeye çalıştığı bir zamandayız. Bu şartlarda kaynakları harekete geçirip afetlere hazırlığımızı iyileştirme ihtimalimiz zayıf" diyor. Oysa bundan daha önemli ne olabilir?

ABD Federal Afet Yönetimi Kurumu'nun Başkanı W. Craig Fugate, "Bundan alınacak ders, depremlerin haberli gelmediği gerçeğidir. Hazırlıklı olmak bu yüzden önemli" diyor. Fakat eski Apollo astronotu Russell Schweickart'ın sözleriyle, önlenebilir felaketler bile uzun vadeli planlama ve disiplinden hoşlanmamamız nedeniyle ciddiye alınmıyor. Schweickart, birçok insanın uzak ihtimal olarak gördüğü risklere yıllardır dikkat çekmeye çalışıyor. Bu riskin adı göktaşı. Schweickart ve diğerlerinin hesaplarına göre, 1908'de Sibirya'da 2 bin kilometrekarelik ormanı dümdüz eden çapta bir göktaşı çarpması birkaç yüzyılda bir gerçekleşmesine rağmen ciddiye alınması gerekmekte. Schweickart, bir gün gezegenimize çarpabilecek olanların saptanması için dünyaya yakın göktaşlarının izlenmesini savunan B612 Vakfı'nın başkanı. Onun belirttiğine göre, doğru araştırma ve finansmanla uzaydaki kaya parçalarının yolunu değiştirmek ve felaketleri önlemek mümkün. Redlener de Japonya'daki depreme benzer olayların iyileşmeye götürebilen "uyarı alarmları" olarak nitelendirildiğini ifade ediyor. Fakat yine onun sözleriyle, önümüzde bu kadar örnek varken ve bu kadar az iyileşme görülürken "bunların sivrisinek vızıltısından farkı yok." Bir an irkilir gibi oluyoruz ve göz açıp kapayana kadar "tekrar rehavete kapılıyoruz".