Devrim Erdoğan / Mimar

2000 yılı İTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu olan Devrim Erdoğan, son 2 yıldır DİA Holding satınalma departmanında yurtdışı projelerde çalışıyor.

Mühendislik-mimarlık ve şehir plancılığı, kadınlara ne kadar açık meslekler; tercih yapma aşamasında kadınların elindeki doneler süreci ne kadar doğru yönlendiriyor?

Üniversite sınavına girerken bütün tercihlerimi mimarlık üzerine yaptım. Ancak bu tercih çok da bilinçli değildi.Çünkü mimarlık mesleği üzerine detaylı bir bilgiye sahip değildim.Olmak istemediklerim üzerinden yola çıkarak mimarlık mesleğinin bana en uygun meslek olduğuna karar vermiştim. Üniverisitede, bir ayrımcılıkla karşılaşmadım. Verilen eğitim kadın-erkek tüm öğrencilere eşitti. Ama Anadolu’daki bir üniversitede okusaydım durum belki daha farklı olabilirdi. Kadın mimar olmanın zorlukları ile iş hayatına başlayınca karşılaştım.

Okul sonrası meslek pratiğine geçişte cinsiyet ne kadar belirleyici, kadınlar bu anlamda ne gibi sorunlarla kaşılaşıyorlar ve bu sorunlar tercihlerini nasıl şekillendiriyor?

Her zaman değil, ama zaman zaman karşılaştığım bir sorun bu. İş ilanlarında daha çok gözlemliyorsunuz; özellikle erkek eleman aranıyor mesela. İlandaki bütün şartları taşıyorsun; ama erkek eleman istendiği için başvuramıyorsun. Bundan önceki iş yerim için erkek mimar aramalarına rağmen cv’mi gönderdim ve mülakata çağrıldım.(İsmimden dolayı erkek olduğumu sanmışlar!) Görüşmeye gittiğimde erkek bekledikleri için bir şok yaşadılar. Neden diye sorduğumda, şehir dışına gidilip gelinmesi gereken bir iş olduğu söylendi. Evli olduğum anlaşılınca, eşimden izin alıp alamayacağım sorusu gündeme geldi. Bu gibi sorular, bana, bir taraftan komik geliyor ama diğer yandan da kadın olma gerçeği ile yüzleştiriyor. Çünkü yetişkin bir insansın; kimden izin alacaksın ki? Elbette biz de işlerimizle ilgili konuları eşimle birbirimize danışıyoruz, ama son kararı veren kendimiz oluyoruz. Görüşmeler sonunda işveren ikna oldu ve beni işe aldı. Hatta benim başlamamdan sonra 4 kadın mimar daha işe alındı. Orada, mutlaka erkek mimar ile çalışmalarının gerekmediğini, kadınların başladığı işi sonuna kadar götürdüklerini gösterdik. Önyargılarla karşılaşıyorsunuz, ama onu yıkma becerisini göstermek gerekiyor.

Kararlı mı durmak gerekiyor?

Bir erkeğin aklına gelmeyecek numaralar çekmek durumundasın. İsminin ne gibi kapılar açabileceğini, bir erkeğin özellikle düşündüğünü sanmıyorum. Kadınlar şantiyeyi tercih etmiyor, çünkü geç saatlere kadar çalışmak durumundasın, şantiye şehir dışında olabiliyor ve kadınların çok az olduğu erkek bir ortam. Orada müdürlerin kafasındaki önyargıyı yıktım, ama daha sonra karşılaştığım sorun sinirlerimi bozacak cinstendi. Ayvalık’ta bir şantiyeye gittik. Ama işçilere söz geçiremiyorum.Söylediklerimin anlaşılıp anlaşılmadığı, uygulanıp uygulanmayacağı konusunda şüpheye kapılıyorum; çünkü benimle konuşmuyorlar. Aynı pansiyonda kalıyoruz; sabah kahvaltıda günaydın dediğimde hiç kimseden ses çıkmıyor, benimle aynı masada oturmuyorlar. Şantiyede tuvalet olmadığı için, ancak araçla gidilebilen bir benzin istasyonu kullanılıyordu. Ama hiç kimse benim de tuvalet ihtiyacım olabileceğini aklına getirmiyordu. En sonunda aracın arkasından ıslık çalıp durdurdum. Hoşlarına gitti, biraz onlardan biri gibi oldum!Aslında biraz erkek gibi davranıp, kadın olmanın getirdiği zerafeti, inceliği bir kenara bıraktığında; ilgi alanlarına giren konularda konuşmaya başladığında daha yakın davranmaya başlıyorlar. Bu da bir kadın için tercih edilecek bir durum değil tabiki.

Şantiyede bu anlamda meslektaşlar arasında bir dayanışma oluyor mu?

Ona fırsat bırakmadım. Çünkü karşılaştığın sorunu, özellikle bir erkekten yardım alarak çözmeye çalışırsan kaybeden sen olursun. Onu bir şekilde kendin çözmek, kendini saydırmak durumundasın. Orada bir erkeğin çok kolay yapabileceği şeyi, sen uzun yollardan yapmaya çalışıyorsun. Örneğin, onların tamir edemediği bir şerit metreyi tamir ettiğin zaman, bu onların gözünde ‘bir şey’ oluyor. Yine çalıştığım bir iş yerinde, araçla bir yere giderken patronum “şunu tamir etsene” diyerek telefon şarjını kucağıma attı; yapabileceğimi düşünmemişti. Baktım, bunun yaylarından biri eksik dedim. “Yapamayacaksın ya, bahane buluyorsun” dedi. Ben de diğer yayla devreyi tamamladım ve çalışmaya başladı. Yüzünde öyle bir şaşkınlık vardı ki… Oysa bir şeyi tamir etmek, mekanikten anlamak için ille de erkek olmak gerekmiyor; birazcık deneyim yeterli. Ama o şarjı tamir ederek, onun gözünde bir aşamayı geçmiş oldum! Bu aslında bir yandan keyif verici, çünkü komik duruma düşüyorlar. Diğer yandan da can sıkıcı, çünkü sürekli kendini kanıtlamak zorunda kalıyorsun.

Bu ve benzeri olumsuz durumlar, kadınların tercihlerini nasıl şekillendiriyor?

Şantiye zordur, ama öğreticidir; çünkü yemeğin yapıldığı yerdir. Bu nedenle, kadınsan da erkeksen de oradan geçmen gerekir. Ama kadınlar genelde pek tercih etmezler. Çünkü erkek egemen bir ortamdır. Bir arkadaşım Bakü’de karşılaştığı bir durumdan bahsetti. İşçilerden biri, yabancı oldukları düşüncesiyle laf atma cesaretini gösterebilmiş; oysa şikayet edilse işinden olacak.

Meslek alanında yaşanan sorunlar, genel sorunlarla birbirini besliyor diyebilir miyiz?

Doğal olarak... Çünkü birden fazla kimliğiniz var. İş yerinde erkek meslektaşlarınızla aynı işi yapmanız gerekiyor.Ama hayata baktığınızda sizden beklenenler daha fazla. Becerikli bir ev kadını, iyi bir anne, sosyal bir kadın da olmalısınız! Tüm bunlara zaman ayırmak için erkek meslektaşlarınıza göre daha fazla çaba harcamanız gerekiyor.

Çocuk yapmayı düşündüğün zaman, işsiz kalmayı da göze alman gerekiyor. Dört aylık izin, iş verene fazla geliyor; bunu bir iş kaybı olarak görüyor. Ama bir taraftan da ironik biçimde çocuk isteyip istemediğin sorulabiliyor. Çocuk sahibi olduğun zaman da ayrı bir sorun. Çünkü bunu cv’ne yazacaksın ve karşı taraf da gerektiğinde fazla mesaiye kalamayacağını ya da uzun süreli şehir dışına gönderemeyeceğini düşünecek.

Mühendis- mimar ve şehir plancısı kadınlar, belirlenmiş bu toplumsal rollere karşı ne kadar direnç gösterebiliyorlar?

Direnç göstermek zorundasın, yoksa var olamazsın. İşçilerle iletişim kuramazsan, iş yaptıramazsın ve o zaman da işini kaybedersin. Bu nedenle bir şekilde başarmak zorundasın. Ben çatışmaya alışkınım, çünkü kendimi bildim bileli erkeklerin düzeniyle çatışıyorum.

Kadınlar, sorunları konusunda ne kadar bilinçli?

Bu, çok karışık bir konu. Hemcinslerimi anlayamıyorum. Benzer eğitimler aldığımız insanlara bakıyorum ve kabullenişlerini çok enterasan buluyorum. Evli olanlar, her anlamda kocalarına çok bağımlı. Bu hem maddi konularda, hem de örneğin işten çıktıktan sonra ne yapacakları konusunda.