Yusuf Yavuz'un haberine göre, DSİ, yargının iki kez iptal ettiği düzenlemeyi bu kez de kurumun kuruluşunu düzenleyen 6200 sayılı yasanın içine yerleştirerek, baraj, HES, sulama kanalı, içme suyu şebekesi, arıtma tesisi ve taşkın kontrolü düzenlemesi gibi bütün su yapılarının denetimini özel şirketlere devredecek olan yönetmeliği Mayıs 2015’te yeniden çıkardı.
Yönetmeliğin iptal edilmesi için dava açan Enerji-İş Sendikası, su yapılarıyla ilgili felaketlere davetiye çıkaran düzenlemenin kamuyu zarara uğratacağını savunuyor. Enerji-İş Sendikası Genel Başkanı Volkan Türkyılmaz, söz konusu yönetmelikle DSİ’nin denetim yetkisinin özel sektöre ve uluslararası sermayenin kontrolüne bırakıldığını dile getirdi.
DSİ Genel Müdürlüğü’nce 2009 yılında çıkartılan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’ni n, bütün su yapılarının denetiminin özel sektöre devredilebileceği gerekçesiyle TMMOB’un yargıya başvurduğunu dile getiren Enerji-İş Sendikası Genel Başkanı Volkan Türkyılmaz, Danıştay’ın 2011 yılında yönetmelikle ilgili yürütmeyi durdurma kararını verdiğini söyledi. DSİ’nin yargı kararının ardından HES’lerin saha iyi denetleneceğini bahane ederek ilgili yasaya yeni maddeler ekleyip yeni bir yönetmelik çıkardığını kaydeden Türkyılmaz, konuyla ilgili yargı sürecini şöyle özetledi:
Danıştay 2012'de yönetmeliği iptal etti
“Sonuçta bütün su yapılarının denetimi özel sektöre devrediliyordu. Yönetmeliğin yürütülmesinin durdurulması ve iptali için TMMOB tekrar Danıştay'da dava açtı. Danıştay 10. Dairesi, 31 Ekim 2011’de yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Danıştay 13. Dairesi, yönetmeliğin yeni dayanağı olarak gösterilen yasanın ilgili maddesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması kararını verdi. Anayasa Mahkemesi de 27 Eylül 2012’de Danıştay 13. Dairesi’nin başvurusunu haklı bularak bahsi geçen maddeyi iptal etti.
‘Bütün su yapılarının denetimi özel firmalara devrediliyor’
DSİ Genel Müdürlüğü de 16 Nisan 2013’te bir açıklama yaparak yönetmelik artık anlamsızlaşmıştır diyerek uygulamadan vazgeçti. Yönetmeliğin dayandırıldığı ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği madde bu defa 10 Eylül 2014’te 6200 sayılı kanuna eklendi. DSİ Genel Müdürlüğü, Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği yasa maddesini AKP’nin 6200 sayılı yasaya yerleştirmesi ile söz konusu yönetmeliği 12 Mayıs 2015’te tekrar çıkardı. Diğer iptal edilen iki yönetmelikte olduğu gibi son yönetmelikle de bütün su yapılarının denetimi özel firmalara devrediliyordu.”
Enerji-İş sendikası yönetmeliği bir kez daha yargıya taşıdı
Enerji-İş Sendikası olarak 1 Haziran 2015 tarihinde son çıkan yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtıklarını dile getiren Türkyılmaz, ilgili yasada DSİ’nin asli işi olarak tanımlanan denetim işinin satın alınabileceğinin de ifade edildiğine dikkat çekerek, “Yönetmeliğe göre denetim işini yapacak firmalar bağımsız bir şirket olarak tanımlanmıyor, aksine herhangi bir şirketin bünyesinde yer alabileceği ifade ediliyor. Su yapılarının fizibilite raporlarının kim tarafından hazırlanıp onaylanacağı belirsiz ifadelerle geçiştirilmiş. Hâlbuki yönetmelikler, yasalarda yorumlara yol açabilecek ifadeleri anlaşılır hale getirmek ve uygulamaya yönelik işlerin nasıl yapılacağını yoruma yer bırakmaksızın açıklamak için yayınlanır” görüşünü dile getirdi.
‘Su yapılarının üzerindeki kamu otoritesi ortadan kalkacak’
Yargı süreci Danıştay’da devam eden Su Yapıları Yönetmeliği’yle DSİ’nin denetim yetkilerinin özel sektöre ve uluslararası sermayenin kontrolüne bırakıldığına dikkat çeken Enerji-İş Genel Başkanı Volkan Türkyılmaz, “DSİ, 1954 yılından bu yana baraj, gölet ve sulama kanalları inşa ediyordu ancak son zamanlarda inşaat işleri özel sektöre ihale ediliyor. DSİ’nin elinde bir tek denetim yetkisi kaldı. Bu yönetmelikle su yapıları üstündeki kontrolörlüğü de sona erince su yapıları üzerindeki kamu otoritesi de ortadan kalkmış olacak. 20 bin çalışanı olan DSİ’nin çalışan sayısı 2-3 bine indirilerek kurum ortadan kaldırılacak” dedi.
‘Bakan Eroğlu'nun sözleri hükümetin niyetinin kanıtıdır’
Söz konusu yönetmelikle hükümetin su yapıları üzerinde istediği gibi hareket etmeyi amaçladığını savunan Türkyılmaz, Düzce Uğursuyu üzerinde inşa edilmek istenen baraj projesinin geçtiğimiz aylarda gerçekleştirilen temel atma töreninde konuşan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun, “Bunu bir gölet gibi yapıp sonra baraja dönüştüreceğiz.
Proje baraj olarak hazırlandığında 7 yıl su ölçümü, 2 yıl planlaması 1 yıl projesi 10 yılda başlıyor. Ama gölet olunca benim imzamla iş bitiyor” sözlerine atıfta bulunarak, “Bakan Eroğlu’nun baraj ve gölet konusunda söylediği sözler bunun bir kanıtıdır. Bu, bilimi, aklı ve mühendisliği hiçe saymaktır. Oysa su ölçümleri baraj projelerinin inşasıyla ilgili verilen kararlarda hayati önem taşıyor” diye konuştu.
DSİ: ‘Davacının menfaati yok, dava reddedilsin’
Enerji-İş Sendikası’nın açtığı dava üzerine DSİ Genel Müdürlüğü tarafından Danıştay’a gönderilen yanıtta, söz konusu yönetmelikte davacının menfaatinin bulunmadığını öne sürerekehliyetsizlik yönünden davanın reddini talep etmesi dikkat çekti.
Baraj faciasında ölen 10 işçinin faillerine para cezası
Öte yandan Adana’nın Kozan ilçesinde Göksu Irmağı üzerinde inşa edilen Gökdere Barajı ve HES’in derivasyon tünelinde Şubat 2012’de yaşanan patlama sonucunda baraj havzasında çalışan 10 işçi yaşamını yitirmişti. Eyüp Altıntaş, Cumali Değirmenci, Hasan Bolat, Erdal Demirelli, Erkan Yiğen, Veli Damaksız, Latif Değirmenci, Mehmet Yılmaz, Necmettin Karayiğit ve Selahattin Aral adındaki işçilerin ölümüyle sonuçlanan olayla ilgili yürütülen soruşturmanın ardından açılan davada yargılanan 17 sanıktan 7’si beraat etmiş, 10’u ise 5 ile 10 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştı.Ancak bu cezalar, suçun ‘taksirli’ işlendiği gerekçesiyle 45 bin ile 146 bin lira arasında değişen para cezalarına çevrilmişti.
Bakan Eroğlu kazayı denetim zaafiyetine bağlamıştı
Türkiye’de inşa edilen su yapılarında son yıllarda onlarca işçinin ölümüyle sonuçlanan katliam gibi kazaları bir kez daha gündeme getiren Kozan’daki baraj faciasının ardından açıklama yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, kazayı denetim zafiyetine bağlayarak, su yapılarının denetimiyle ilgili hazırladıkları yönetmeliğin Danıştay tarafından iptal edildiğini dile getirmişti.
DSİ de facianın ardından yargı kararını gerekçe göstermişti
Kozan’daki baraj faciasını denetim zafiyetine bağlayan Bakan Eroğlu gibi DSİ Genel Müdürlüğü de su yapılarıyla ilgili denetimin özel sektöre devredilmesiyle ilgili yönetmeliğin iptalini gerekçe göstererek özetle şu açıklamayı yapmıştı: “Adana'da meydana gelen üzücü kazanın söz konusu yönetmeliğin yürütmesinin durdurulduğu hususu dikkate alınmadan tek sorumlusunun DSİ olarak gösterildiği haberler gerçeği yansıtmamaktadır.
Söz konusu haberlerde barajı inşa eden firmalar anılmadan kurumumuzun suçlu ilan edilmesi de düşündürücüdür. HES projelerinin ve inşaatlarının devam etmesine rağmen yürütmenin durdurulması kararlarıyla HES'lerin inşaatları Su Yapıları Denetim firmalarınca denetlenememektedir. Köprü Barajı ve HES de meydana gelen elim kaza HES inşaatlarının Su Yapıları Denetim firmaları tarafından denetlenmesinin ne kadar önemli olduğunun açık göstergesidir.”