Devlet Bakanı Zafer Çağlayan: Kesinlikle Libya'dan çıkmak gibi bir hesabımız yok

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Denizli İhracatçılar Birliğince (DENİB) Anemon Otel'de düzenlenen ''İhracatın Yıldızları 2010 Ödül Töreni''ndeki konuşmasında, bazı Afrika ve Ortadoğu ülkelerinde yaşanan iç karışıklıklara değindi:

''Bugün çevremizde, Ortadoğu'da, Afrika'da çeşitli olaylar cereyan ediyor. Halklar, demokratik yaşam standartlarının ve refah seviyesinin artmasını istiyorlar. Tunus'ta başladı. Arkasından Mısır derken Libya ve onun yanı sıra birkaç Ortadoğu ülkesinde çeşitli karışıklıklar söz konusu. Öyle gözüküyor ki bir müddet daha devam edecek. Libya, bizim açımızdan son derece önemli. Cumhuriyet tarihinde ilk defa kurumlar arası bir koordinasyonla kriz yönetimini başarılı bir şekilde ortaya koyduk. Libya'yı izleme masası kurduk. Sayın Başbakanımızın talimatıyla Dışişleri ve Ulaştırma Bakanlıklarımızın çeşitli birimlerinin olduğu bir kriz masası kurduk.
    
Libya'dan 25 bin vatandaşımızdan gelmek isteyenleri, tereyağından kıl çeker gibi alıp ülkemize getirdik. Bu akşam itibarıyla tüm taşımalar bitmiş, yaklaşık 19 bin vatandaşımız Türkiye'ye gelmiştir. Libya'da, biz 27 milyar dolarlık iş yaptık. Son beş yılda Libya'da müteahhitlerimiz 15,5 milyar dolar iş almıştır. 25 bin Türk insanı istihdam edilmiştir. Onun için bizim Libya'dan kesinlikle çıkma gibi bir hesabımız yoktur. Yaşam şartları ve can güvenliği konusundaki endişelerinden dolayı sadece bir müddet vatandaşlarımızı bir mola vererek ülkemize getirdik.''

Zararın tahsilinin nasıl yapılacağı konusunda ilgili kurumlar çalışıyor

Bakan Çağlayan, CNN Türk'de katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtlamış, Libya'daki olaylarla ilgili somut olarak ne yapacaklarına ilişkin hafta içerisinde tekrar müteahhitlerle biraraya geleceklerini belirtmiş, Libya'daki müteahhitlerin önünde 15-16'ya yakın problem bulunduğunu söylemişti. Dış Ticaret Müsteşarlığında bir haftadır Bankalar Birliği, Merkez Bankası, Gümrük Müsteşarlığı, İNTES, TİM, Dışişleri Bakanlığı ile toplantılar yaptıklarını belirten Çağlayan, öncelikle müteahhitlerin uğradığı zarar ziyanı tespit ettirdiklerini ifade etti. Libya'daki Türk firmalarının yaptıkları mukaveleleri de incelediklerini belirten Çağlayan, ''Zor kısımlar var, hukukçularla değerlendiriyoruz, Libya makamlarının önüne zarar ve ziyanların ödenmesi için koyacağız'' dedi. Çağlayan, Gümrük Müsteşarlığı ile yaptıkları çalışmada, müteahhitlerin özellikle gönderdikleri inşaat malzemesi ve diğer makine ekipmanlarının sevkıyatında problemler olduğunu, bunların bir kısmının yolda, bir kısmının depolarda olduğunu, bir kısmının da yerine ulaştığını söyledi. Çağlayan şunları belirtti:

''Bunların tekrar geriye dönüşleri, geriye dönüşleri geldiği zaman bunların üretici firmalara verilip verilmeyeceği konusu, olayın bir boyutu budur. Diğer bir boyutunda yine Eximbank çalışması çerçevesinde, Eximbank'ta da sürekli bu konuları görüşüyorum. Bu çerçevede Eximbank'ın da dönüp firmalarımıza kapsam çerçevesinde bunların zarar ziyanlarını tazmini konusu var. Asıl bankacılık kısmında önemli boyutlar var ki ben ilk gün bankacılara çağrıda bulunmuştum. Bankacılık konusunda ise ele alınması gereken hususların başlıcaları şunlar; firmalarımızın teminat mektupları var. Bu teminat mektuplarının yeniden vadelendirilmesi gerekiyor. Krediler var.''
    
Korkulacak risk yok
    
Bu durumun, bankaları ve bankacılık sektörünü ek bir baskı altına alıp almayacağına ilişkin soruya verdiği yanıtta Çağlayan, konuyu bizzat kendisinin BDDK ile görüştüğünü ifade etti. Türk bankalarının, Türk firmalarına direkt olarak verdiği nakdi kredilerin tutarının yaklaşık 1,5 milyar lira, gayri nakdi kredilerin tutarının da 3 milyar lira olduğunu belirten Çağlayan, Türk bankacılık sisteminin içinde bulunduğu şartlarda bu riskin çok fazla korkulacak bir durum olmadığını söyledi. Türk bankalarının bu konuda iyi niyet gösterdiğini, kendisinin ilk gün yaptığı çağrıyı bankaların ''Tabii ki biz firmalarımızla bu süreci idare edeceğiz'' diye karşıladıklarını anlatan Çağlayan, bunun ise son derece şık bir destek olduğunu kaydetti. Bankalara teşekkür eden Çağlayan, ''Geçmişte olmayan bir davranışı bankalarımızda hissetmeye başladılar'' dedi.

Libya'da yaşanan bir diğer sorunun, Türk firmalarının Türkiye dışından veya Türkiye'den aldıkları ve yabancı bankaların kontur garantisiyle verdiği teminat mektupları konusu olduğunu belirten Çağlayan, bu konuda yabancı bankalar tarafından herhangi bir eyleme geçilmeksizin Türk bankacılık sistemiyle beraber sürecin idare edilmesi gerektiğini söyledi. Çağlayan, firmaların Eximbank aracılığıyla bir köprü kredi oluşturulması ve vadesi kısa kredilerin uzun vadeye çevrilmesi konularında da talepleri bulunduğunu kaydetti. Çağlayan, Eximbank'ta bu konu üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Firmaların vergi ödemeleriyle ilgili de Çağlayan şunları söyledi:
    
''Mücbir bir sebep olarak görülmeli... Tabi vergi konusunda Maliye Bakanlığımız bununla ilgili çalışma yapıyor. Bu tedbirlerin birçoğu idari işlem gerektirirken birçoğu ise yasal değişiklik gerektirecektir. Yasal değişiklik gerektirenler tabi daha zor olacaktır. Bunlarla ilgili çalışmalara başladık. Bu konuları Başbakan'a arz edeceğiz. 16-17 bin kişilik, 20 bin kişilik geriye dönüş var. Firmalarımız bunları nasıl istihdam edecek? Firmalarımız teknik elemanlarını diğer şantiyelerine kaydırabilir, bunun dışındakilerle ilgili ne yapılabilir, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile görüşeceğiz.''
    
Kötü durum senaryosuna ilişkin soru üzerine de Çağlayan, Libya'daki sürecin normalleşmesinin uzun sürmesinin sıkıntı yaratacağını ancak kendilerinin en kötü duruma göre çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdi. Aylar süren bir uzama olması durumuna göre çalıştıklarını ifade eden Çağlayan, ''Bankacılık boyutu var, finansman boyutu var, 20 bin insanın istihdamı var, firmaların vergileri var, bankalardan aldığı teminatların ve kredilerin dondurulması sorunu var. Gerek BDDK, gerek Bankalar Birliği ile görüşmelerimizle bu süreci en doğru şekilde sürdüreceğiz. En son durumu Başbakan'a ileteceğiz'' dedi.

BM yaptırımları
    
BM'nin yaptırım kararlarının bulunduğunun hatırlatılması üzerinde Çağlayan, BM'nin bir yaptırım kararı alması durumunda Libya'daki sürecin insanlara zarar vereceğini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiğini anımsatan Çağlayan, şöyle konuştu:

''Bunlar olduğu takdirde Libya'daki durumu bizim diğerleri gibi petrolle sınırlı görmediğimizi, oradaki insanların can güvenliği ve onların ihtiyaçlarının karşılanması olarak gördüğümüzü Sayın Başbakan net bir şekilde ortaya koydu. Başbakan adeta bir çağrıda bulundu. Evet oradaki insanların demokratik haklarının, refahının sağlanacağı bir sistemin oluşturulması elbette gerekli. Acaba yaptırım kararları çok aşırıya giderse bu oradaki insanları açlığa mahkum eder mi? BM'nin ve diğer ülkelerin bunu çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Burada tüm mesele bizim Libya'daki insanların temel ihtiyaçlarını kısacak şeyleri dikkate almamız lazım. Bir kere aynen vatandaşların can güvenliği, sadece vatandaşları değil, Vietnamlıyı da diğerlerinin de tahliyesini temin ettik. Müteahhitlik sektörünün karşılaşabileceği sorunlarla ihracatçıların karşılayacağı sorunları tespit ettik ve çözümlerle ilgili kesin raporları önümüzdeki hafta ortaya koyacağız. Zarar ziyanın tespit edilmesi gerekiyor. Bunlar en kötü senaryoya göredir. Ama inşallah durum düzelir".
    
Çağlayan, müteahhitlerin, vatandaşların iş yapabilecekleri önlemleri almaya çalıştıklarını belirterek, ''Dünyada bizi eleştirdiler, Türkiye'nin ekseni kayıyor dediler. Oysa kayan dünyanın ekseniydi. Biz bunlarla ticarete devam edeceğiz. AB ile çalışmaya devam edeceğiz. Ancak ben diğer taraftan burada oluşabilecek negatiflikleri çözmek durumundayım. Bu noktada biz şimdi rotamızı kuvvetli şekilde Hindistan'a, Çin'e, Endonezya'ya yaygınlaştırdığımızı buradan ifade etmek istiyorum.''