Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma
Hastanesi psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Sibel Mercan,
Marmara depreminden sonra bireylerin, oluşturulan ekip çalışmalarıyla uzun süre
psikolojik destek aldıklarını, benzer bir uygulamanın Van depremi sonrasında da
hayata geçirilmesinin ortaya çıkabilecek psikiyatrik sorunları en aza
indireceğini söyledi.
Mercan, deprem, sel, yangın gibi doğal felaketlerin
insan ruh sağlığını yakından etkilediğini belirtti. Her yaşta bireyin, yaşamı
tehdit eden böyle büyük bir felaket karşısında acizlik, çaresizlik, yetersizlik
duygularıyla baş başa kaldığını kaydeden Mercan, travmanın şiddeti ve süreğen
olmasının da etkilenmenin boyutu üzerinde önemli rol oynadığını bildirdi. Sadece
doğal felakete uğramış kişilerin değil, buna tanıklık eden, gören, duyan, okuyan
kişilerde de benzer etkilenmelerin görüldüğünü ifade eden Mercan, şunları
söyledi:
''Bu tür felaketler, ölüm, ayrılık,
kayıp gibi günlük hayatta düşünmekten kaçınılan kavramları gündeme getiriyor ve
kişide ortaya çıkan kaygı duygusu, bazen kişinin yaşam algısında bozulmalara,
duyguların kontrolden çıkarak, kişinin iş göremez duruma gelmesine yol
açabiliyor. Herkesin, travma ile başa çıkma mekanizmaları farklı işlediğinden,
bazı bireyler, travmanın etkilerini ve ortaya çıkan duyguların yıkıcı gücünü
kendi kişisel gayretleriyle atlatabilirken, bazılarında akut stres bozukluğu,
travma sonrası stres bozukluğu ya da panik bozukluğu gibi bazı psikiyatrik
tablolar gelişebiliyor.''
Bu tür felaketlerin,
var olan psikolojik hastalıkları da alevlendirdiğini aktaran Mercan, ''Daha önce
psikiyatrik hastalık geçirmiş kişiler, diğer bedensel hastalığı olanlar,
depremde enkaz altında kalanlar, yakınlarını kaybedenler, düşük eğitim
seviyesine sahip olanlar, yardım çalışmalarına katılanlar ve maddi kayıp yaşayan
kişiler, özellikle psikiyatrik hastalık görülme açısından daha yüksek riskli
grubu oluşturuyor. Yaşanılan travmanın özellikleri ve kişilerin travma ile başa
çıkma mekanizmaları yanında çevresel etkenler de travmanın kişide yarattığı
ruhsal hasar üzerinde olumlu ya da olumsuz etkisi oluyor'' diye konuştu.
''Rahatsızlıklar depremden hemen sonra
ortaya çıkmayabilir''
Mercan,
yardımların deprem bölgesine hızlı ve etkin bir biçimde ulaştırılmasının,
bireylerin hızlı ve güvenli bir yaşam alanına taşınmasının, kurtarma
çalışmalarının, tıbbi destek ve temel gereksinimlerinin hızlı ve etkili bir
biçimde yapılmasının, ruhsal etkilenme düzeyini en aza indireceğini vurguladı.
Psikiyatri uzmanı Doç. Dr. Mercan, sözlerine şöyle devam etti:
''Kişilerin, yalnız olmadıklarını hissetmeleri,
kendilerine bakım veren, koruyan ve kollayan kurum ve kuruluşların varlığını
hissetmeleri, yaşadıkları travmanın yıkıcı gücünü azaltıcı etkide bulunacaktır.
Psikiyatrik rahatsızlıklar, depremden hemen sonra ortaya çıkmayabilir. Travma
sonrası stres bozukluğu, depremden aylar sonra bile görülebilir ya da diğer
psikiyatrik rahatsızlıklar, depremin olduğu ilk günlerdeki şok atlatıldıktan
sonra kendini gösterebilir. Bu nedenle psikiyatrik destek, ilk anda krize
müdahale etmenin yanında takip çalışmalarını da içermelidir. 1999 Marmara
depreminden sonra benzer çalışmalar yapılmıştır. Marmara Depreminden sonra
bireyler, oluşturulan ekip çalışmalarıyla uzun süre psikolojik destek
almışlardır. Benzer bir uygulamanın Van depremi sonrasında da hayata
geçirilmesi, ortaya çıkabilecek psikiyatrik sorunları en aza indirecektir.''
Çocuklar
Felaketlerden
çocukların da çok etkilendiğini, çocukların, kendilerine bakacak, tek başlarına
ayakta duracak güce henüz ulaşmadıklarından, kendilerine bakan kişilere oldukça
bağımlı olduklarını dile getiren Mercan, şunları belirtti:
''Çocukların, yaşanan travmalarla başa çıkabilmeleri de yine büyüklerin
yardım ve desteği ile olmaktadır. Çocuğun yaşadığı travmanın onun henüz
gelişmekte olan ruhsal yapısına etkisini etkileyen en önemli etmenlerden biri,
ona bakım veren yetişkinlerin, kurum ve kuruluşların travmayı ele alış
biçimidir. Yaşadığı deprem, yangın, sel, ayrılık, ölüm gibi ağır stres yaratan
bir durum olsa da etrafındaki yetişkinlerin bu olaylara verdiği tepki, çocuktaki
travmanın da şiddetini belirler. Eğer yetişkinler, bunu katlanılamaz bir durum
gibi algılıyor, travma ile dağılıyor ne yapacağını bilemez hale geliyorsa, çocuk
kaotik bir ortamda kaldıysa, yaşadığı travma onda daha çok zedeleyici olacaktır.
Ancak yetişkinler, olayı kontrol altına aldıysa, çocuğun temel ihtiyaçları
ivedilikle karşılanıyorsa, çocuk duygularıyla baş başa bırakılmıyor,
destekleniyor, görülüyor, dinleniyorsa yaşandığı yoğun duyguların ruhsal
yapısına zarar verme riski azalacaktır.''
Doç.
Dr. Sibel Mercan, ailenin, devlet ve sivil toplum kuruluşlarının, fiziksel
koşulları düzeltmesi ve temel ihtiyaçları karşılayacak hizmetleri ivedilikle
sunmaları, gerek çocuklarda gerekse onlara bakan yetişkinlerde ortaya
çıkabilecek ruhsal sorunları azalttığını sözlerine ekledi.