Renzo Piano (*) kendisini çok etkileyen bir bilgiyi
paylaştı. Geçen yıl deprem felaketine uğrayan Aquila’nın tarihi
merkezinde hizmet veren tek kahve olan Nurzia, depremin
boşalttığı kentte önemli bir dayanak noktası. Çünkü Nurzia’ya gelip bir kahve
içmek Aquilalılar açısından kendi şehirleriyle doğrudan iletişim kurmayı ifade
ediyor. Aquila’nın tarihi merkezinin yeniden nasıl inşa edilmesi gerektiği
konusunda Piano’nun ne düşündüğünü takip ettiğimden anlattı Nurzia’nın önemli
bir buluşma noktası oluşunu. Trento yerel yönetiminin parasal
desteğini dikkate alan Piano, Aquila’da şehir surlarının dışında kale ile kale
kapısı arasında kalan alana bir oditoryum inşa edilmesine sıcak bakıyor. Renzo
Piano’nun Aquila halkı için tasarladığı tarihi merkezde depreme dayanıklı,
ekonomik ve hafif malzemeler kullanılarak hemen inşa edilmesi tasarlanan ve bu
yönde bir model oluşturan oditoryumun sembolik bir önemi var. Piano ısrarcı,
“Bir şehri yalnız evlerden oluşan bir bütün olarak düşünmemek gerekir. Her
şehrin canlı dokusunda saklı duran değerli ayrıntıları bir kalemde silmek akıl
işi değil”.
Deprem sonrasi Sivil Savunma Örgütü’nce depremzedeler için hazırlanan
prefabrik evlerin yanlış bir adım olduğunu söylemiyor Piano ancak şehrin tarihi
dokusuyla hiçbir biçimde uyuşmayan bu evlerin tarım alanına inşa edilmesini
eleştiriyor. Bu evlerden hareketle Aquila’da bir rönesans beklenemeyeceğine
vurgu yapıyor.
İnşa etmek, farklı bir anlam ifade etmeli görüşünde olan Piano şunları
söylüyor: “Belki de ilk inşa edilmesi gereken yöre halkının yaşadığı bölgenin
tarihine katılımını sağlamak. En büyük tehlike Aquila’nın duvarlar, köşeler,
ışıklar, gündoğumları, rüzgâr, köpekler, dağlar, yemek tatları, yöresel
lehçeler, selamlama biçimlerinde kimliğini bulan bireysel ve kolektif bir
tarihini unutmak olabilir. Çünkü biz insanların etten ve coğrafyadan yapıldığını
düşünüyorum. Bizi büyüten yerlerle tanımlandığımıza inanıyorum. Dünyada hareket
etmeyi önce doğduğumuz şehirde yukarı aşağı giderek, ardından bu çemberi
hayatımız boyunca genişleterek öğrensek de doğduğumuz şehir her birimizin içinde
ilk ölçü birimi olarak kalacaktır...”
Sahibi olduğumuz, bize miras kalan ya da zaman içinde ona sevgiyle bağlanarak
fethettiğimiz bir şehirde büyümüş olmak olağanüstü bir şans. Bu nedenle
depremler bir şehri, ancak sakinlerinin ona yeniden sahip olma, onu yeniden inşa
etme arzusunu yok ettiğinde silebilir. Dünyaya geldikleri topraklardan binlerce
kilometre uzakta yaşasalar da, kendi zihinsel haritalarını büyük bir ustalıkla
inşa etmeyi beceren öyle sığınmacı hikâyelerine tanık oldum ki, bunlar aynı
zamanda bizim de öykülerimiz.
Depreme dayanıklı binaların önemi anlatılmalı
İtalya açısından bir iç göçü ifade eden Aquila depremi,
başka dünyaların bağrında tarihi merkezleri “little Italies - küçük
İtalya” mantığıyla kurmayı ifade etti. Renzo Piano, 1980’li
yıllarda Otranto’da tarihi merkezin yeniden inşa edilmesine
Otrantoluların da bizzat katılmasını öngören bir proje ortaya attığını
anımsattı. Bir çadır altı toplantısında yöre halkına kent merkezinde oturan
insanları evlerinden kapı dışarı etmeden, hafif ve antisismik malzemeler
kullanılarak evlerinin en kısa sürede restore edilebileceğini anlatmıştı.
Otranto için uygulanan projeyi Piano şimdi Aquila’da hayata geçirmek istiyor.
Cephesi meydana bakan bu oditoryuma şu anda toplanabileceği bir meydan ve açık
alandan yoksun olan Aquilalıların gereksinim duyduğu inancında. Bu oditoryum
aynı zamanda mimarlar, yerel inşaat şirketleri ve vatandaşlar için bir
enformasyon merkezi işlevi de görebilir görüşünde Piano. Halka hafif ve ekonomik
malzeme kullanmak yöntemiyle depreme dayanıklı binaların inşa edilebileceğini
anlatmanın önemli olduğuna vurgu yapıyor. Aquila oditoryumunun şehrin geçen yıl
uğradığı trajik depremden daha şiddetli depremlere dayanıklı ahşap malzemeyle
yapılabileceğini anlatıyor.
Aquila’daki tarihi evlerin aslına sadık kalınarak inşa edilebileceğini, ahşap
malzemenin her türden sıva ve modele olanak tanığına, ahşaptan vazgeçilmesi
durumunda depreme dirençli taş malzemede karar kılınabileceğini aktarıyor.
“Görünmez Kentler” kitabının yazarı Italo Calvino’nun bize öğrettiği gibi
şehirler, sakinlerinin gözü açık gördükleri düşlerin birer izdüşümü. Bu nedenle
her zaman yeniden doğabilirler.
(*) Renzo Piano, Cenova doğumlu İtalyan mimar. 1997’de mimarlık alanında en
önemli ödüllerden biri kabul edilen Pritzker ödülüne değer görüldü.
İtalyancadan çeviren: Aslı Kayabal (La Repubblica, İtalya, 8 Nisan
2010)