Van'da yaşanan 7,2 şiddetindeki, 25 saniyelik deprem
sonrasında bölgeye giden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı
Sezgin Tanrıkulu, bölgedeki durumu bianet'e anlattı. Tanrıkulu,
depremin üzerinden 23 saat geçmesine rağmen ulaşılamayan köyler olduğunu,
Erciş'te çalışmalara rağmen daha kaldırılamayan 65 apartman enkazı sayıldığını
ve 1999 depreminden sonra ödenen ve toplamı 30 milyar lirayı bulan deprem
vergileri hakkında, meclis araştırması yapılması gerektiğini söyledi.
"Deprem vergileriyle ilgili meclis araştırması
gerekiyor"
Tanrıkulu'nun değerlendirmeleri şöyle:
* 22 saat oldu; hiç ulaşılamayan köyler var. Daha köylerden hiçbir bilgi yok.
Van, Türkiye'nin en büyük kentlerinden bir tanesi ve soğuk bir bölge.
Meteorolojik bilgilere göre yarından itibaren kar yağışı ihtimali var. Bu
psikolojik ortamda evleri olan insanları bile evlerinde tutmak mümkün değil,
doğru da değil. Çadır ve yiyecek konusunda koordinasyonun çok daha hızlı olması
lazım.
* Erciş'te 65 apartmanın enkazı var; o enkazların çalışmalarına yeni
başlanıyor. Buradaki herkes çalışıyor ama 65 enkaz daha duruyor ve elbette
köyler... Türkiye'de deprem konusu öncelik haline gelmedi. Afet yönetimine
yeterli önem verilmedi.
* Bu işler yerel yönetimlere bırakılmayacak kadar mühim. Yerel yönetimler
kontrol edecek ama merkezi idarenin duruma tamamen hâkim olması gerekiyor.
Özellikle 1999 Ağustos depreminden sonra ortaya çıkan vahim tablodan çıkarılması
gereken dersler vardı. Evet, Afet Koordinasyon Merkezi var ama böyle büyük bir
afetle baş etme konusunda bir terslik var.
* Ödenen deprem vergileri hakkında bir meclis araştırması yapılması lazım;
soru önergesiyle geçiştirilemez. Bununla ilgili meclisin yürütme organının
denetlenebileceği bir araştırma yapılması şart. Hepimiz bu vergileri ödüyoruz;
dolayısıyla bu gibi durumlarda yurttaşların, yürütmeyi denetleyebileceği alanlar
olmalı. En azından bu vergilerin şeffaf biçimde dökümü noktasında bir şey
yapılmalıdır. Bu afetin gerekliliği neyse birlikte yapacağız; hem denetim hem de
katkı bakımından.
"Şu an için ihtiyaç yok" mu?
İnşaat Mühendisleri Odası (TMMOB) Yönetim Kurulu Başkanı Serdar
Harp ise Van depremi sonrasında afet yönetimini değerlendirdi. Dış
yardımların reddedilmesinin doğru olmadığının altını çizdi.
* Van'da deprem öncesi koordinasyon zaten yoktu, sonrası örgütlenme de
başarılı olamıyor. Erciş'e bile zor ulaşıldı. Azerbaycan ve Pakistan'ın
yardımları dışındaki dış yardımlar reddedildi. Bu tür afetlerde her türlü
yardıma ihtiyaç vardır. "İnsani yardım"dır, bu teklifleri geri çevirmemek gerek.
Reddedilmesini anlamlı bulmuyorum.
* Dış yardım teklifleri ilk olarak İsrail, Amerika Birleşik Devletleri,
Almanya, Polonya, Yunanistan ve Ermenistan'dan geldi ancak yardım önerileri
Dışişleri Bakanlığı tarafından "Şu an için ihtiyaç yok" denerek kabul
edilmedi.
Harp, 17 Ağustos Depremi'nden sonra 26 Kasım 1999'da resmi gazetede
yayımlanarak yürürlüğe giren "Deprem Vergisi"nin amacına yönelik kullanılıp
kullanılmadığı hakkında hiçbir bilgiye sahip olunmadığını ve vergilerle ne
yapıldığının acilen şeffaflaşması gerektiğini söyledi.
* 1999'dan beri "Gelir Vergileri" Kanunu kapsamında ödenen deprem
vergilerinin toplamı 30 milyarı buluyor. Bu bütçe, deprem öncesi ve sonrasında
nasıl kullanılıyor? Bu konu hakkında, tüm sorgularımıza rağmen hiçbir bilgiye
ulaşamıyoruz. Van, Türkiye'nin deprem konusundaki durumunun açık özetidir. Van,
7,2 şiddetinde deprem üreten bir bölge. Bu deprem bekleniyordu ve buna rağmen
bölgede hiçbir önlem alınmadı. 1999'dan sonra bunca yönetmelik çıktı ve biz
denetimsizliğin sonucunu yine böyle ödedik.
Deprem vergilerinin kullanımı şeffaf değil
17 Ağustos 2009'da İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO)
"Deprem Vergileri Araştırması" yapmıştı.
Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Türk Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Dünya Bankası verilerinden yararlanılarak
hazırlanan raporda Marmara Depremi'nin ardından 10 yıl içinde 24,1 milyar lira
"deprem vergisi" toplandığını fakat bu kaynağın nasıl harcandığının şeffaf bir
biçimde açıklanmadığı ortaya çıkmıştı.
17 Ağustos 1999 depreminin ardından, depremle ilgili olarak 4481 sayılı
kanunla ek gelir ve kurumlar vergisi, ek emlak vergisi, ek motorlu taşıtlar
vergisi, özel iletişim vergisi ve özel işlem vergisi getirilmişti. Kanun 2003
sonunda yürürlükten kaldırıldı; deprem vergisi ve özel iletişim vergisi Gider
Vergileri Kanunu kapsamına alındı; kalıcı hale geldi.