AFAD'ın rakamlarına göre 10 ilde yıkılan 18 bin 200 binanın yanı sıra, daha sonra yıkılma kararı verilen binaların milyonlarca metrekareyi bulacak enkazı, deprem bölgesi için büyük bir sağlık sorununu da beraberinde getiriyor.
Sözcü’den Ahmet Kaya’nın haberine göre; molozların insan sağlığı için son derece tehlikeli olan asbest içerdiğini belirten uzmanlar, “Bu enkazın taşınması için gerekli dikkatin gösterilmesi insanların sağlıkları açısından son derece önemli. Bu enkazlar önemli ölçüde asbest içermektedir. Bu asbestin solunmaması, taşınırken dökülmemesi ve taban suyuna karışmasının önlenmesi gerekirken, tüm deprem bölgelerinde bu kurallara uyulmadı. Bu bağlamda hafriyat taşıyan araçların brandalarının tam korumalı olarak çekilmesi gerekirken, üstü açık bir şekilde taşıma yapıldı.” şeklinde görüş bildiriyor.
Uzmanlar, enkaz atıklarının özellikle demirlerden arındırılarak depolama alanlarına taşınması gerektiğini belirtirken, kuralların hemen tüm illerde ihlal edildiğini, bunun da geleceğe yönelik büyük sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına zemin hazırladığının altını çizdi ve şunları kaydetti:
Moloz depolama alanlarının, tarım alanları, sulak alanlar, çayır ve meralar, dere ve dere yatakları gibi üretim ve çevre açısından kritik alanlarda seçilmemesi gerekiyor. Ayrıca, molozların demir ve diğer atıklar ayrıştırıldıktan sonra taşınması da, gerek alan kapsaması gerekse geri dönüşüm açısından çok önemliydi. Ancak ne ayrışma, ne taşıma, ne de diğer kurallara uyulmadı.
Depolama alanları yanlış seçiliyor
Depremden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kurtarma ve diğer çalışmaları gerçekleştirdiği Hatay'da araştırmalar yapan Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Eski Genel Başkanı, CHP eski İstanbul Milletvekili ve şu anda CHP Parti Meclisi Üyesi olan Doç. Dr. Gökhan Günaydın, sadece Hatay'da ortaya çıkan 18 milyon ton molozun geçici olarak toplanması için 4 kilometrekare bir alanda 2.5 metrekare yüksekliğinde bir alan gerektiğini belirterek şöyle konuştu: “Depolama alanlarının, tarım alanları, sulak alanlar, çayır ve meralar, dere ve dere yatakları gibi üretim ve çevre açısından kritik alanlarda seçilmemesi gerekmektedir. Hatay'da mevcut moloz alan seçimlerinin kent merkezine yakın tarım alanları üzerinde ve dere yataklarını tahrip eder nitelikte olduğu görülmektedir. Ayrıca, molozların demir ve diğer atıklar seçildikten sonra taşınması da gerek alan kapsaması, gerekse geri dönüşüm açısından çok önemliyken bu yapılmadı.”
Kahramanmaraş’ta enkaz dağı
6 şubat depreminin merkezi ve en ağır hasarın yaşandığı kentlerden Kahramanmaraş'ta da durum Hatay'dan farklı değil. Kentteki enkazlardan kalan molozlar rastgele yerlere dökülürken, kentin Gaziantep Karayolu girişindeki Kahramanmaraş Hava Alanı yakılarında bir bölgede adeta enkaz dağı oluştu. Sanayi tesislerine de yakın bir bölgedeki bu merkeze özellikle DSİ'nin araçları sürekli moloz taşıyor. Ancak, yüksek bir alanda olmasının yanı sıra kentin neredeyse içinde olan bu alanda esen hakim rüzgarlar, içinde asbest ve diğer sağlığa zararlı maddeler bulunan toz bulutlarını kente taşıyor.
Taşıma yapan araçlar brandasız olarak taşıma yapıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç enkaz atıklarının kurallara uygun olarak taşınıp, depolanmamasıyla ilgili olarak, “Nereye buluyorlarsa oraya enkaz döküyorlar. Dereleri, dere yataklarını enkaz atıklarıyla doldurdular.” diye tepki gösterdi.
Adıyaman'da kent merkezine dökülüyor
Adıyaman'da ise molozlar üstü açık kamyonlarla, hem de kentin girişinde, OSB kapısına çok yakın bir alana dökülüyor. Apartmanlara çok yakın olarak dökülen moloz yığınlarından kalkan toz bulutları ise kente yöneliyor. Karapınar Bölgesi'ndeki yeni yeni moloz toplama alanının dere kenarında oluşmasının sağlık sorunlarının yanı sıra, muhtemel bir sel felaketinde de sıkıntı yaratabileceği belirtiliyor.
Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.