Deniz Palas Mucizesi



Ne zamandır sizlere Deniz Palas’ın serüvenini anlatmak için yanıp tutuşuyorum. Çünkü gidip gördüğümden, gezip dolaştığımdan beri, ülkemde mucizelerin de gerçekleşebileceğine inanır oldum.

Yazın şu son günlerinde yeni bir mevsime salon erozyonuyla girecek olduğumuzu sanat ve kültürle ilgilenenler herhalde farkındalar. AKM yok, iptal, koca bir yılı bomboş geçirdi; bir çivi bile çakılmadan kalakaldı. Taksim Sahnesi sizlere ömür. Aziz Nesin Sahnesi, geçmiş olsun, o da yok. Taksim ve çevresinde bir anda üç salonu kaybediverdik. Tam da bu yitirdiklerimizi düşünürken İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın (İKSV) 2004’te satın alıp restore ettiği Deniz Palas’ı gidip görme zamanıdır diye yola düştüm.

‘Dön de bana bak’ diyen yapı

18. yüzyılda Tünel ile Galatasaray arası birbirinden görkemli apartmanlarla donatıldı. Bunlardan kimi günümüze kaldı, kimi yok oldu... Bugün Galata semtinde, Refik Saydam Bulvarı ile Şişhane ayırımına geldiğinizde (tiyatro meraklıları için referansı BİLSAR binasından vereyim. Dot Tiyatrosu’nun kullandığı BİLSAR binasından aşağıya kıvrıldıktan sonra sola dönün) ansızın karşınıza, “Dön de bana bak! Bana bak! Bana bak!” diye haykıran bir yapı çıkacaktır. Art Nouveau stilinde beyaz bir yapı. İşte orası Deniz Palas Apartmanı!

“Dön de bana bak!” diye haykırması boşuna değil. Çünkü Şişhane’nin burasına geldiğinizde, önünüzde uçsuz bucaksız Haliç uzanıyor. Ve insan istese de istemese gözünü o muhteşem görüntüden ayıramıyor. Ama sırtınızı Haliç’e dönüp de Deniz Palas’a baktığınızda bu geleneksel Pera yapısı, bir gelin zarafetiyle sizi büyülüyor.

Yapıyı bana İKSV Genel Müdür Yardımcısı Ömür Bozkurt ve restorasyondan sorumlu İKSV İşletme Direktörü Mimar Burhan Satıcı gezdiriyor. İkisinin de gözlerindeki pırıltı ve heyecan, bir annenin çocuğu üzerine titremesinden farksız. Sizi mimari açıklamalarla sıkmayacağım. Onlardan aldığım bilgileri paylaşacağım.

Deniz Palas bu yüzyılın başında yapılmış. Kullanılan malzeme ve yapı tarzı 1920’lerden kalma olduğunu gösteriyor. Mimarı Georges Coulouthros (Yorgo Kulutros). Binanın ön cephesine adını Fransızca olarak yazdırmış! Dönemin önemli bir mimarı olmalı. Çevrede iki yapısı daha var. Biri İstiklal Caddesi’nde Sempatiyan Apartmanı, öteki de Yüksekkaldırım’da Alvanopulos Apartmanı. İkisinin de cephesinde adı Kulutros diye yazılı.

Burhan Satıcı, 1932 Pervititch Haritası’nda da yer alan yapının özgün yapısına sadık kalınarak restore edildiğini vuguluyor. “Her metrekaresini nakış gibi işledik” demekten de geri kalmıyor.

Çok amaçlı salondan Leyla Gencer Müzesi'ne

Restorasyona ve onarımına 6 Eylül 2006 tarihinde başlanılmış. Sadece cephedeki beyaz taşın temizlenmesi bir yıl sürmüş. Yapının betonarme, çelik sistemlerle takviyesi, dış duvarların onarımları ve temizliği, iç duvarların yeniden onarılması ve sıvaların tamamlanması, elektrik ve mekanik işlemler, kartonpiyerlerin ve Pera yapılarında çok kullanılmış olan 1940’lardan kalma renkli kalem işi kompozisyonların orijinaline benzer yapılması... Üç yıl sonunda önümüzdeki haftalarda eylül sonunda, yeni yaşamına başlayacak Deniz Palas Apartmanı.

Dışı ayrı içi ayrı güzel. Yedi katlı yapıyı en üst kattan başlayarak dolaşacağım ama önce şöyle derin bir nefes almam gerek ve yeniden konuşmayı öğrenmem... Baştan söyleyeyim, son katta nefesiniz kesiliyor, diliniz tutuluyor. Çünkü yeryüzünün en muhteşem manzarası karşınızda!

Onarım ve restorasyondan sonra toplam 4551 m2 alana sahip Deniz Palas. Bu alanda neler mi var? Önce çok amaçlı bir salon. Oturmalı 210 kişiye, ayakta 600 kişiye hizmet verecek, akustiği mükemmel, sahnesi çok işlevli ve sabit olmayan bir salon. (Tiyatro, konser, konferans, toplantı, panel vb.) Bir sergi salonu. Ama zaten tüm binada çağdaş sanatçıların eserleri önemli roller üstlenmiş olacak. İlk aklıma gelenler Sarkis, Canan Tolon, İnci Eviner, Canan Dağdelen, Ömer Uluç, Selim Birsel ve daha niceleri...

Sonra İKSV büroları, iki katlı Bulvar Kafe, “Peralı” adındaki restoran ve o muhteşem teras, İKSV Tasarım’ın imzasını taşıyan ürünler için bir satış mağazası veeeeeeeeeeeeee: İşte beni en çok heyecanlandıran bölüm: Leyla Gencer Müzesi!

Müzenin açılışı sanırım, binanın açılışından biraz daha sonra olacak. Çünkü müzeyi düzenleyecek olan İtalyan tasarımcı, yönetmen ve Gencer’in yakın dostu Piere Lougi Pizzi ancak ekim ayında İstanbul’a gelecek. Ayrıca Milano La Scala’dan Leyla Gencer’e ait kimi eşyaların gelmesi vakit alacak.

Eylül sonunda Deniz Palas’ı ziyarete hazır olun. Ben şimdiden tüm emeği geçenleri kutluyorum.

www.zeyneporal.com