Milletvekillerinin, demokratik kitle örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katılım gösterdiği açıklamada, “Bu kadar örgütün bir araya gelmesi, mimarların verdiği mücadelenin ne kadar kıymetli olduğunun göstergesidir. Bu birlikteliğimiz, beraberliğimiz ve dayanışmamız ile hem iddianameyi hazırlayan savcıya hem iktidara Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve yöneticilerinin yalnız olmadığını gösterecektir. Biz buradayız. Hukuksuz, saçma iddianamelerle baskı yapabilirsiniz ancak bizler bu dayanışmayı her seferinde daha güçlü bir şekilde örgütleyeceğiz.” denildi.
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, sürgünlerle susturulmak istenmektedir
Yapılan ortak açıklamayı Mülkiyeliler Birliği Genel Başkanı İlker Akcasoy okudu. Akcasoy şunları söyledi:
“Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında 2021 yılı ‘Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri’ kapsamında verilen ödüller gerekçe gösterilerek ‘Terör Örgütü Propagandası’ iddiasıyla dava açılmıştır. Siyasi iktidarın çevreye, yeşil alanlara, doğal kaynaklarımıza ve kamusal zenginliklerimize yönelik saldırganlığı her geçen gün daha da artmaktadır. Ülkemizin geleceğini tehdit eden bu yağmacı ve yok edici anlayışa karşı verdiği mücadele nedeniyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi sıklıkla iktidarın hedefi olmakta, üye ve yöneticileri davalarla, sürgünlerle susturulmak istenmektedir. Doğal ve kültürel mirası korumaya yönelik kent ve mimarlık mücadelelerini haber yapan gazetecilere verilen, toplumdaki ekoloji ve koruma bilincini yükseltmeyi hedefleyen bir ödülü ‘terör propagandası’ olarak nitelendirmenin kabul edilir tarafı bulunmamaktadır.
Siyasi iktidarın ve onun yönlendirmesiyle hareket eden adli makamların amacı açık biçimde, iktidarın doğayı hedef alan uygulamaları karşısında yükselen çevre mücadelelerini ve bu mücadelenin en önemli parçalarından biri olan mimarları korkutmak, sindirmek ve susturmaktır.”
Akcasoy sözlerine şöyle devam etti: “Bir kez daha belirtmek isteriz ki, doğayı korumak, ağaca-ormana-akarsuya sahip çıkmak suç değildir. Çevre mücadelelerini haber yapmak, toplumdaki ekolojik duyarlılığı geliştirmeye çalışmak suç değildir. Sermaye sahiplerinin doğal hayata ve çevreye karşı saldırganlığına karşı durmak suç değildir. İktidarın tüm saldırganlığına ve hedef göstermelerine karşın yıllardır kent ve çevre konularında yürüttükleri mücadele ile çocuklarımızın geleceğine sahip çıkan ve bu konudaki kararlı tutumlarıyla her kesimin destek ve takdirini kazanan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin yanındayız. Şube yöneticilerine yönelik suçlamalar derhal kaldırılmalı, toplumsal muhalefeti susturmaya yönelik tehditlerden vazgeçilmelidir.”
Açıklamayı imzalayan kurumlar ise şöyle: “Mülkiyeliler Birliği Genel Merkezi, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası Ankara Şube, Ankara Tabip Odası, Medya Araştırmaları ve Mesleki Gelişim Derneği, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu, KESK Ankara Şubeler Platformu, Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği, Ankara Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, ODTÜ Mezunları Derneği, Bilim Sanat Derneği, Disk İç Anadolu Bölge Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Özgür Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği Ankara Şube, Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı, Ana Fatma Cemevi Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Ankara Şubesi, Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı, Karantina TV, Devrimci 78’liler Federasyonu, Ankara Dayanışma Derneği, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği, Tüketici Hakları Derneği, Ankara Cumhuriyet Okurları, 2021 Tüm Emekli Sen, AnTiYap- Ankara Tiyatro Yapımcıları Derneği, Çekül Vakfı Ankara Temsilciliği, AFSAD, Ankara VARTO-DER, Batıkent İlk Yerleşim Mahalle Meclisi.”
Bu iddianame, TMMOB ve bağlı odalarını susturma girişimidir
TMMOB Ankara İKK Sekreteri Özgür Topçu ise hukuksuz iddianameye ilişkin şu tepkiyi verdi:
“TMMOB doğanın ve kültürel varlıkların rant projeleriyle talan edilmesine karşı mücadele veriyor. Bu verdiği mücadeleden kaynaklı da yıllardır iktidarın hedef tahtası haline geliyor. Zaman zaman yönetim kurulu üyelerimiz ve TMMOB kadroları iktidarın hedefi haline gelirken, birliğimiz yine iktidarın çeşitli oyunlarıyla etkisizleştirmek isteniyor. Bugün de aslında Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne yapılmak istenen tam olarak budur. Odamız yıllardır kamucu anlayışla doğal ve yeşil alanların rant projelerine karşı talan edilmesine karşı mücadele veriyor. Bugün bu mücadelenin bedelini ödettirmek istiyorlar. Bu açılan davalar bir an önce geri çekilmelidir. TMMOB ve bağlı odalarını susturma girişimidir. Dün olduğu bugün vazgeçmeyeceğiz bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin yanındayız.”
Mimarlar Odası hukuksuzluğa, yolsuzluğa ve ranta karşı durduğu için susturulmak isteniyor
Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Can Güleryüzlü de, “Bu dava bir habercilik aşamasında meydana gelmiş bir davadır. Biz gazeteci meslek örgütleri olarak, gazetecilerin susturulması, hapse atılması gibi pek çok baskıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu baskı benim istediğimi söyleyeceksin, benim istediğim gibi düşüneceksiniz ötesine geçen bir baskıdır. Bu baskı, benim tercihlerim doğrultusunda davranacaksın diyen noktaya ulaşmıştır. Bu çağımızdaki faşizmin en somut baskılarında biri haline gelmiştir. Otoriter ve faşist bir bakış açısına sahip olsam kimse kusura bakmasın bende Mimarlar Odası’nı susturmak isterdim. Çünkü Mimarlar Odası içinden geçtiğimiz süreçte özellikle örgütlenmeyi ve dayanışmayı kendi meslek sınırları içinde tutmamıştır. Bu anlamıyla da hukuksuzluğa, yolsuzluğa ve ranta karşı duran bir örgüttür. Susturulmak istenmesinin nedeni de açıkçası bundan kaynaklıdır. Bu kadar güçlü tarihsel bir örgütün 8 sayfalık basit kes kopyala bir iddianameye sıkıştırmayı biraz savcının eksikliği olarak tanımlıyorum. Savcı propaganda demiş, böyle bir propaganda tanımı yok. Kimse ödül vererek propaganda yapamaz. Açıkça savcı ifade özgürlüğü gibi Türkiye’nin temel varlık nedenlerinde yer alan Anayasa’da yer alan haklara saldırmıştır. Bu dava hukuksuzdur.” diye konuştu.
Bu toplumsal muhalefete parmak sallama operasyonudur
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ise, kendileriyle dayanışma içinde olan kurumlara teşekkür ederek, şunları söyledi: “Öncelikle bütün örgütlere çok teşekkür ediyoruz. Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu olarak, hep alanlarda bir aradaydık mücadelenin ön saflarında bir arada olduk. Bugün bu masada çok farklı kesimlerle bir arada olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Çünkü verilen mücadelenin herkese nasıl koşullarda dokunduğunu, nasıl bir araya gelebileceğimizi de gösteriyor. Evet biz insanlar daha sağlıklı ortamlarda doğa ile uyumlu yaşasın diye mücadele ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Mücadele sürecinde bizim haberlerimizi yapan, sesimiz sözümüz olan herkesi de ödüllendirmeye devam edeceğiz. TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak kamu yararını gözeten anayasanın 135. Maddesine kurulmuş bir örgütüz. Kendi meslek ve yaşam alanlarımıza dair neyi ön görüyorsak onu yapma kararlığını da gösteren bunu da 6235 sayılı TMMOB Kanunu'ndan alan bir örgütüz. Bir istihbarat örgütü değiliz, kimi davası var kimin davası yok bilmeyiz. Biz kamu yararı için kurulmuş bir örgütüz ve bilim ve tekniği halkın yararına sunma kararlılığında olan TMMOB’un bir parçasıyız. Çok uzun süredir hem örgütümüz, hem üst örgütümüz büyük bir saldırı altında. Özel olarak ta 6 aydır da Mimarlar Odası Ankara Şubesi yöneticileri saldırı altında, yönetim kurulu üyelerimiz işten atılıyor. İçişleri bakanlığı hukuksuz soruşturmalarıyla devlet memurluğundan el çekmemiz isteniyor. Soruşturmalar açılıyor üstüne bir de dava geliyor. Bunların hepsinin sadece bize olmadığını biliyoruz. Bu, toplumsal muhalefete bir gözdağıdır. Kamuoyunda konuşan söyleyen gruplara, kişilere ve kadınlara yönelik bir parmak sallama operasyonudur. Toplumsal muhalefeti susturmaya çalışıyorlar çünkü zorlu bir süreçteler ve yönetemiyorlar. Bunun da farkındayız. Bu iddianamenin hukuksuz olduğunu hukukçular da söyledi. Türkiye’deki süreçler siyasi yürüyor dayanışmanız çok önemli bugün buradaki varlığınız bizim için çok kıymetli, 23 Haziran’da duruşmamız olacak umarım duruşmada birlikte oluruz. Suç olmayan bir suç üzerinden yargılanıyoruz bunun hukukta da yeri yok.”