Hükümet, “ayrılıkçı Kürt ırkçılığı”na son vermek için
“demokratik açılım”lar planlarken, benzer şekilde “yasadışı madencilik
işgalleri”ne karşı “çevre hakları açılımı” başlatması
da isteniyor... Bergama’daki hukuk dışı altın madenciliğiyle
mücadele eden kuruluşlar, yargı kararlarına uyulması için kapsamlı bir bildiri
yayımladılar. “Türkiye’yi Kim Yönetiyor?” başlığıyla “Bakanlar, Bakanlıklar Ne
Yapıyorlar? Ne Yapmalılar?” sorusunun yöneltildiği bildiride; özetle şunlar
vurgulanıyor;
Sömürgeci yasalara ‘iptal’...
Anayasa Mahkemesi; Maden Yasası’nın yeraltı varlıklarımızı küresel sermayeye
peşkeş çekmek üzere değiştirilmesini 15 Ocak 2009’da iptal etmişti.
Aynı amaçla Çevre Kanunu’na eklenen “Petrol, jeotermal kaynaklar ve maden
arama faaliyetleri, Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır” hükmü de
geçersiz kılınmıştı. Danıştay 8. Dairesi de 10 Şubat 2009’da Madencilik
Faaliyetleri İzin Yönetmeliği’ndeki iptali istenen maddelerin yürütmesini
durdurdu. Bu karara “ulusal çıkarlar” adına teşekkür etmek yerine karşı çıkan
Başbakanlık Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın itirazları ise bu kez
Danıştay’ın 6. ve 8. Daireleri Müşterek Kurulu’nca 9 Temmuz 2009’da
reddedildi.
Böylece Maden Kanunu’nda sıralanan; “Orman, muhafaza orman, ağaçlandırma
alanları, kara avcılığı alanları, özel koruma bölgeleri, milli parklar, tabiat
parkları, tabiat anıtı, tabiatı koruma alanı, tarım, mera, sit alanları, su
havzaları, kıyı alanları ve sahil şeritleri, karasuları, turizm bölgeleri,
alanları ve merkezleri ile kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri, askeri
yasak bölgeler ve imar alanları ile mücavir alanlar”da, yargının iptal ettiği
mevzuata göre alınan ruhsatların yasal dayanağı ortadan kalkmış oldu...
İşte bu hukuksal sonuç karşısında, bildirgeyi hazırlayan “Çağdaş Hukukçular
Derneği” ile TMMOB’ye bağlı “çevre”, “jeoloji”, “kimya” ve “metalürji”
mühendisleri odaları diyorlar ki; “Yargının iptal ettiği Yönetmeliğe dayanılarak
verilen madencilik izinlerinin tamamı geri alınmalıdır.”
Yargıyı ‘atlatma’ çabaları
Son günlerde maden şirketleri, sektör temsilcileri ve yandaşları, yargıyı
“madenciliğin engeli” olarak göstermeye çalışıyorlar... Dahası, bu
“engel”(!)leri aşmak için başta Başbakanlık, Enerji ve Tabii Kaynaklar; Sanayi
ve Ticaret; ve hatta Çevre ve Orman Bakanlıklarıyla da “ortak çalışmalar”
yaptıklarını açıkça dile getirebiliyorlar...
Bildirgede “soruyoruz” denerek bakın neler söyleniyor; “Sayın Bakanlar,
Bakanlık yetkilileri ve kamu kuruluşları, çevre ve insan sağlığına mı; yoksa
şirketlerin kâr hırsına mı hizmet etmektedir?”
Bildirge sahipleri, ülkemizin anayasal ve saygın “demokratik” meslek
kurumları... “Demokratik açılım” peşindeki hükümete yaptıkları şu çağrıya
bakalım hangi “özel görevli” bakan veya “demokratikleşmeden sorumlu” hükümet
temsilcisi yanıt verecek?
“Bizler, Başbakanlık ve ilgili bakanlıkların maden şirketleri ile anayasa ve
Danıştay kararlarını yok saymaya dönük olarak yaptıkları bütün yazışmaları ve
görüşmeleri kamuoyuna açıklamaya davet ediyoruz... Nerelerde, hangi koşullarda
madencilik yapılacağını belirlemek için, küresel sermayenin değil, halkın
çıkarlarını gözeten ve doğal, kültürel zenginliklerimizi koruyacak bir yasal
düzenleme istiyoruz...”
Hey... Özellikle hükümetin pek sevdiği “açılımcılar”ımız; duyabiliyor
musunuz?