Koç Grubu, elli yıllık sanayi kuruluşu Demirdöküm'ü Alman Vaillant firmasına sattı.
Satar ya! Kime ne? Özel sektör firmaları nerede kârlı iş görürlerse ya da nerede kârın azaldığını görürlerse gerekli önlemi alırlar.
Ama Demirdöküm satışının bana göre ilginç bir yanı var: Son yıllarda Türkiye’de özellikle yabancılara yapılan birçok varlık satışı, piyasa değerinin (ya da piyasa oyuncularının düşündüğü değerin) çok üzerinde fiyatlarla yapıldı. İşte banka satışları ortada, arsa satışları ortada, sigorta şirketleri satışları ortada.
Ama bu ortamda Türkiye’nin ciddi bir sanayi kuruluşu, borsa değerinin altında bir fiyattan satılıyor. Çok ciddi bir durum değil mi sizce de?
“Demek ki doğru fiyat, bugün Vaillant tarafından ödenen fiyatmış. Borsa fiyatı o kadar da doğru bir fiyat değilmiş” diye düşündüm.
O Demirdöküm ki, daha bundan iki yıl önce, Türkiye’deki üretiminde yitirdiği uluslararası rekabet gücünü yeniden kazanmak için Çin’de üretim yapmaya gitmemiş miydi? Türkiye’den söküp Çin’e götürdükleri fabrikalarını ballandıra ballandıra anlatmamışlar mıydı?
Demek ki bazı şeyler Çin’e gitseniz bile olmuyor ya da değişen Türkiye’de herkes değişime uyuyor.
Koç da artık Türkiye’de sanayici olarak para kazanamayacağını görüyor ve “Zararın neresinden dönersek kârdır” diye düşünerek değerli markasını satıyor ve çıkıyor.
Demirdöküm'ün yabancılara satıldığı haberinin yayımlandığı gün, bana göre bir üzücü haber daha vardı gazetelerde: Dubai Şeyhi El Maktum’a ait Sama Dubai firması, açık artırma ile kazandığı İETT arazisi için yapması gereken ödemeyi yapmamış.
Az bir paradan söz etmiyoruz: KDV’si dahil 1 milyar 156 milyon YTL. Yani Türkiye dün, 1 milyar dolara yakın taze kaynağın ülkesine girmesini engelledi!
Evet biz engelledik. Çünkü bazı sivil toplum örgütleri İETT arsasının imar durumunu değiştiren belediye kararına itiraz etmişler.
Kimse yanlış anlamasın, o sivil toplum örgütlerine hiç kızmam. Çünkü onlar sonuçta görevlerini yapıyorlar. Aynı yıllar önce Türk Telekom’um satılmasını engelleyen Mümtaz (Soysal) Hoca gibi.
Ama ne oldu sonunda? Birileri geldi ve “babalar gibi” satmadı mı Türk Telekom’u?
Dünya değişti ama Mümtaz Hoca ve onun kafasındakiler hâlâ değişmediler.
Dünya eğilimlerine karşı çıkmak ya da akıntıya karşı kürek çekmek olası mı?
Dubai Şeyhi, Türkiye’nin istikrarına güvenmiş, kimsenin kolay kolay veremeyeceği bir parayı İETT arsasına vermeyi göze almış ama biz “Yok biz istemeyiz. Kalsın!” diyoruz.
Hâlâ uluslararası sermaye ile oynamayı öğrenememişiz. Hâlâ uluslararası sermayeyi “tu kaka!” olarak görüyoruz. Uluslararası sermayeyi yönetmek yerine, kendimizi uluslararası sermayenin oyuncağı haline getiriyoruz.
Halbuki uluslararası sermaye o kadar kolay yönetilir ve yönlendirilir ki! Sadece hırsımızın ve kısa dönemli düşünmenin kölesi olmasak...
İşte Dubai Şeyhi, İETT arsası için ödemeyi yapmadığı haberlerinin yer aldığı gazetelere hiç paraya kıymadan vermiş ilanı. Hürriyet ve Sabah gibi Türkiye’nin iki büyük gazetesine üçüncü sayfadan girmişler:
“Paşam bizde para çok! Bak eğitime bile 10 milyar dolar hibe ettik; siz parayı alamadınız. Bir tarafınıza kına yakın artık” diyesiler!
Kim kimi yönetiyor şimdi?
Kim kazandı ya da kim kaybetti?
Bunu görmek için illa ki ekonomist olmaya gerek var mı?