Türk çelik sektörünün Türkiye'nin her türlü talep artışını
karşılayabilecek düzeyde bulunduğu ve bu durumun dünya piyasalarından farklı bir
fiyat oluşumunu engellediği bildirildi.
A.A muhabirinin edindiği bilgiye göre, bazı sivil toplum kuruluşlarının
''İnşaat Demiri fiyatlarında gerçekçi olmayan ve aşırı talepten kaynaklanan
yüksek kar beklentisine dayalı artış'' yaşandığı iddiaları üzerine, Rekabet
Kurulu tarafından yapılan ön inceleme ve daha sonrasında soruşturmaya gerek
olmadığı kararının ardından demir çelik sektörü ve inşaat sektörü temsilcileri
inşaat fiyatlarına ilişkin görüşlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayatı Yazıcı'ya
iletti.
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği (DÇÜD) de bu kapsamda ''Demir Çelik
Sektörü Görüşü'' başlıklı bir rapor hazırladı.
Derneğin yayımladığı Çelik Dergisinde yer alan raporda, son yıllarda, emtia
piyasalarında yaşanan dalgalanmaların demir çelik ürünleri fiyatlarında da
gözlendiğine işaret edilirken, 2009 yılında da azalan talep ortamının gölgesinde
zayıf bir yıl geçirdiği, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren, global
ekonomideki ve talepteki toparlanmaya paralel olarak inşaat demiri fiyatlarının,
yükseliş eğilimine girmeye başladığı kaydedildi.
Çelik sektöründe girdi ve nihai ürün fiyatları, dünya çelik sektörü ile
paralel bir seyir takip ettiği ve Türkiye iç piyasasının dünyadan farklı bir
fiyat oluşumu içerisine girmesi mümkün bulunmadığı belirtilen raporda, bölgesel
bazda, üretim, tüketim ve coğrafi yapı etkenlerinden dolayı, küçük çaplı
farklılıkların gözlenmesine rağmen, dünya genelinde fiyatlar paralel bir seyir
izlediği ifade edildi.
Türkiye'nin iç piyasa fiyatları ile, ihraç fiyatları arasındaki uyumun da, bu
durumu teyit ettiğine dikkat çekilen raporda, 2010 yılının temmuz ayındaki
ortalama seviyesine kıyasla, son 1 yıl içerisinde, KARDEMİR'in iç piyasa satış
fiyatlarının TL bazında yüzde 46,5, dolar bazında ise yüzde 37,4 oranında
arttığı, 2011 yılının ocak ayından itibaren ise, TL bazlı iç satış fiyatlarının
yüzde 9,2 oranında artış gösterdiği, buna karşılık dolar bazındaki fiyat
artışının yüzde 3,9 seviyesinde kaldığının anlaşıldığı kaydedildi.
Ticarete konu olan tüm eşyalarda olduğu gibi, demir çelik sektöründe de,
başta girdi maliyetleri olmak üzere, arz-talep dengesinin de ürün fiyatlarını
etkilediği belirtilen raporda, ''dünya genelinde hammadde ve çelik ürünlerinin
fiyatları ABD Doları bazında oluştuğundan, Türk Lirasının Dolar karşısında değer
kaybı yaşaması veya değer artışı, dolar bazlı fiyatlar global fiyatlar ile
uyumlu olmasına rağmen, Türkiye iç piyasasına farklı şekillerde
yansıyabilmektedir'' denildi.
Fiyat artışlarının nedenleri
Son 1 yıl içerisinde fiyatlarda yaşanan yükselişin, Avrupa'dan Amerika'ya,
Asya'dan Afrika'ya kadar, bölgesel küçük farklılıklar dışında, dünyanın bütün
bölgelerinde benzer oranlarda gerçekleştiği halde, Türkiye gibi para birimi
dolar karşısında değer kaybeden ülke piyasalarında, söz konusu fiyat artışının
daha fazla hissedildiği anlatılan raporda, fiyatlarda meydana gelen artışta;
-2008 yılının son çeyreğinde dibe vuran ve 2009 yılında zayıf bir seyir
izleyen global ekonominin, 2010 yılında toparlanma eğilimine başlamış
olması, -Petrol, altın, bakır, gümüş gibi emtia fiyatlarının yeniden hızla
yükselmeye başlaması, -Son 1 yıl içerisinde, önemli girdilerden olan, hurda
fiyatlarının yüzde 31,5 ve kütük fiyatlarının yüzde 39,5 oranında artmış
olması, -Seçim öncesinde ertelenen yatırımların hızlanmasıyla ortaya çıkan
ani talep artışı, -Körfez bölgesinde, petrol fiyatlarının yükselmesinin de
etkisiyle, yeni yatırım projelerinin hızlanması ve ilave talep
oluşması, -Ramazan ayı öncesinde, Orta Doğu ve Körfez ülkelerinin stoklarını
doldurma gayretlerinin ilave talep yaratmasının etkili olduğu ifade edildi.
''Fiyatlar yurtiçindeki üreticilerin kontrolü dışında
oluşuyor''
Raporun özet bölümünde de fiyatların uluslararası piyasalarda oluştuğu demir
çelik ürünlerinde, arz-talep dengesi, hammadde fiyatları, enerji, döviz kurları,
kullanılan üretim teknolojisi gibi pek çok unsur, maliyetlerin oluşmasına etki
ettiği ve fiyatlar tüm dünyada paralel bir seyir izlediği vurgulandı.
Bu nedenle serbest piyasa ekonomisi çerçevesinde faaliyet gösteren Türkiye
piyasasında, fiyatların yurtiçindeki üreticilerin kontrolü dışında oluştuğuna ve
dünyadan bağımsız dalgalanmaların yaşanması mümkün bulunmadığına dikkat çekilen
raporda, ''Dünyanın en büyük inşaat demiri ihracatçısı olan Türkiye'nin, her yıl
100'den fazla ülkeye inşaat demiri ihraç ediyor olması, Türkiye inşaat demiri
piyasasının dünya piyasaları ile iç içe çalışan bir yapıya sahip olduğunu
göstermektedir'' denildi.
Dünyanın farklı bölgelerindeki inşaat demiri fiyatlarının seyrine ilişkin
verilerin, Türkiye iç piyasasında inşaat demiri fiyatlarının da diğer piyasalar
ile paralel bir seyir izlediği ve söz konusu pazarlar içerisinde en düşük
fiyatların Türkiye'de olduğunu ortaya koyduğu belirtilen raporun özet bölümünde
şu değerlendirmelerde bulunuldu:
''Zaman zaman yurtdışı piyasalarda talebin canlı olduğu dönemlerde, yüksek
ihracat bağlantıları sebebiyle, iç piyasada arızi sıkıntılar yaşanabilmekle
birlikte, sektördeki keskin rekabet şartlarında üreticilerin kapasite kullanım
oranlarını arttırarak talebe cevap verme gayreti içerisine girdikleri
gözlenmektedir. Mevcut durum itibariyle, Türk çelik sektörü, Türkiye'nin her
türlü talep artışını karşılayabilecek düzeyde bulunmakta ve bu durum dünya
piyasalarından farklı bir fiyat oluşumunu engellemektedir.
Ülkemiz son 10 yıllık dönemde Çin ve Hindistan'dan sonra üretimini en fazla
arttıran ülke olmuştur. 2011 yılının ilk yarısında ise, dünyanın en büyük 15
çelik üreticisi arasında, yüzde 21 ile, üretimini en fazla arttıran ülke
konumunda bulunmaktadır. Bu durum da, çelik sektörünün talebe paralel olarak
üretimini arttırmaya devam ettiğini açıkça ortaya
koymaktadır.''