Davutpaşa'da Ölen 23 Kişinin Yakınları İkinci Yıkımı Yaşıyor
Kayınpeder Adnan Saday, gelini
Neşe, torunlardan Fulya... Bu fotoğraf, bir
kişi eksik çekildi: Orhan. Adnan’ın oğlu, Neşe’nin eşi, Fulya
ve Umutcan’ın babası, usta bir tornacı. Davutpaşa’daki
Emek İş Merkezi’ndeki patlamada, 23 kişilik ‘ölü
listesi’ne adı yazıldığında daha 26’sındaydı. Orhan’ın yokluğunda, yani
son 16 ayda ne mi oldu? Sigorta gün sayısı sadece bir gün eksik olduğundan
emekli sayılamadı. Baba Adnan, başka gelirleri olmadığından gelini Neşe’nin
kirasını ödeyemedi. Çaresizlikten kaçak kat çıktıysa da bitiremedi, üstelik
belediyeye yakalandı. Şimdi belediye “Yıkın” diyor. Peki Orhan’la birlikte 23
kişinin öldüğü o iskânsız iş merkezi için de zamanında “Yıkın” denilseydi, bu
çıkma kat atılır mıydı?
16 ay geçti, dava yok
Aradan 16 ay geçtiği halde sorumlulara bir dava bile açılmayan Davutpaşa
patlamasında ölen 23 kişinin yakınları için facianın etkileri katlanarak
sürüyor. Evlerinin direği olan oğullar, babalar can verdi, evlere maaş girmez
oldu. Devlet kurumları olayda sorumlulukları tespit edilen 18 çalışanını
korurken, bu insanlar, haklarını bile arayamaz halde.
Adnan Saday’ın oğlu Orhan Saday da o gün karşılarındaki Emek İş Merkezi’nden
patlama sesini duyunca, çalıştığı atölyeden çıkıp avluya koştu. Ne olduğunu
anlayamadan ikinci patlama oldu, Saday yanındakilerle birlikte öldü. Arkasında
gencecik eşi Neşe’yi, dört yaşındaki kızı Fulya’yı, yedi yaşındaki oğlu
Umutcan’ı ve öfkeli babası Adnan Saday’ı bıraktı. Saday, 31 Ocak 2008’e kadar
hem kendi evine hem de babasına bakıyordu. O günden sonra yük babanın sırtına
geçti. Sadaylar, o günden sonra ikinci yıkımı yaşamaya başladı.
Bir günlük eksik yüzünden...
Baba Saday, oğlunun malulen emekli olmasını sağlayamadığından yakınıyor.
Sigortasında, yalnız bir gün eksik varmış. O bir günü Sosyal Güvenlik Kurumu’na
kanıtlayamadığı için emekli maaşı alamıyorlar. Baba Saday, gelini Neşe’nin
oturduğu evin kirasını beş aydır ödeyememiş. Etraftan topladığı borçla evinin
çatısında kaçak kat çıkmaya kalkmış ama onu da becerememiş. Duvarını örüp
çatısını atmışsa da içini donatamamış. Saday, “Paramız yetmedi” diyor. Beri
yandan belediye, “Yıkın” diye bastırıyor. Saday, isyan ediyor:
“Bazen ekmek parası bulamıyorum. Bu mudur kanun, insan hakları? Hırsızlık
yapmadık, devlete silah çekmedik. Ekmeğimizin peşine gittik. Akşama başımıza bu
iş geldi. Bir taraftakine deve kestir, bir taraftakini öldür. ” Baba, İş
Mahkemesi’nde, oğlunun o işyerinde çalıştığını kanıtlamaya uğraşırken,
şüphelilerin korunmasını anlayamıyor.
Büfecilikten işçiliğe
Saday gibi, kendisinden bir yaş büyük ağabeyi Halit Alkan’ı
Davutpaşa patlamasında yitiren 44 yaşındaki Serhat Alkan da
olan biteni algılamakta zorlanıyor. İki kardeş patlama gününe kadar Emek İş
Merkezi’ndeki Diyar Büfe’yi işletiyorlarmış. Olaydan sonra
Halit Alkan’ın üç çocuğu kardeşine yadigâr kalmış. İş merkezi yıkılınca büfe
ellerinden çıkmış. Alkan, yer tahsisi istediği belediyeden eli boş dönmüş. Bunca
nüfusa bakabilmek için Emek İş Merkezi karşısındaki triko atölyesinde işçiliğe
başlamış. Bu arada 4 bin TL harcayıp ağabeyinin emekli maaşını bağlatmış. Fakat
maaş geçime yetmeyince evler birleştirilmiş.
Alkanlar devletin ‘Güvence Hesabı’ adı altında yatırdığı
paraya ise hiç dokunmuyor. Sebep mi? “Şu patlamadan sonra anladım ki, burası
Türkiye’dir” diyor Alkan, “Olur ki yarın geri ister, ödeyemeyiz.” Alkan, şöyle
devam ediyor:
“Ağabeyimin iki ayı kalkmıştı emekli olmasına. 600 TL aylık bağladılar. 4 bin
TL para verdim, öyle emekli ettiler. Borç aldım. Başka çare yoktu. Gırtlağa
kadar borç içinde yüzüyoruz. Keşke ben de ölseydim, bunları görmeseydim. Devlet
bizi sahipsiz bıraktı.”
Karısının hesabını soramıyor
İdris Çabuk’un 31 yaşındaki eşi Gülhan,
Emek İş Merkezi’nin karşısında bulunan Prestij İş Merkezi’ndeki Vega Makine’de
teknik ressamdı. O gün merakla çıktığı avluda ikinci ve şiddetli patlamada öldü.
İdris Çabuk, dört yaşındaki oğlu Kıvanç’la baş başa kaldı:
“Yaşamımız altüst oldu. Çocuğa ben bakıyorum. Eşimin ailesi yardımcı oluyor
ama zor oluyor. Bir de bana sorun. Gencecik eşim bir hiç uğruna öldü. Bunun
hesabını sorarken, seni uğraştırıyorlar. Bize yardımcı olacaklarına aksine engel
oluyorlar.”
Çabuk, yetkili kurumları, adaletin gecikmesinde sorumlu görüyor:
“İnsan hayatının hiçbir değeri yok. Kaymakam da vali de aynısını yaptı. Hiç
utanmıyorlar mı? Biz adalet arıyoruz, onlar zorluk çıkarıyor. Vali beni
savunacağına memurlarını savunuyor. Böyle saçmalık olamaz! Sen devletin ve
insanların valisisin. Bu adamların koruyorsan sen de suçlusun!”
Sorumlulardan sekizi şimdiden afla kurtuldu
Bakırköy Başsavcılığı’nın yürüttüğü Davutpaşa
soruşturmasında aileleri hayal kırıklığına uğratacak bir gelişme daha yaşandı.
Olayda sorumlulukları saptanan 18 kişiden, soruşturulmaları mülki idare emrine
bağlı olmayan ve ifadeye çağrılan sekiz şüpheli, dört yıl önce çıkan bir af
hükmüyle yargıladan kurtuldu.
Patlamanın meydana geldiği Emek İş Markezi’ne elektrik
bağlamaktan şüpheli altı BEDAŞ ve su bağlamaktan şüpheli iki İSKİ çalışanı için
soruşturma yürüten savcılığın karşısına, 2004 tarihli yeni Türk Ceza
Kanunu’ndaki imar kirliliklerini düzenleyen 184. maddesi çıktı. Bu maddeye 2005
yılında konulan, “Bu hükümler 12 Ekim 2004’ten önce yapılmış yapılarla ilgili
uygulanmaz” şeklindeki ek hükmü nedeniyle sekiz şüpheli hakkında işlem
yapılamayacak. Af niteliği taşıyan bu madde dolayısıyla şüphelilerin yalnızca
ifadeleri alınacak.
Bu arada devlet kurumlarının soruşturmaya direnişi sürüyor. Yangın güvenlik
dosyası bulunmayan iskânsız Emek İş Merkezi’nin kullanımına izin verdiği,
denetim yapmadığı ve Büyükşehir’i bilgilendirmediği için 10’da 3 kusurlu bulunan
Zeytinburnu Belediyesi’nin altı çalışanı için ilçe kaymakamlığından soruşturma
izni isteyen savcılığa olumsuz yanıt verilmişti. Savcılığın itiraz ettiği İdare
Mahkemesi kararı bozmuştu.
Parlayıcı ve Patlayıcı Maddeler Tüzüğü’ne aykırı davranmak ve denetim
yapmamakla suçlanan Büyükşehir Belediyesi İmar ve Ruhsat Denetim Müdürlüğü’nde
görevli üç çalışan hakkındaki soruşturma izin talebi de Valilikçe geri
çevrilmişti. Bu karar da İdare Mahkemesi’nde...
Savcılığa sorumlu kişilerin ismini bildirmeyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı Bölge Müdürü Atalay Tanış’la ilgili soruşturma izni de valilikte
bekletiliyor.
31 Ocak 2007’de Emek İş Merkezi’nde patlayıcı madde üretimi yapan bir tesiste
meydana gelen patlamada 23 kişi ölmüştü. İş merkezinin iskânı, atölyenin ise
ruhsatı yoktu. Bilirkişi kusuru şu kurumlara paylaştırmıştı: Zeytinburnu
Belediyesi (3/10), Büyükşehir Belediyesi (2/10), BEDAŞ 81/10), Çalışma Bakanlığı
(1/10). Ancak savcının soruşturma taleplerine rağmen kurumlar sorumluların adını
bildirmedi, geç bildirdi ya da memurları ifadeye göndermedi. İstanbul Valiliği
ve Zeytinburnu Kaymakamlığı soruşturma izni vermedi. Sonuçta 16 ayda sorumlulara
bir dava bile açılamadı.