Sektör yetkilileri ülkenin yüzde 96’sını kapsayan deprem riskine ve yasal
zorunluluk olmasına karşın hâlâ yaygınlaşamayan deprem sigortası için çarenin,
yasaya konulacak ceza maddeleriyle mümkün olacağını dile getiriyor. Zorunlu
deprem sigortası poliçe sayısında ulaşılan sigortalılık oranının, arzu edilen
düzeyde olmadığını vurgulayan Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB)
Genel Sekreteri Erhan Tunçay, “Bunun en önemli sebepleri arasında, devletin afet
konutu yapma geleneğini devam ettirmesi, risklere karşı sigorta yapma
alışkanlığının özellikle bazı bölgelerde ve düşük gelirli gruplarda düşük olması
ve sigorta bilincinin arttırılması yönündeki çabaların yetersiz kalması
sayılabilir” dedi.
Ülkemiz topraklarının yüzde 96’sı, ülke nüfusunun ise yüzde 98’inin farklı
derecelerde deprem riskiyle karşı karşıya olduğunun altını çizen Tunçay, bu
gerçekle 1999’da meydana gelen iki büyük deprem felaketi ile daha net yüz yüze
gelinmiş ve 587 sayılı KHK ile zorunlu deprem sigortası sistemi kurulduğunu
hatırlatarak, “Ancak geçen 10 yıllık süreye rağmen ülkemizde halen Afet
Sigortaları Kanunu yasalaşamadı. Yükümlüleri sigorta yapmaya teşvik için tapu
işlemleri dışında gerekli denetim mekanizmaları oluşturulamadı ve sistem KHK ile
kurulduğu için bu sigortayı yaptırmayanlar için herhangi bir müeyyide de
getirilmedi” dedi.
Zorunlu trafik sigortası uygulaması incelendiğinde bu sigortanın kanuni
dayanağı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu olduğunu ve bu sigortaya sahip
olmayan araçların trafikten men edildiğini anlatan Tunçay, trafik sigortasında
olduğu gibi kanunla ihdas edilmiş birçok zorunlu sigortada, faaliyete izin
vermeme veya faaliyetten men gibi benzer yaptırımlar bulunduğunu söyledi.
Zorunlu deprem sigortasında da istenilen sigortalılık oranlarına ulaşabilmek
için bilinçlendirme kampanyaları yanında etkin bir denetim mekanizması ile
birlikte sigorta yaptırmayan yükümlülere yönelik cezai hükümlerin getirilmesi
gerektiğini düşenen Tunçay, tasarıyla ilave iç denetim oluşturulduğunu, alım
satımlarda yapımının zorunlu kılındığını, ancak yapılmaması durumunda cezasının
ne olduğunun belirtilmediğini dile getirdi.