Danıştay Savcısının Çeşme Projesi Yazısı Ortaya Çıktı



Çeşme Turizm Projesi’ne karşı açılan davalar sonrasında proje için ‘yürütmeyi durdurma’ kararı verilmesi sonrası yeni gelişme yaşandı.

Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin 12 Şubat 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanı kararının iptali için açılan davada Danıştay Savcısı’nın yazısı ortaya çıktı. Yazıda, alanın sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğu belirtildi.

BirGün’den Aycan Karadağ’ın haberine göre; yazıda projenin bölgeye vereceği zararlara şu şekilde dikkat çekildi:

- Şimdiye kadar hiç olmadığı kadar büyük bir kara alanını ve 2 bin 292 hektar büyüklüğünde bir deniz alanını da kapsayan bir sınır belirlendiği, Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri’nin (KTKGB) sınırlarının kara bölümünde kalan alanın yüzde 65'inin üst ölçekli planlarla yapılaşmaya kesinlikle açılmaması gereken nitelikteki koruma alanlarından oluşuyor.

- Kapsam Belirleme Raporu’nda orman alanları, tarım alanları, mera alanları, sulak alanlar ve zeytinlikler ile baraj koruma kuşaklarının ya tümüyle ya da yapı sınırlandırması getirilerek imarlı alanlar haline getirilecek alanlar listesine girdi.

- Doğal çevrenin de bu gelişmeden geri döndürülemez bir biçimde olumsuz etkilenecek.

- Bölgedeki tescil harici ve kamu mülkiyetindeki alanların planlama alanına dahil edilmesi gerekir.

Reklam Goruntulenme Bolumu

- 16 bin 140 hektar alanın, İzmir Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olarak ilan edildiği, bu sınır içerisinde; orman alanlarının, meraların, zeytinlikler ve tarım alanlarının, arkeolojik sit alanlarının, kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarından oluşan doğal sit alanlarının, sulak alanların, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı İçme-Kullanma Suyu Havzasının, Ildır yeraltı su kaynaklarının su havzalarının ve beslenme bölgelerinin, "Akdeniz Foku Yaşam Alanları" gibi çeşitli ekosistemlerin bulunduğu anlaşılmaktadır.

Turizmi Teşvik Kanunu’na aykırıdır
- Deniz alanının ve yaklaşık 47 kilometrelik bir kıyı şeridinin KTKGB sınırı içine dahil edildiği görülmektedir. Denizlerin KTKGB tanımı içinde bulunan tarihî ve kültürel değerlerin yoğun olarak yer aldığı ve turizm potansiyelinin yüksek olduğu "yöre" kavramı içinde olmadığı açıktır. Bu nedenle, deniz alanının KTKGB sınırları içine dahil edilmesi Turizmi Teşvik Kanunu’na aykırıdır. Denizden sınır geçirilerek kıyı ve sahil şeridinden yararlanılmasında kamu kullanımının engellenmesi ve bu alanların turizm işletmelerine tahsis edilmesi sonucunu doğurabilecek olan dava konusu KTKGB ilanında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

- Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz.

- Zeytincilik Kanunda, zeytincilik sahalarının daraltılamayacağı hükmü yer almıştır. Yine sit alanları, içme suyu havzaları ve diğer koruma alanları da mevzuat ile koruma altına alınmıştır. Bu alanlar da KTKGB sınırı içine dâhil edilmemelidir. Dâhil edilmesi zorunlu ise Gerekçe Raporunda, zorunluluk nedenleri, korumaya ilişkin mevzuat ve koruma ilkeleri uyarınca turizme tahsis edilemeyen bu alanların, turizme tahsis edilecek alanların olumsuz etkilerinden korumasına ilişkin yöntemler, koruma dengesinin koruma alanları aleyhine bozulma riskinin göze alınmasının gerekliliği ve üstün kamu yararı açıklanmalıdır.

- 16 bin hektarın üzerinde olan alanın KTKGB olarak belirlenmesi ile korunan alanların KTKGB sınırları içerisinde kalmasının zorunluluğunun, sebeplerinin ve kamu yararının, turizm geliri ve turist sayısı hedefi için gerekli 300 bin ilave yatak kapasitesinin yüzde 30'unun bölgede oluşturulması amacının daha küçük bir alanda gerçekleştirilmesinin mümkün olup olmadığının, korunan alanlarla ilişkilerinin, jeotermal kaynak potansiyeli ve bu potansiyelin değerlendirilmesi yöntemine ilişkin yeterli verilerin ve bilgilerin yer almadığı anlaşılmaktadır.

Haberin tamamına linkten ulaşılabilir.