Danıştay Kararını Tanımayan Bakanlık, Candan’ı Devlet Memurluğundan İhraç Etti



İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu skandal bir karara imza attı. İçişleri Bakanlığı hukuku tanımayarak Danıştay kararına rağmen Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ı devlet memurluğundan ihraç etti.

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, hukuksuz ihraç kararına ilişkin basın toplantısı yaptı.

Yıkılmasına karar verilen TOGO kulelerinin sahibi Sinan Aygün’ün şikayetiyle başlayan süreç kapsamında İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nda (YDK) savunma yapan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, bu kararın toplumsal muhalefete ve devletin sigortası olan memurlara gözdağı olduğunu vurguladı.

Basın toplantısına Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Başkan Yardımcısı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen, Mimarlar Odası Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu ve Ünal Kara, Mimarlar Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Songül Üzgün,  Mimarlar Odası Genel Merkez Denetleme Kurulu Üyesi Hazeli Akgöl, Maden Mühendisleri Odası Başkanı Ayhan Yüksel, Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Sekreteri Ömer Dursunüstün, Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, sivil toplum ve demokratik kitle örgütü temsilcileri katıldı.

Reklam Goruntulenme Bolumu

O Kaçak Saray boşaltılacak, o TOGO yıkılacak ve bunu yapanlar yargı önünde hesap verecekler
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Bu karar siyasidir. Bir komplo kurulduğu çok açık.  İçişleri Bakanlığı’nın başka bir kurumda görev yapan kendi memuru olmayan birisi için, bir disiplin soruşturması başlatarak memuriyetten atması Türkiye’de ilktir. Bundan sonra muhalif belediyeler kendi yetki gasplarına karşı seslerini yükseltmezse örnek buradadır, işten herkesi atabilirler. Bu kararın özgünlüğü ve önemi de budur. O Kaçak Saray boşaltılacak, o TOGO yıkılacak ve bunu yapanlar yargı önünde hesap verecekler. Biz tanık olarak orada olacağız. Siz gideceksiniz biz kalacağız. Bozdukları bu terazi bir gün gelip onları da tartacak. Bu sürecin yargıdan döneceğine dair inancımız tam. Cumhuriyetin savcılarının görev yapacağını biliyoruz. Yalnız olmadığımızı da biliyoruz. Baskıyla susturmaya çalışıyorlar olmuyor, tehditle susturmaya çalışıyorlar olmuyor, açlıkla susturmaya çalışalım dediler. Ancak şunun farkında değiller bizim dedelerimiz Kurtuluş Savaşı’nda aç kalınca bu ülkeyi savunmak için çarıklarını yedi. Biz bu ülkenin değerlerini savunmak için yüreklerimizi ortaya koyduk koymaya devam ediyoruz. Bir adım geri atmayacağız. Dönüşümüz muhteşem olacak. İktidar gidiyor, giderken de topluma bir korku salmaya çalışıyor bunu da aslında kamuoyu önünde öne çıkmış, mücadeleci kesimler üzerinden sopa göstererek yapmaya çalışıyor. İşimizle tehdit ediyor, açlıkla sınamaya çalışıyor ama bunlar yeni değil. İller Bankası’nda çalışan Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcımız Ali Atakan Ocak ayında devlet memurluğundan ihraç edildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin çok uzun süredir mücadele verdiği AOÇ, Kaçak Saray, kent suçları, Saraçoğlu, ODTÜ, TOGO, yüksek yoğunluklu yapılaşma ve rant ilişkilerine yönelik verdiği mücadelenin toptan faturası kesilmiş oldu.” diyerek tepki gösterdi.

Candan, sözlerine şöyle devam etti: “Sinan Aygün şikayeti ve İçişleri Bakanlığı’nın soruşturması üzerine avukatlarımız Turgut Kazan ve Gökçe Bolat ile birlikte savunma yapmaya gittik. Bizi resmi yazıyla 09:30’ta çağırdılar ancak 11:30’ta görüşmeye aldılar. İki saat beklettiler. Yüksek Disiplin Kurulu, İçişleri Bakanlığı’nın oluşturduğu bir heyet olarak toplanıyor. Heyetin başkanı Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy kendisi 24. Dönem AKP Milletvekili aynı zamanda, heyetin içinde bulunan Teftiş Kurulu Başkanı Eski Kırşehir Valisi. Kırşehir, Mimarlar Odası Ankara Şubesi hinterlandında yer alan bir kent ve o kentte açtığımız davalarda Kırşehir Valisi ile sık sık karşı karşıya geldik. Çünkü Kırşehir’de hükümet konağı arazisini TÜRGEV’e peşkeş çeken bir valiydi. Dolayısıyla dava boyunca yürütmeyi durdurma ve mühürlemeye kadar bir süreç yaşadık. O dönemin Kırşehir Valisi, yeni atamalarla birlikte Teftiş Kurulu Başkanı olarak atandı. İller İdaresi Genel Müdürü ve Personel Genel Müdürü, hukuk müşaviri ve benim üyesi olduğum Tüm Bel Sen sendikasının temsilcisi toplantıya katıldı.  Bizim savunmamız çok kısa sürdü.  Savunmamız İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nun bizi yargılayamayacağı ve bu soruşturmayı yürütemeyeceği üzerineydi. Danıştay 18 Mayıs’ta oy birliğiyle bir karar vermişti. Bakanlık benim ve idari amirlerim, mesai arkadaşlarım hakkında soruşturma izni verdi, biz itiraz ettik. Danıştay da, Bakanlığa ‘Bu senin işin değil, Tezcan Karakuş Candan Çankaya Belediyesi’nde çalışır. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanıdır, Atılım Üniversitesi’nde Çankaya Belediye Başkanı’nın oluruyla akademisyenlik yapar. Mimarlar Odası Ankara Şubesi anayasal bir kuruluştur bu da bilgisi dahilindedir. İşe izinsiz geldi gitti diye bir durum olamaz’ diyerek kesin karar verdi. Avukatımız Turgut Kazan, Danıştay kararını sunarak ‘Siz bu soruşturmayı yürütemezsiniz ortada Danıştay kararı var disiplin amiri değilsiniz. Müvekkilim İçişleri Bakanlığı’nda çalışmıyor’ dedi.

Bakanlık tüm bunlara rağmen aldığı ihraç kararını şimdi yazılı hale getirecek ve bize tebliğ edecekler. Tebliğ ettikten sonra bu karar yargıya taşınacak. Danıştay kararını tanımayan bir Yüksek Disiplin Kurulu var. Yüksek Disiplin Kurulu bürokratlardan oluşuyor ama kararın siyasi olduğu çok açık. Şikayetçi Sinan Aygün, soruşturma izin veren Süleyman Soylu, kararı veren bakan yardımcısı, valisi ve personeli. Bir komplo kurulmuş durumda çok açık. Bu devletin kendi memuruna kurduğu bir komplodur. Çünkü bu dosyaları hazırlıyorlar disiplin amirlerini takmıyorlar. Disiplin amirim ‘Ben imzasına gerek duymadım o çünkü hem başkan hem burada çalışıyor hem de Atılım Üniversitesi’nde da akademisyenlik yapıyor ve sonuçta ben ne iş verirsem onu yapıyor. 657 sayılı Devlet Memurluğu Kanunu’na göre de mesai düzenlemesini disiplin amiri yapar.’ dedi.”

Mimarlar Odası kurulduğu günden bu yana bedel ödese de mücadelesinden vazgeçmeyen bir örgüttür; şimdi onlar düşünsün
Candan, şöyle devam etti:  “Ben görevim itibariyle üç işle uğraşıyordum, belediyeye gidiyordum, odaya geliyordum ve üniversitede de akademisyenlik yapıyordum. Şimdi iki işle uğraşacağım belediyeye gitme zamanımı kat be kat rantçıların peşine düşerek, bir adım geri gitmeyerek TOGO İkiz Kuleleri’nin yıkım sürecini hep birlikte seyrederek ve mücadele ederek devam edeceğiz. Mimarlar Odası kurulduğu günden bu yana bedel ödese de mücadelesinden vazgeçmeyen bir örgüttür, yanımda bedel ödeyen, işten atılan, bilirkişilikten çıkarılan ve bu ülkenin rantçılarına karşı mücadele ederek geleceğini ipotek altına alan arkadaşlarım var. Yüksek Disiplin Kurulu’nun iktidarının memuru olmasına karşı, biz Mustafa Kemal’in memurları olarak diplomalarımızı bu ülkeye senet olarak verdik mücadeleye böyle devam edeceğiz. Yüksek Disiplin kurulunda devlet memuru olarak yemin eden bürokratların yeminlerinin arkasında olmadığını gördük.

Bu kararı verenler verdikleri kararın sorumluluğunu, çocukların gözünün içine bakarak nasıl anlatacaklar hepimiz göreceğiz. Bu saatten sonra bence onlar düşünsün, biz bir yargı sürecini 12 yıl ilmik ilmik takip eden bir örgütten geliyoruz. 7 yıl sonra Hasan Karakaya’nın bize yaptığı hakaretten kaynaklı varislerinin peşine düşüp onlardan tazminat alma hakkını kazanan bir örgütüz. Bu kararı verenler reddi miras yapmazlarsa çocuklarına kadar gidecek bir kararın altına imza attılar. Yargı kararları kesinleştiğinde suç duyurusundan tazminat davasına kadar büyük bir dava ve hukuk süreci yaşanacak.”

Reklam Goruntulenme Bolumu

İhraç kararıyla suç işlenmiştir; bu konuda sesiz kalanlar da suça ortak olmuşlardır, yargı önünde hesap verecekler
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkan Yardımcısı Ali Atakan ise, “Mimarlar Odası Ankara Şubesi kentin ve ülkenin yağmalanmasına karşı çıkan bir örgüttür. Bu yapı korkmadan yılmadan yıllar boyu sürdürülen yanlış politikalara dair mücadele etmiştir ve kararlı durmuştur. Bu mücadeleyi ülke sathına hatta yurt dışına kadar yaymıştır. Bu ülke halkı önünde kamu yararı adına çalışacağımıza ant içmiş bir örgütüz. Geldiğimiz nokta itibariyle gerek ülkede uygulanan yanlış politikalara gerek Başkent’in içini boşaltan kararlara, AOÇ talanına ve Kaçak Saray’a karşı durmuşuz. Bugün itibariyle İçişleri Bakanlığı kendi yetkisini aşarak, hukuku hiçe sayarak, Danıştay kararını tanımayarak yasalara aykırı bir karara imza atmıştır. Bunun hesaplaşması hukuk çerçevesinde yapılacaktır. Bu yağma ve talan döneminde sermayenin yanında değil halkın hizmetinde olmaya devam edeceğiz. Bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Saray rejimi uygulamalarına ve baskılara teslim olmayacağız. Yüksek Disiplin Kurulu Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan’ı ihraç kararıyla suç işlemiştir, yargı önünde hesap vereceklerdir. Bu konuda sessiz kalanlar da suça ortak olmuşlardır. İnsanlar aç kalabilir ama onursuz yaşayamaz bu onurlu mücadeleye devam edeceğiz.” dedi.

Türkiye bir seçime doğru gidiyor ve bu seçime doğru giderken de AKP el yükseltiyor, geri adım atmayacağız mücadelemiz devam edecek
Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Nihal Evirgen de şunları söyledi: “Bu hukuksuz karar karşısında açıkçası ne şaşkınız ne de üzgünüz ama çok öfkeliyiz. İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’nda görüşülmesinin usulen yanlış olmasından bu kararı öngörebiliyorduk. Çünkü AKP’nin kendi kadrolarının yerleştirildiği bu kurul üyeleri artık bürokratlık değil, siyasi kadrolarının gerektirdiği görevlerinin gereğini yerine getiriyorlar. Türkiye bir seçime doğru gidiyor ve bu seçime doğru giderken de AKP el yükseltiyor. Bulunduğu her cephede baskıyı, zulmü ne kadar artırırsa insanların elinden özgürlüklerini ve işlerini ne kadar alırsa o zaman bu halkı kutuplaştırarak seçimleri kazanabileceğini sanıyor. Ancak artık bu umutların AKP içinde bile kabul görmediği zamanlardayız. Tezcan Karakuş Candan’ın toplum açısından kentlerin, Ankara’nın savunucusu olarak görüldüğü çok açık, bu karar öncelikle toplum vicdanında kabul görmeyecektir. Daha sonra biz gün gelip devran döndüğünde bütün bu kadrolarla, AKP’nin karar vericileriyle tüm yolsuzluklar, rüşvet ağları ortaya dökülürken hiçbiriyle uğraşmayan ancak kamu yararına çalışmasını her alanda sürdüren insanları işinden, ekmeğinden etmeye çalışanlarla helalleşmeyeceğiz, hesaplaşacağız.  O gün çok yakındır bunu da gördükleri için bu kadar saldırganlaşıyorlar. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin hiçbir kadrosu yılmadan mücadelesine devam edecektir. Sinan Aygün gibilere, sermayenin patronlarına karşı mücadelesini sürdürmeye devam edecektir daha da hızla daha da şevkle çalışacaktır.”

Hiçbir zaman hiçbir şekilde bizi korkutamayacaksınız, gidiyorsunuz gideceksiniz
Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu ise “Yönetim kurulunun devlet memuru olan bir üyesiyim. Ne yazık ki ben hala bürokratların bürokrat olduğu ve hukuka bağlı olacağı inancını taşıyan bir insandım. Ama bugün böyle olmadığını gördüm. Hukuksuzluğun katmer katmer saçıldığı bir durum yaşadık. Devamında mücadele devam edecek. Bazı dostlarım bu mahkeme ve yargılanmalar karşısında bana da emekli olsan diye söylediğinde asla olmayacağımı söyledim. Cumhuriyet’in 100.yılında emekli olacağım o günü bekleyeceğim o güne kadar da bunların gideceğini biliyorum.” diye konuştu.

Mimarlar Odası Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Songül Üzgün de şöyle konuştu: “Alınan bu hukuksuz kararlarla ne Gezi sürecinde tutuklanan arkadaşlarımız ne de işten çıkartılan arkadaşlarımız mücadeleyi bırakacaktır. Hiçbir zaman hiçbir şekilde bizi korkutamayacaksınız, gidiyorsunuz, gideceksiniz ve biz bu hukuksuzluğa karşı size hukuk çerçevesinde işlemler yürüteceğiz.”