Âşık Veysel’in değerli yapıtı “Uzun ince bir yoldayım”, “doğa için
çal” etkinliğinde değerlendirilen yapıtlardan biridir. Der ki âşık: “İki kapılı
bir handa, gidiyorum gündüz gece / Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz
gece...” Yeryüzünün ve gökyüzünün geldiği son noktayı biliyoruz. Menzil eğer
daha yaşanılır bir dünya ise hep birlikte el ele verelim...
Prof. Dr. Suat GEZGİN, İstanbul Üniversitesi İletişim
Fakültesi Dekanı
“Kamusal alan” denildiğinde sevgili öğrencilerimizin ilk aklına gelen
Habermas’tır. Kamusal alan dendiğinde akıllara artık başka şeyler, kavramlar,
değerler de geliyor. Örneğin Arjantin, “Çevre ve Kamusal Alan Bakanlığı” diye
bir bakanlık oluşturmuş. Çevreyle kamusal alanın bağıntısı nedir diye
sorgularken, ilk hamle tanımlara bakmak olacaktır. Genel ve kaba tanımıyla
çevre; “İnsanların ve diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini
sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları, fiziki,
biyolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel ortam ve içinde yaşadığımız doğal
ortam...” olarak tanımlanmaktadır.
Bizim etkinliğimizi ilgilendiren en önemli sözcük belki de insanların ve
canlıların yaşamları boyunca karşılıklı etkileşimidir. Bu etkileşim aslında bir
ortak alandan söz açmaktadır. Solunan hava, içilen su, üzerinde yaşanan
toprak... Bilinmektedir ki bu alanlar ciddi bir tehditle karşı karşıyadır.
Brezilya’daki asit yağmurları ormanları yok ediyor.
Karbon gazı
Atmosferin yüreğine bir hançer gibi saplanan ve her geçen gün açtığı yaradan
güneşin ışınlarını tüm yakıcılığıyla insanların üzerine salımı da bir başka
gerçeğimizdir. Bu yakıcılıkla birlikte anımsanması gereken bir başka önemli
değer de karbon gazı tüketimidir. En son yaşanan felaket ise, daha çok tazedir..
Meksika Körfezi...
Bu kısa betimleme eğer kendine yer bulabilirse, gündemde yer almakta ve
değerlendirilmektedir. Bir başka deyişle, çevre; medya gündemi olursa, kamunun
da gündemi haline gelmektedir. Oysa bu sorunun pratik yansıması çok yalın bir
biçimde Arjantin’deki hükümet yapılanmasında ortaya çıkmıştır. Çevre ve kamusal
alan... Arjantin’in de bu anlamda defterinin çok kabarık olduğunu söylemek
gerekir.
Bugün bu sorunların ulaştığı boyutlar, tüm insanlığı tehdit eder bir hal
almıştır. Dolayısıyla sorun küreselleştikçe, soruna çözüm arayışları da küresel
bir boyut kazanmıştır. İşte sorunun bu hızlı gelişimi yeni bir kavramı ortaya
çıkarmıştır.
“Küresel kamusal mal” diye tanımlanan bu kavram her şeyden önce çevrenin
kamusal boyutunu ortaya koymaktadır. Kamu maliyesinin yeni bir kavramı olarak
ortaya çıkan bu kavram, “küresel çevre politikaları” için yadsınamaz bir öneme
sahiptir.
Faydası ülkeler, insanlar ve nesiller açısından büyük ölçüde evrensel olan
mallar, küresel kamusal mallardır. Bu tanım aynı zamanda Birleşmiş Milletler
Kalkınma Programı tarafından hazırlanan raporda dile getirilmiştir.
Çevre hepimizi bağlar
Başlangıçta okyanuslar, atmosfer ve ozon tabakası gibi konular küresel
kamusal mal kavramı içinde yer alırken, bugün buna çevre, sağlık, finansal
istikrar, barış ve güvenlik gibi konular da eklenmektedir.
Aslında ortaya çıkan tablo çok daha yalın bir gerçeğin altını çizmektedir.
Hiçbir toplumsal sorun, dinamik diğer bileşenlerinden ayrılarak, soyutlanarak
tahlil edilemez.
Çevre de bu bağlamda diğer bileşenleriyle ve etkileşim ortamlarıyla
değerlendirilmesi gereken bir unsurdur. Bu bağlamda etkileri ve sonuçları
açısından küresel ve kamusal niteliğe sahip çevre herkesi, hepimizi bağlar.
Kimsenin “bana ne” deme hakkı yoktur!
El ele verelim
Son olarak değerli ozanımızın dizeleriyle sizlere seslenmek istiyorum. Âşık
Veysel’in değerli yapıtı “Uzun ince bir yoldayım”, “doğa için çal” etkinliğinde
değerlendirilen yapıtlardan biridir.
Der ki âşık: “İki kapılı bir handa gidiyorum gündüz gece / Bilmiyorum ne
haldeyim / gidiyorum gündüz gece...” Yeryüzünün ve gökyüzünün geldiği son
noktayı biliyoruz. Menzil eğer daha yaşanılır bir dünya ise hep birlikte el ele
verelim...