İngiltere'nin başkenti bu yaz yapılacak
Olimpiyatlar için son hazırlıkları tamamlıyor. Şehre eskisi
gibi arkadan inilip binilen yeni iki katlı otobüsler getiriliyor ve metrodaki
("the tube") çalışmalar yüzünden hafta sonları yolculuk yapmak tam bir zihin
jimnastiğine dönüyor. Fakat sosyal açıdan en anlamlı gelişmeyi Hyde
Park'tan Victoria & Albert Müzesi'ne giden geniş
caddede görmek mümkün. Exhibition Road adını taşıyan bu yol,
neredeyse 40 milyon dolara Londra'nın en görülmesi gereken yerine
dönüştürülüyor. Geleneksel sokak lambalarından çok görkemli spot ışıklarını
andıran zarif aydınlatma direklerinin iki yanı baştan başa zikzak desenli
siyah-beyaz granit döşeme taşlarıyla kaplandı. Akşam vakti parktan caddeye
çıktığınızda kendinizi bir rüya âleminde gibi hissediyorsunuz.
Sizi rüyada hissettiren asıl şeyse, yönünüzü bulmak için durduğunuzda, bir
kaldırımın olmadığını fark etmek. Arabalar, bisikletler ve yayalar aynı düz
zeminde hareket ediyor. Yaya alanını araçların şeridinden ayıran tek şey, siyah
dökme demirle kaplı oluklarla görme özürlüler için yapılan pürüzlü döşeme. Bu
yeni sokak peyzajına kentsel tasarım dilinde "ortak alan" deniyor. Hollandalı
trafik mühendisi Hans Monderman'ın öncülük ettiği bu
"ortak alan" fikri, yol güvenliğine dair geleneksel yaklaşımı
tepetakla ediyor.
20'nci yüzyılın büyük bir bölümünde, verimli bir trafik akışı için araçlarla
yayaların tamamen ayrılması gerektiği, bunun trafik lambaları, işaretleri,
bariyerler ve yol çizgileriyle desteklenmesi gerektiği varsayılıyordu.
Düzenlemeler devletin sorumluluğundaydı; bireyler (ister sürücü, ister yaya)
kurallara uymakla yetiniyordu. 2008'de hayatını yitiren Mondeman'sa farklı
düşünüyordu. O, onca işaret ve ayrışmadan kurtularak toplumsal bilinci ve
sorumluluğu artırmak istiyor ve yolcuların birbirlerine daha çok dikkat
etmesinin güvenlik açısından daha iyi olacağına inanıyordu.
Oudehaske ve Drachten gibi
Hollanda kasabalarının yanı sıra bazı Alman
ve İsveç yerleşimlerinde tasarılarını yürürlüğe koyma fırsatı bile bulmuş
ve yoğun trafikli ortak alanlarda geri geri yürüyerek bunu bizzat test etmişti.
Sonuçta, daha açık bir toplumsal dokuya yönelen teorilerinin işe yaradığı
görüldü.
Exhibiton Road, İngiltere'de onun fikirlerine gösterilen saygının en büyük
eseri. Monderman'ı yakından tanıyan Bristol'lu kent tasarımcısı Ben
Hamilton-Baillie, "Sürücüler kamusal alanın bir parçası olduklarını
anlarlarsa sosyal bilinç de bariz bir şekilde artar. Onların zaman algısını da
değiştirebilirsiniz. Bu insanlar Los Angeles'te bir otoyolda olduklarından çok
daha sabırlı olacaklardır. Özünde bunların hepsi, bilimsel açıdan ölçülmesi
mümkün olmayan görgü kurallarının geliştirilmesiyle ilgili ve kentsel alanlara
daha çok insanın katılmasını gerektiriyor. Hızın toplumsal bir anlayışla
sınırlanması, kurallarla sınırlanmasından daha etkili" diyor. Hamilton-Baillie'
ye göre yerleşimlerde ortak alanlar yaygınlaştıkça hız sınırı toptan
kaldırılmalı.
Exhibition Road'da insanların (sürücü, bisikletli ve yayaların) onlara tahsis
edilen yolu tüm genişliğiyle kullanmalarını izlemekse şüphesiz büyüleyici. Önce
yönlerini şaşırıyorlar, bunu ihtiyatlı bir hayret takip ediyor. Monderman'a göre
kentsel alanlarda gelişme, kendini güvende hissetmemekle başlayabilirdi.
Başkalarının farkında olmak da buradan doğacaktı. Demek ki şehirlerde daha fazla
ortak alana ihtiyacımız var. Teknolojiyle donanan dadı devlet hayatımıza çok
fazla müdahale ediyor. Ellerinde küçücük cihazlarıyla insanlar kendi dünyalarına
fazla daldı, etrafta olup bitenlere fazla ilgisiz kaldı. Kentsel alanlardaki
kameralarda kendi küçük ekranlarına kilitlenmiş insanlar görülüyor. Bu toplumun
ölümü değil de nedir?
Bu sorunlar elbette kentsel tasarımla sınırlı değil. Fakat yollardan trafik
ışıklarını, kaldırımları ve işaretleri aldığınız zaman insanın uyum
kabiliyetinin bir anda doruğa çıktığı da bir gerçek. İşlerin yürümesi için görgü
gerek. Algıların değişmesi gerek. Keşke Exhibition Road'u yeni haliyle
tasarlayanlar yaptıkları işe daha çok güvenselerdi. Çünkü saatte 20 millik
(kabaca 30 kilometre) bir hız sınırı için birkaç trafik işaretine yine de
ihtiyaç duymuşlar. Ayrıca Olimpiyatlar sırasında büyük sokak eğlenceleri (geçit
törenleri, konserler, egzersiz dersleri vb.) düzenleneceği zaman da dokuz
günlüğüne trafik yasaklanacak. Oysa üstlerinde dans eden insanlarla arabaların
girip çıkmasına izin vermek daha iyi bir fikir olurdu.