Evrensel'den Özer Akdemir'in haberine göre, Jeotermal Enerji Santralleri (JES) ve kuyularının Aydın’daki yaşamı ve tarımı olumsuz etkilediğinin örnekleri her geçen gün artıyor. Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlığının açıkladığı kuru incir rekoltesi ile ilgili açıklamanın satır aralarında, JES’lerin etkilerine yönelik uyarılar yer aldı.
2016-2017 sezonu Ege Bölgesi kuru incir rekoltesi tespit sonuçları İzmir Ticaret Borsası, Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı (GTHB) İzmir İl Müdürlüğü, GTHB Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü, Ege İhracatçı Birlikleri, İzmir Ticaret Odası, Beydağ Ziraat Odası gibi kurum temsilcilerinden oluşan heyet tarafından açıklandı. Açıklamada incir ağaçlarının sürgün uzunluklarının kısa kaldığı, meyve tutumlarının geçen yılın altında gözlendiğini, meyve iriliğinin bazı bölgelerde geçen yıla göre biraz daha küçük olduğunu, yüksek bölgelerde soğuk zararında artış olduğunu, güneş yanıklığının tüm bölgelerde gözlendiği gibi iklim değişikliği verilerinin yansıması şeklinde değerlendirilen tespitler yer aldı.
JES’ler dağlara doğru yayılıyor
Son yıllarda incir üreticileri ve birçok bilim insanı tarafından önemli uyarılarla birlikte gündeme getirilen ve her geçen gün Aydın’ın en önemli gündem maddesi olma özeliliğini daha da arttıran JES’lerle ilgili heyetin açıklamalarında önemli tespitler yer aldı.
“Jeotermal enerji üretimine yönelik kuyu açma ve üretim tesisiyle bağlantılı boruların yaygınlaşmaya ve kırtaban alanlar ağırlıklı olmak üzere dağlık alanlara doğru yayılmaya başladığı görülmüştür. Buna bağlı olarak rekolte tespit çalışması sırasında özellikle kuyuların yaygın olduğu bölgelerle birlikte, uzak mesafelerde dahi jeotermale özgü koku yoğun olarak hissedilmiştir. Bunlarla ilişkili olarak tarımsal faaliyetlerin olumsuz etkilenmesi, toz ve çevresel atıkların ürün kalitesini olumsuz etkilediği örneklere rastlanmıştır.”
Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlığı hava sıcaklığının normal seyretmesi halinde bile 2016-2017 kuru incir rekoltesinin, geçen yıla oranla yüzde 3 daha az, 72 bin ton civarında gerçekleşmesini beklediklerini açıkladı.
Bilim uyarmıştı
Aslında Ege İhracatçı Birlikleri Başkanlığının bu yılki tespitlerine dönük uyarılar geçtiğimiz yıllarda bölgede yapılan bilimsel çalışmalarda ortaya konmuştu. Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkilerinden Dr. Sunay Dağ’ın Germencik Alangüllü’de 2013-2014 incir sezonunda yaptığı çalışma bunlardan birisi. “Jeotermal Enerji Gerçeği ve İncir Yetiştiriciliği” adlı bir çalışmada Dağ, Jeotermal santrallere yakın incir bahçelerinde havadaki nem miktarını -topraktaki asit miktarını- yaprak ve kuru incirdeki ağır metalleri yüksek, jeotermallerden uzaklaştıkça az olarak tespit etmişti. Yine araştırmada jeotermal santrallere yakın incir ağaçların sürgün dallarını ince ve kısa, yapraklarını daha az olarak saptamıştı.
‘Aydın’ın sabrı da kapasitesi de kalmadı’
Aydın Çevre Kültür Derneği İkinci Başkanı Dr. Metin Aydın, 2013-2014 yılında ADÜ Bahçe Bitkileri Bölümünün ve 2016 yılında Ege İhracatçı Birliklerinin yaptığı araştırma sonucuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, Aydın’da jeotermal santrallerin hızlı bir şekilde artmadığına dikkat çekti. Daha önce Menderes havzasındaki birinci sınıf tarım arazilerinde, incir ve zeytin bahçelerine kurulan bu santrallerin artık Aydın’nın dağlık bölgelerine doğru yayılmaya başladığını aktaran Metin Aydın, “Kuyuların çıkardığı hidrojen sülfüre bağlı çürük yumurta kokusu Aydın dağlarına kadar yayılmıştır. Artık Aydın, dağlarından yağ, ovalarından bal akan bölge değil, ‘Dağları ve ovaları çürük yumurta kokan bölge’ haline gelmiştir” dedi. Şimdiye kadar ovalarda kurulan JES’lerin ve kuyu sondajlarının çıkardıkları akışkanlar ile yer üstü - yer altı sularını kirletirken şimdi de suların köken aldığı dağlara yayılarak Aydın’ın içme / sulama sularını kirletir hale geldiğinin altını çizen Aydın, “Mevcut durum daha fazla sürdürülemez. AYÇEP olarak çağrımızdır; Aydın’nın bir tane daha fazla jeotermal santrali kaldıracak kapasitesi ve sabrı kalmamıştır. Aydın’da yeni jeotermal sahalar, santraller, kuyular istemiyoruz. Aksi bir tutum Aydın’da tarımın, marka ürünleri olan incir-zeytin-kestanenin, yaşamın, çevrenin, doğal ve kültürel varlıklarımızın sonu olacaktır. Jeotermalde inat gelecek güvencemiz olan toprak-su varlıklarımızın yok olmasına, Aydın’ın çölleşmesine, sürdürülebilir gıda güvencesinin ortadan kalkmasına, soluyacak temiz havanın yok olmasına, temiz havanın balonlarda satılır hale gelmesine, Aydın’ın kanser ve hastalık üreten merkez hale gelmesine sebep olacaktır” dedi.