İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin, Atatürk Havalimanı’nda başlayan yıkımla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Atatürk Havalimanı Cumhuriyet Türkiye’sinin değerlerinden ve en önemli yatırımlarından biridir. 1953’te açıldığı günden 2019’da tarifeli uçuşlara kapatıldığı güne kadar yolcu kapasitesi, kurulu alan, toplu ulaşım hatlarıyla bağlantıları vb. nitelikleri açısından dünyanın sayılı uluslararası hava limanlarından biri olarak hizmet vermiştir.
İstanbul’un raylı ulaşım bağlantısı olan tek hava limanıdır. Hava trafiği açısından işlevsel ve sağlıklı bir konuma sahiptir. İstanbul gibi deprem tehlikesi altında bulunan bir kentin riskli bölgelerine yakın konumda, olası bir depremde tahliye ve ikmal konularını da içine alan afet sonrası çalışmalar açısından stratejik önemde bir terminaldir.
Hâlâ kullanılabilir durumda olan Atatürk Havalimanı’nın yıkım haberi ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı tarafından topluma ‘müjde’ olarak duyurulmuştur. Oysa Atatürk Havalimanı’nı günün şartlarına uygun hale getirmek için gerekli düzenlemeleri yapmak yerine yıkımına karar verilmesini, ne çevre ne şehircilik ne de iklim değişikliği bakımından anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Yerine millet bahçesi yapılması iktidarın yaklaşımının ne kadar samimiyetten uzak olduğunu göstermektedir. Taksim Gezi Parkı’nı, Kuzey Ormanları’nı yok etmeye çalışan, Kanal İstanbul gibi spekülatif projelerle tarım arazilerini imara açarak uluslararası sermayeye sunan, İstanbul’un deprem toplanma alanlarını AVM’lere teslim eden, orman yangınlarını önlemek için gerekli yatırımları yapmayan siyasi iktidar yeni yıkım ve inşaat kararlarını da topluma ‘çevre projesi’ olarak sunmaktadır.
Bilindiği gibi Atatürk Havalimanı 2019 yılında tarifeli yolcu trafiğine kapatıldıktan sonra pandeminin başlaması fırsat bilinerek başka hiçbir alan yokmuş gibi salgın döneminde sahra hastanesi yapımı için pistlerinden biri kırılmıştı. Yerine ikame edilen İstanbul Havalimanı’na geçtiğimiz kış aylarında olumsuz hava koşulları nedeniyle uçakların inişi ve kalkışı mümkün olamayınca, bugünkü yıkım kararını alan siyasi iktidarın temsilcileri dahi Atatürk Havalimanı’nı kullanarak İstanbul’a ulaşabilmişlerdi.
Siyasi iktidarın bu acele yıkım kararı şehircilik ilkeleri mühendisliğin evrensel kabulleriyle uyuşmamaktadır. Konunun daha evvel defalarca dile getirilmiş teknik ayrıntıları üzerinde durmayacağız. Ancak ifade etmek durumundayız ki, bu kararın altında kent ve ülke varlıklarının, kamu kaynaklarının uluslararası sermaye çevrelerine aktarılması, havalimanı bölgesinde imar planlarının yeniden düzenlenmesiyle oluşacak kentsel rant ile özellikle İstanbul Havalimanı’nın yabancı yatırımcılar için cazip hale getirilmesi yatmaktadır.
İktidarın Cumhuriyet değerlerinden, Atatürk isminden duyduğu rahatsızlık rant beklentisi ile birleşince karşımıza böylesine akıl almaz, bilim dışı karar ve tasarruflar çıkmaktadır. Ne yazık ki on milyarlarca lira değerindeki ülke kaynakları yine heba edilmektedir. Atatürk Havalimanı’nın yıkımı telafi edilemez sonuçlara yol açacaktır. İstanbul Havalimanı’nın mevcut durumu ve olumsuz hava şartlarında yaşattığı sorunlar unutulmamalıdır.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi olarak Atatürk Havalimanı’nın kapatılmasına karşı çıkmış, pek çok kez yeni havalimanı projesiyle ilgili eleştiri ve önerilerimizi kamuoyuna açıklamış, yetkilileri uyarmış, toplumu bilgilendirmiştik.
Bugün de söz konusu yıkımın durdurulması, büyük Marmara Depremi’ni bekleyen şehrimizde bu önemli havalimanının pistlerinin, gerekli altyapı ve tesislerinin kullanıma hazır durumda tutulması, arazisinin ranta kurban edilmemesi için yetkilileri uyarmayı, toplumu bilgilendirmeyi sürdüreceğimizi, mesleki sorumluluğumuz ve kamusal görevimiz gereği hukukun imkânlarını sonuna kadar değerlendireceğimizi belirterek Atatürk Havalimanı’nı ortadan kaldırmaya yönelik girişimlere bir an evvel son verilmesini talep ediyoruz.”