Koruma Kurulu'nun Atatürk Evi, Marmara Köşkü ve Tarım Anıtı'nın çevresinin tarihi sit kararının kaldırılmasına onay veren 10 Eylül 2015 tarih 2678 sayılı kararını değerlendiren Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, "Bu kararın altına imza atanlar bilim insanları olamaz; Koruma Kurulu kararına iptal davası açıyoruz, kurul üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulunacağız" dedi.
"Orada kuş bile uçurtmayacaklar"
Koruma Kurullarının siyasallaştığını savunan Candan, şöyle devam etti:
"Kaçak sarayın yayılmacı ve işgalci politikası heryere yayılıyor. Koruma Kurulları da bilimsel davranmıyor. Bu alanların tarihi sit derecesinin kaldırılması, tescilli olan yapıların her türlü tehditle karşı karşıya olacağının göstergesi. Binaların kimliksizleştirilmesine, içeriğinden kopartılarak nesneleşmesine neden olacak bu düzenleme, toplumsal hafızamızın yok edilmesi yönünde bir hamledir. Bu kuralsızlık ve hukuk tanımamazlıkla tescilli olması bile binaları koruyamaz. Kaçak saray yapılırken söylemiştik; bırakın o yapıları, orada kuş bile uçurtmayacaklar".
"Davalarımız büyük davanın delilleri olacak"
Candan, "Atatürk Orman Çiftliği ve kaçak saray ile ilgili 61. davamızı açıyoruz. Bu talana ortak olanlar o büyük gün geldiğinde o büyük davanın sanıkları olacak; bizim açtığımız ve açacağımız tüm davalar da o büyük davanın delilleri olacak" şeklinde konuştu.
Cemalettin Gürler: Sorun hukuksuzluklar
Öte yandan alınan karara tepki gösteren Ankara Barosu Yönetim Kurulu üyesi Cemalettin Gürler de, “Bu tür kurullar önemli kararlar alır. Çünkü verdiği kararlar esas olarak toplumun geçmişiyle geleceği arasındaki bağın inşasına ilişkindir. Ülkenin kurucusunun adını taşıyan, şehrin başkent olmasının özelliklerini barındıran, tarihi özellikleri olan yerlere ilişkin bir günde karar vermek en azından ciddiyetle bağdaşmıyor. Kurulun gündemsiz önüne getirilen şey hakkında yeterince veri olmadan karar vermesi bu kurulların hepsini sakat hale getiriyor” dedi.
Cumhuriyet Gazetesi'nden Seratç Eş'in haberine göre Gürler, karar alınması istenen yerin büyüklüğünün belli olmadığını, istemin ölçeksiz ve koordinatsız kroki ile yapıldığını belirterek, “Sınırlar net belli değil. Verilen karar muhatapların istediği gibi üzerinde tasarruf edebilmesinin yolunu açıyor. Karar denetlenebilir değil. Bugün de elbet bir gün tarih olacak. Şimdi yapılan yerleşke bir süre sonra, bugün hakkında karar alınan yerlere dönüşecek. O zaman da biz bu yöntemle alınan kararlara karşı çıkacağız. Sorun hukuksuzluklar” değerlendirmesini yaptı.