Cumhurbaşkanı Gül'den 'Kaliteli İnşaat' Uyarısı



Foto: Evrim Aydın (AA)

Türkiye Müteahhitler Birliği'nin (TMB) 30. Olağan Genel Kurulu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Bayındırlık Bakanı Mustafa Demir, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılımıyla Ankara Sheraton Otel'de gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk ekonomisinin temel direklerinden birinin müteahhitler olduğunu söyledi. Türkiye'yi değiştiren ana sektörün inşaat sektörü olduğuna dikkat çeken Gül, ''Çevremize baktığımızda gördüğümüz güzellikler, altyapıdaki büyük değişiklikler, sizlerin eliyle gerçekleşiyor. Gelişen, güzelleşen, mamurlaşan Türkiye, şüphesiz ki müteahhitlerin eliyle oluyor. Sizin başarınız, ülkenin de başarısı olarak ortaya çıkıyor'' dedi.

Müteahhitlik sektörüne ilişkin bazı uyarılarda da bulunan Gül, Türkiye içindeki yapıların kaliteli yapılması gerektiğini, sadece 10, 20, 30 yıl değil, çok uzun süre ayakta kalacak sağlam inşaatların yapılmasının, Türkiye'nin göstergesi olacağını belirtti. Gül, ''Şundan çok korkarım ve bunu görüyoruz; 10 sene önce yapılmış binaların çürümeye başlaması. 20, 30 sene sonra büyük konutların, toplu konutların 'acaba yıkılma aşamasına gelip temizlenerek, tekrar mı yapılacak' sorularını çok kişi soruyordur birbirine. O bakımdan artık Türkiye'nin yapılan işlerin kalitesine büyük önem vermesi gerekmektedir'' diye konuştu. Eskiden hızlı şehirleşme nedeniyle eksikliklerin giderilmesi için kalitenin ikinci plana atılmış olabileceğini dile getiren Gül, artık kalite unsurunun mutlaka birinci öncelik olması gerektiğini vurguladı. Gül, bununla ilgili olarak Bayındırlık ve İskan Bakanı, ilgili kurumlar ve hükümetin gerekli tedbiri alması gerektiğini, kuralların el birliği içinde düzenlenmesinin, ihale yasasının en iyi şekilde nasıl yapılacağına ilişkin kriterlerin geliştirilmesinin zorunlu olduğunu kaydetti.


    
''Yurt dışındaki risklere karşı önlem alın''
    
Müteahhitlerin yurt dışındaki faaliyetleriyle gurur duyduklarını ifade eden Gül, gittiği ülkelerde büyük projeleri görmekten mutluluk duyduğunu belirtti. Gül, ''Öyle konuşmalar olur ki bitirdiğiniz büyük projelerin tepesine Türk bayrağını diktiğinizde bilmeyenler, bunları Türkiye'nin ayrı ayrı ofisleri zanneder'' dedi. Türk müteahhitlerin 80'e yakın ülkede büyük işler başardığını, neredeyse 200 milyar dolarlık iş yüklendiklerini anlatan Gül, şöyle konuştu:
    
''Başka ülkelerin müteahhitlerinden, özellikle de Amerika ve Avrupa müteahhitlerinden farkınız, daha çok riskli bölgelerde çalışmanızdır. Onların gidemediği yere daha cesur gitmeniz ve çalışmanızdır. Afganistan'da inşaatların yüzde 95'ini yapıyorsanız, bu tek başına işarettir. Irak'ta ateş altında büyük işleri yaptıysanız, hala Libya'da bile aranızda çalışanlar varsa bunu göstermektedir. Bir Amerikan, Avrupa firması bu cesareti gösterememektedir. Dikkate almamız gereken bir nokta var, o da risk. Yani Türk müteahhitleri, büyük projeleri riskli coğrafyalarda gerçekleştiriyorlar. Bunlar büyük ihtimalle siyasi riskler. Riski olmayan, savaşla iç sarsıntı geçirme ihtimali olmayan başka ülkeler ise hukukun üstünlüğünün gerçekleştirilmediği ülkeler. Hukuk ilkelerinin, yerli yabancı ayrımı yapılmadan haklı haksıza göre uygulandığı ülkeler değil. Dolayısıyla sübjektif kararların alınabildiği ülkeler, bu da ayrı bir risk. Bütün bunları düşünerek, Müteahhitler Birliği'nin hükümetle işbirliği içinde bu riskleri karşılayabilecek bir tedbiri alması gerekir. Unutmayalım ki hükümet de ileride 'burada bir risk var, bunu ödeyelim' diyemeyebilir artık. Hükümeti de bağlayıcı bir çok yeni kurallar geliyor. Türk müteahhitlerinin bu konuda kafa yorması gerekiyor.''


    
''Teminat sorununu aşmak için krallarla, devlet başkanlarıyla konuştum''
    
Müteahhitlerin genelde yurt dışı projelerde Türk bankalarının teminat mektuplarının yetersiz kaldığına, yabancı banka mektuplarıyla bunu sağlamlaştırdıklarına ve bunun da maliyetleri yükselttiğine dair şikayetlerde bulunduğunu anlatan Gül, şöyle devam etti:
    
''Ben bu konuda özellikle Ortadoğu'ya dönük Türk ve Ortadoğulular'ın ortak büyük bir banka kurmaları yönünde çalışma teşvik ediyorum. Bunu bakanlarla ve sektörün ilgilileriyle ve Suudi Arabistan'daki ilgililerle konuşuyorum. Vaktiyle yapılan noksanlıklar maalesef bir çok ülkede bizim bankalarımızın mektuplarını yeterli kılmamaktadır. Bu konuyu aşmak için bir çok ülkenin kralıyla devlet başkanlarıyla konuştuğumda maliye bakanlarını, merkez bankası başkanlarını çağırmışlardır. Onlar eski tutulan notları, kayıtları önümüze koyduklarında, bankacılık sektörünün ne kadar muhafazakar olduğunu düşündüğümüzde bu taleplerimizi karşılayamamışlardır. Büyük bankalarımızı da teşvik ediyorum, Bankalar Birliği ile konuşuyorum, devlet bankalarıyla da bu konuyu konuştum, çalışılmasını istedim. Büyük bir bankanın ortaya çıkması gerekir ki bu banka sizlerin arkasında rahat dursun. Bu bankadan alacağınız mektuplar bütün Ortadoğu bölgesindeki taahhütlerinizde, projelerinizde yeterli olsun. Ümit ediyorum ki bunu gerçekleştireceğiz. Sektör temsilcileri olarak sizlere de görev düşmekte. Devlet, özel sektör beraberliğinde bir model gerçekleştirilebilir.''
    
Suudi Arabistan'ın açıklanmış yatırım planının 600 milyar dolar olduğunu, Körfez ülkeleri ve Irak'ın da eklendiğinde orta vadede 1 trilyon dolarlık müteahhitlik ve yatırım işlerinin söz konusu olduğunun altını çizen Gül, Türk müteahhitlerinin iş potansiyeline, buna göre hazırlanması gerektiğini söyledi.
    
''Gelecekteki kaynak ihtiyacını garantiye alın''
    
Cumhurbaşkanı Gül, Türk müteahhitlerin yurt dışında uzun süre kaldığı için o ülkelerin avantaj ve dezavantajlarını iyi bildiklerine dikkati çekerek, inşaat işlerinden sonra o ülkelerden çıkılmamasını istedi. Bazı ülkelerin tabii kaynak açısından zengin olduğunu anlatan Gül, ''Türkiye gibi ekonomisi büyük, ileride refahı ve ekonomik kalkınmasını sürekli gerçekleştirecek bir ülkenin, yeterli doğal kaynakları Türkiye içinde yoksa Türkiye dışında garanti etmesi gerekir. Müteahhitler olarak bulunduğunuz ülkelerde ihtiyaç duyulan doğal kaynakları garanti edecek yatırım yapmanız lazım'' diye konuştu. Bazı ülkelerde 5 ya da 10 yıl sonra yatırım fırsatı kalmayacağı uyarısında bulunan Gül, ''Enerjiyle ilgili 10 sene sonra, 'yatırım yapalım' desek dışarıda yatırım yapacak yer bulamayız. Çin, Hindistan, Güney Kore gibi büyük ekonomilerin, dünyanın her köşesinde doğal kaynak taleplerini garanti altına alacak ne faaliyetler içinde olduğunu herkes biliyor'' dedi. Doğal kaynak zenginliği yönünden geçen hafta ziyaret ettiği Endonezya'yı örnek gösteren Gül, Türkiye'den bu ülkeye ilgi olmadığını ifade etti.



Devlet Bakanı Çağlayan: Müteahhitlik artık Türkiye'nin en önemli sektörü haline geldi

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan da yaptığı konuşmada, kendisinin de 35 yıldır müteahhitlik sektörünün içinde olduğunu, bu sektörün artık Türkiye'nin en önemli sektörü haline geldiğini söyledi. Türk Müteahhitlik sektörünün bugün 90'a yakın ülkede 188 milyar dolar civarında taahhüt ve 5 binin üzerinde proje gerçekleştirdiğini anlatan Çağlayan, bu sektörün ülkeye döviz kazandırmasının ve istihdam oluşturmasının yanı sıra bulundukları ülkelerde adeta Türkiye'nin temsilcisi, tanıtım elçisi gibi görev yaptığını kaydetti. Sektörün 188 milyar dolarlık taahhüdünün 44 milyar dolarlık kısmının 1972-2002 yılları arasında gerçekleştirdiğini anlatan Çağlayan, ''30 yılda alınan taahhütlerin 3 katından fazlası 9 yılda alınmıştır'' dedi. Sektörün bugün Türkiye'nin Gayri Safi Milli Hasılası içinde yüzde 5,6'lık bir paya ulaştığını belirten Çağlayan, bunun son derece önemli bir gösterge olduğunu söyledi.
    
Müteahhitlik sektörü için yeni pazarlar konusunda araştırmalar yaptıklarını anlatan Çağlayan, Türk müteahhitlik sektörünün yurt dışı hizmetlerine büyük önem verdiklerini belirtti. Geçen yıl Türk inşaat malzemeleri ihracatının 16,5 milyar dolara ulaştığını ifade eden Çağlayan, müteahhitlik ve yapı sektörünün gelişmesine paralel olarak diğer imalat ve inşaat sektörlerinin de geliştiğini söyledi.
     
"Libya konusunda üzerimize düşeni yaptık"
    
Özellikle Libya başta olmak üzere çevre ülkelerde bazı sorunlar yaşandığını, ama üzerlerine düşeni yaptıklarını anlatan Çağlayan, şöyle devam etti:

''Sektörü en ufak bir şekilde sıkıntıya sokmayacak çok önemli operasyonlar gerçekleştirdik. Bir taraftan şantiyelerdeki çalışanların can güvenliğini sağlamaya çalışırken, diğer taraftan da işçilerimizin burunları dahi kanamadan Türkiye'ye getirilmesini sağladık. Libya konusunda ekonomik anlamda da tüm birimlerimiz zamanında gerekli tedbirleri aldı. Müteahhitlerimiz açısından Libya'dan kaynaklanan kredilerin yeniden yapılandırılması imkanı getirildi. BDDK'ya bu konuda teşekkür etmek istiyorum. Diğer bir çalışma da müteahhitlerimiz isterlerse şu anda günü gelmiş kredilerinin anaparalarını 1'er yıl erteleme imkanına sahip olabilecekler. Bu çerçevede kendilerinin ilgili bankalara başvurmaları yeterli olacak''.
    
Erdal Eren: Tarihi bir gün
    
Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren de bugün tarihi bir gün yaşadıklarını, bakanların, özellikle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün genel kurullarını onurlandırmış olmasının kendileri için büyük önem taşıdığını söyledi. Eren, TMB'nin genel kurulunun kendisi için ayrıca büyük önem taşıdığını, 7 yıldır başkan olarak sürdürdüğü görevini, seçilecek yeni başkana devredeceğini kaydetti.
    
Sektörün 2002 yılında cari fiyatlarla 14,7 milyar lira olan büyüklüğünün 2010 yılında 45,2 milyar liraya ulaştığını ifade eden Eren, 2002 yılında yurt dışındaki iş hacminin sadece 2,4 milyar dolar iken geçen yıl bu rakamın 20,3 milyar dolara yükseldiğini kaydetti. Eren, dünyanın en büyük 225 uluslararası müteahhidi listesindeki Türk firmalarının sayısının 2003 yılında sadece 8 iken 2010 yılında 33 olduğunu söyledi. Bugün sorun konuşmama kararı aldığını ancak bir mühendis olarak bazı sorunları dile getireceğini ifade eden Eren, şöyle konuştu:
    
''Kamu İhale Yasasının mevcut uygulamaları nedeniyle maalesef hala ülkemizde kamu yatırımlarımızda mükerrer yatırımlar yaparak, bozulmuşu bir kere daha yaparak kamu malını israf etmekteyiz. Bunun tek nedeni uygun bedeli hep en ucuz bedel olarak belirleyen kamu ihale yasası uygulamalarıdır. Artık buna gerçekten son vermemiz ve kamu ihale yasasının değişmesi gerektiğini düşünüyorum.''
    
Şehirlerdeki imar sorunlarına da değinen Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
    
''Maalesef imar rantına dayanmakta zorluk çeken ve bazısı da yeterli teknik donanıma ve personele sahip olmayan, bazısı da rant kavgalarında yeterli direnci gösteremeyen yerel yönetimlerimiz nedeniyle işte hepimizin gözünün önünde Eskişehir yolu bulvarında bir çelik yığınıyla beraber yaşıyoruz. İstanbul Büyükdere Caddesi'nde mevcut altyapının üzerine her yıl yeni bir kaç bin konut veya işyeri yerleştiriliyor. İmar yetkilerinin merkezileştirilmesine bir süre için daha ihtiyacımız var diye düşünüyorum.''