Yunus Aran Konferansı'nda Türk Mimarlığı'nın Geleceği Tartışıldı
Yunus Aran Birlikteliği ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin mimar Yunus Aran anısına düzenlediği Yunus Aran Konferansları, Ayşe Hasol Erktin, Emre Arolat ve Murat Tabanlıoğlu'nu biraraya getirdi. "Türk Mimarlığının Geleceği"nin konuşulduğu panel, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Oditoryumu'nda yapıldı.
Toplantının açılışını yapan Emre Arolat, geleceği hazırlamak için geçmişten yola çıkmanın önemine vurgu yaparak, Cumhuriyet dönemi mimarlığında yaşanan kırılmalara dikkat çekti ve bu kırılmaları doğru okumanın gereğine değindi. Üç konuşmacının ebeveynlerinin de mimar olduğunu hatırlatan Arolat, "Bizler aslında mimarlığın içine doğan, onunla birlikte büyüyen, belirli bir yaşa geldikten sonra da belki ister istemez mimar olan kişileriz" diyerek, özelikle 1980'lerle birlikte yaşanan süreç üzerinde durdu. 1980'lerde mimarlığın nasıl etkilendiği ve şekillendiğinin önemine işaret eden Arolat, kişisel olarak 'mimarlığın toplumsallaşması'nı önemsediğini, ancak mimarlığın gittikçe daha çok 'yapıp etme', 'daha çok yapma', 'çabuk ve fiyakalı yapma' gibi motivasyonlardan beslendiğini dile getirdi.
Emre Arolat konuşmasında, büyük uluslararası mimarlık büroları ile yapılan ortaklıkların bir anlamda zorunlu yapılmış ortaklıklar olduğuna işaret ederek, bunların nedenleri ve Türk mimarlık bürolarının neler yapabileceğinin üzerinde durulmasının gerekliliğine dikkat çekti. Öte taraftan Türkiye'deki mimarlık eğitiminin handikaplarına da vurgu yapan Arolat, "Türkiye'de herkes tasarım virtüözü, 'star mimar' olacakmış gibi yetiştiriliyor ve bunun sonuçları ortada" diyerek "Bu, bana ciddi bir sorunmuş gibi görünüyor" şeklinde konuştu. "Hız" kavramının da konuşulması gereken başka bir konu olduğunu ifade eden Arolat, "Bilgiye ulaşmamızdaki hız, aslında derinleşmemizi de engelliyor" dedi.
Daha sonra söz alan Ayşe Hasol Erktin de, "Biz, üçüncü kuşağı temsil ediyoruz. Bu anlamda Türk mimarlığının kurumsallaşmasını da temsil ettiğimiz söylenebilir" diyerek, Türk mimarlığının 30 yıl öncesine, bugününe ve 30 yıl sonrasına odaklanan bir sunum yaptı. 30 yıl öncesinin korumacı kapalı ekonomik yapısını, sınırlı demokratik ortamını ve mimarlığa yapılan devlet desteğini hatırlatan Ayşe Hasol Erktin, bugün serbest ekonomiye geçildiğini, çok uluslu şirketlerin söz sahibi olduğunu, demokrasinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu ve bilginin de yaygınlaştığını söyleyerek, şöyle devam etti: "Artık mimar, coğrafi bir ekibin koordinatörü, ama 'biz beceremeyiz' düşüncesi hakim. Önümüzdeki 30 yılda ise, bireysellik öne çıkacak ve işleyen bir hukuk sistemimiz olacak. Devlet küçülmüş olacak, yer ve zaman kavramları değişecek. Uzman bireyler söz sahibi olacak ve 'istersem başarırım' düşüncesi hakim olacak".
Ayşe Hasol Erktin, "Aslında kendi kendimize çelme takıyoruz" diyerek, Türk işverenin Türk mimarlara güvenmediğini, Türk işverenin aslında dünya mimarlarını da sınıflandırdığına değindi. "20. yüzyılda öğrendiklerimizi unutmalıyız belki de" diyen Hasol Erktin, "Yapılması gereken daha hızlı ve daha çabuk olmak. Hataya yer yok" diyerek konuşmasını tamamladı.
Murat Tabanlıoğlu ise, zaman kavramına vurgu yaparak, yabancı bürolarla yaptıkları ortaklıkların kendilerine yaptığı katkılar üzerinde durdu. Bu katkının sadece mimari açıdan değerlendirilemeyeceğini söyleyen Tabanlıoğlu, organizasyon ve idari yapıyı da bu kazanımlara eklemek gerektiğini söyledi.
Yunus Aran Konferansları
Yunus Aran Konferansları, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü 1999 mezunu Mimar Yunus Aran'ın (1976-2000) anısını yaşatmak için ailesi ve arkadaşları tarafından düzenleniyor. Altıncı yılına giren Yunus Aran Konferansları, Akademik Danışma Kurulunun önerileri doğrultusunda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin mimarlık-şehircilik kuram, pratik ve eğitimine, birikimlerine katkıda bulunmak, ve uluslararası üne sahip kimi mimarları ulusal mimarlık ailesi ile tanıştırmak amacı ile sürdürülüyor.