Ormanlık ve sulak alanların insan eliyle tahrip edilmesi sonucu başgösteren
çölleşme ve kuraklığın, dünyada 4 milyar hektardan fazla alanı, 110 ülkede ise
1.2 milyar insanın yaşamını doğrudan tehdit ettiği belirtildi. TEMA Vakfı’nın, “Çölleşme ve Kuraklıkla
Mücadele Günü” dolayısıyla yayımladığı bir rapor, ülkemizin yüzde
82.5’inin de özellikle insan kaynaklı nedenlerden ileri boyutta çölleşme
riskiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.
Dünyada, Almanya ve Fransa’nın toplam nüfusu kadar (yaklaşık 135 milyon)
insanın çölleşme nedeniyle göç etme tehlikesi altında olduğunu kaydedilen
raporda, 2020 yılına dek 60 milyon insanın Alt Sahra Afrikası’nın çölleşmiş
bölgelerinden Kuzey Afrika ve Avrupa’ya göç etmesinin beklendiği, çölleşmenin
ekonomik kaynaklar üzerinde de büyük bir yük olduğu vurgulanıyor. Geçen yıl
yayınlanan raporda şöyle deniliyor:
“Dünyamız, çölleşme ve kuraklık nedeniyle adeta alarm vermektedir.
Çölleşmeden doğrudan etkilenen bölgelerde yıllık gelir kaybı 42 milyar dolar
iken, çölleşmeyle mücadelenin yıllık bedeli ise sadece 2.4 milyar dolardır.
Dolaylı ekonomik ve sosyal kayıplar buna dahil edilirse kaybın daha da büyük
olacağı açıktır. Genişleyen ekonomik talepler, şimdiki yapısıyla ekosistemlerin
sürdürülebilir verimini aşıyor. Dünyanın tarım alanlarının 3’te biri, uzun
vadeli verimliliği sarsacak oranda üst toprağını kaybediyor. Mera alanlarının
yüzde 50’si aşırı otlatma nedeniyle çöle dönüşüyor. Ormanlar tarım başladığından
beri yüzde 50 oranında azaldı ve azalmaya devam ediyor.”
Coğrafik yapısı dolayısıyla ülkemizin, bu özelliğinin yanı sıra zengin bir
bitki ve canlı türüne sahip olmasıyla da önem taşıdığı irdelenen raporda, bitki
türlerinin giderek azalmasının yol açabileceği sonuçların, küresel bir nükleer
savaşın sonuçlarına eşdeğer olacağının altı çizildi.
Erozyon en büyük
tehlike
Her yıl 24 milyar ton verimli toprağın erozyonla kaybedildiğine dikkat
çekilen rapor da “Erozyon ve çölleşmeyle mücadele için tüm dünyada ayrılan
kaynak 2.4 milyar dolardır. Bir yandan dünya nüfusu hızla artarken onu
besleyecek su gibi doğal kaynakların hızla azalması, gelecekte dünyamızın nasıl
bir karanlığa sürüklendiğinin açık işaretidir” denildi.